Dil yarası

Ayrıştırıcı, öfke dili, konuşanı gözden düşürür, itibarını azaltır, sosyal yaşamını olumsuz etkiler.

Dili doğru ve yerinde kullanma ince bir zeka işidir bilgi gerektirir. Özensiz bir üslupta dil keskin bir kılıca, tehlikeli bir silaha dönüşebilir. Ayrıştırıcı, öfke dili, konuşanı gözden düşürür, itibarını azaltır, sosyal yaşamını olumsuz etkiler. Gerek gündelik yaşamımızda gerek medyada bu gibi hatalı konuşmalara, gaflara birçoğumuz şahit olmuşuzdur.  Özellikle büyük kitlelere hitap eden kişilerin basın yoluyla kullandıkları kırıcı, yaralayıcı ifadeler uzun yıllar hafızalardan silinmez. Tıpkı 2011 yılında Van'da meydana gelen ve tüm Türkiye'yi üzüntüye boğan 7.2 şiddetindeki deprem sonrası medyada birbirinden üzücü yorum ve gaflar da olduğu gibi.

 

Vanlılar depremlerde can derdine düşerken Habertürk spikeri Duygu Canbaş canlı yayında 'Tüm Türkiye, her ne kadar Van'dan da gelse haber, üzüldü...' gafını yaptı.  ATV'de yayınlanan Tatlı Sert programında Müge Anlı da kelimenin tam anlamıyla 'ırkçı' bir söylemle depremzedelere yönelik saygısızca sözler sarfetti.

 

Müge Anlı, 'Herkes haddini bilecek. Yeri geldi mi taş atacaksın, Mehmetçik'i kuş avlar gibi avlayacaksın sonra zor günlerde canım cicim deyip, yardım isteyeceksin. O polisler hemen yardımına koştu oradakilerin. O taş atanların eli kırılsın. Askerlerimize polislere zeval vermesin' ifadeler kullanarak koca bir kent üzerinde algı yaratmaya çalıştı.

 

Hatasını anlayan Habertürk spikeri Duygu Canbaş tepkiler üzerine canlı yayında 'dilinin sürçtüğünü' söyleyerek özür dilemek zorunda kaldı.

 

Çok büyük tepki alan Müge Anlı da,  Radyo Kuzey'de Vatan Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olan Atilla Güner'in sunduğu Akşam Postası isimli programda Van depremi ile ilgili konuşmalarından dolayı özür diledi.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme