Diploma komedyası
Bizim halkın diplomaya bakış açısı çok farklıdır.
Kısacası:
'Etiket.' Deyip geçerler.
Ve diploma öyle kolayca elde edilecek bir belge değildir.
İlkokulun beş, ortaokulun altı, lisenin üç(sonra dört) öğretim yılı sonrası başarı gösteren öğrencilere mezuniyet belgesi olarak düzenlenir. Hazırlanan karneler de karne kayıt defterlerine silintisiz, kazıntısız ve nüfus bilgileriyle birlikte fotoğraflı olarak derecesiyle birlikte işlenir ve soğuk mührü milli eğitim müdürlükleri tarafından vurulurdu.
Yüksek okul mezunlarının diplomaları da aynı titizlikle düzenlenir.
Kayıtlar hem okulda hem de merkezi bir noktada muhafaza edilir. Kayıp halinde yeni bir diploma düzenlenmez ancak diploma yerine geçecek bir belge düzenlenir.
Diplomalarda düzenlenen tarih, diploma sayısı ve başarı derecesi önemlidir. Her hangi bir kuşkulu sorunda okuldan ve merkezi noktadan diplomanın var olup ya da olmadığı kolayca saptanabilir. Diplomalar üzerindeki en küçük bir kazıntı ve silinti veya tahrifat diplomayı geçersiz kılar. Birey için en geçerli olanı son mezun olunan okuldan alınan diploma ya da mezuniyet belgesidir. Kurumlar arasındaki silsile bağlantısı olası şikâyet durumlarında ilk, orta, lise basamakları izlenerek incelenir. Bu belgeler üzerindeki geçersizlik kanıtlandığında suç kapsamına girer ve KH yani Kamu Hükmünce kişi hakkında sahtekârlık davası açılır. Davanın karara bağlanması halinde bireyin okullarıyla ilgili var olan tüm belgeleri geçersiz kılınır. Bütün bir hayatı sahtekârlık suçu altında mahkûm edilir.
1976 yılına kadar İmam Hatip, Ticaret Lisesi, Sanat Meslek Liseleri mezunlarıyla düz lise mezunlarının girebilecekleri üniversiteler ayrı tutulmuştu. Meslek liseleri düz liselerin üniversite sınavlarında girebilecekleri fakülteler farklıydı. Düz liseler için Hukuk, Tıp, Siyasal Fakülteleri sınavlarda başarılı olduklarında tercih edilebilir ancak meslek lisesi çıkışlar bu fakültelere giremezlerdi. Daha sonra bir yasa çıkarılarak düz liselerde okutulan ama meslek liselerinde okutulmayan altı ders ki bunların içinde Felsefe, Mantık Dersleri de dâhil derslerin farkı verilerek üniversitelerin bütün fakülteleri meslek okullarına da açılmıştı.
Hani dedim ya bizim halkımız diplomayı etiket tabiri ile değerlendirir. Ne yazık ki siyasi atraksiyonlar yüzünden zırt pırt açılan ve hocaları metropol kentlerden uçaklarla getirilip götürülen üniversiteler vasıfsız mezunlar vererek çağdaş eğitim düzeyinde bir eğitime neden oldular. Örneğin enjeksiyon(iğne) yapamayan doktorlar, kan görünce bayılıp düşen laborantlar türedi. Ya da mühendislik alanında hataları gözden kaçan ve açık göz müteahhitlerin oyuncağı olan mühendisler yetiştirildi(!)
Kısacası diploma öyle kolay bir belge değildir.
İçinde yılların eğitim birikimi, çalışma azmi, alın teri, gayret, özveri vardır. Bütün bunların toplamı başarıyı da getirdi mi kişinin ödülü diploma olur. Ben falan yılda filan fakülteden mezun oldum diyene hani sorusu sorulduğunda kayıt sistemleri devreye girer ve ak ile kara araştırmalar sonucunda belli olur.
Bugün yüzlerce ve hatta binlerce diplomalı gencimiz ne yazık ki eğitim aldığı alanla ilgili meslek alanlarında çalışmıyor. Hatta işsizler. Dolayısıyla diplomalı gençler ordusunun en yoğun olduğu ülkelerden biri de biziz. Bu da ülkemizin üretim ilişkililerine dayalı politikalarla yönetilmediğimizin somut bir göstergesidir. Yani dışa yansıyan parlak ve cafcaflı bir ambalaj ama içi açıldığı zaman hiçbir şeye yaramayan ne olduğu belirsiz bir sonuçtur eğitimimiz. Güncel hayatta ise başrollerde vasıfsız, torpilli, yakışana değil yetişene bir iş yaşamı mevcuttur.