Doğu Türkistan'daki soykırıma kınama
Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (Van SDİ) üyeleri, Doğu Türkistan'da yaşanan soykırımı kınadı.
Van'da 54 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Van SDİ üyeleri, Hazreti Ömer Camii'nde kılınan öğle namazının ardından Doğu Türkistan'da yaşanan insanlık dışı olaylar için bir araya geldi. Cami avlusunda yapılan basın açıklamasını Van SDİ adına Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas okudu. Doğu Türkistanlıların 1 Nisan'da 'Şaka Değil Soykırım' başlığı altında çeşitli etkinlikler düzenleyerek toplama kamplarının kapatılması için çağrıda bulunduğunu ve bu çağrıya Van'dan destek verdiğini söyleyen Arvas, 'İstanbul'da Çin Konsolosluğu önünde on yaşlarında küçük bir kız çocuğu gözyaşları içerisinde şöyle haykırıyor, 'Sizin çocuklarınız yok mu? 4 yıldır babamı ve kardeşlerimi görmüyorum!' Oyun çağında bir çocuğun yaşadığı travmayı hiçbirimiz tarif edemeyiz. İşin aslı son dokuz yıldır Doğu Türkistan tam bir cinnet halini yaşıyor. 11 Eylül sonrasında terörle mücadele bahanesiyle Doğu Türkistan'a yönelik artan baskılar bir yana, 2012 sonunda Xi Jinping ile başlayan sürecin apayrı acı bir öyküsü var. Dünya üzerinde yaşamanın en zor olduğu, 'Uygur, Kazak, Kırgız olma suçundan' milyonların demir parmaklıklara mahkûm edildiği Doğu Türkistan, nesli yok edilen milletlerden biri olma yolundadır. Dünya tarihinde bir milletin topyekûn gözaltına alındığı, kadın erkek, genç yaşlı toplama kampları, çocuk kampları ve hapishanelere doldurulduğu, kalanların da aile olmak projesi adı altında evlerde Çinli gardiyanların insafına terk edildiği, insanların sokaklarda dahi yüz tanıma sistemleriyle adım adım izlendiği başkaca bir dönem var mı bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana kitlesel olarak en büyük özgürlükten men etme operasyonunun Doğu Türkistan'da yürütülmekte olduğudur' dedi.
'Toplama kampları kapatılmalı'
Doğu Türkistan'da toplama kamplarının bir an önce kapatılması gerektiğini belirten Arvas, '2014 yılından itibaren 'Teröre Karşı Sert Darbe Operasyonu' ve ilan edilen 75 aşırılık belirtisiyle başlatılan keskin saldırılar, 2017 Nisan'ından itibaren Doğu Türkistan genelinde yoğun bir şekilde kurulmaya başlayan ve sayılarının bin 200'ü geçtiği belirtilen toplama kamplarıyla bambaşka bir noktaya taşındı. Evlerinden, çocuk ve eşlerinden, anne-babalarından, akraba ve arkadaşlarından, işlerinden, okullarından hasılı en sevdiklerinden kopartılan, dünyanın en ağır işkence ve mahrumiyetlerini yaşayan 3-8 milyon Doğu Türkistanlı, Çin'in gönüllü mesleki eğitim kamplarında soykırıma uğruyor' diye konuştu.
'Toplama kamplarında cinayet ve soykırım suçları işleniyor'
Toplama kamplarında cinayet ve soykırım suçları işlendiğini söyleyen Arvas, 'Bir çadıra ya da pusulaya sahip olmak, mutfağında birden fazla bıçağı olmak, pasaportu olmak, başörtüsü takmak, camiye gitmek, oruç tutmak, okulda ve resmi dairelerde ana dili kullanmak bile bir kişinin toplama kamplarına alınması için yeterli sebep olarak görülmektedir. Çin'in genel hukuk ilkesi olarak bilinen masumiyet karinesini hiçe sayan 'suçu önceden önleme prensibi' ile herhangi bir suçu bulunmayan ve mahkeme edilmeyen milyonlarca insan ayrımcılık, aşırılık ve terör suçlamalarıyla toplama kamplarına dolduruldular. Burada kalabalık hücrelerde sırt üstü yatabilecek kadar bir yer bile bulamayan insanlar, yoğun beyin yıkama faaliyetlerine ve işkencelere maruz kalıyorlar. Toplama kamplarında keyfî güç kullanımı, özgürlüğün sistematik olarak kaldırılması, kültür ve inançların tahkiri, ideolojik baskılama, insanlıktan çıkarma, taciz, tecavüz, fiziki ve psikolojik işkence, cinayet ve soykırım suçları işlenmektedir. Kısacası bu kamplar, tüm insan haklarının ihlal edildiği yerlerdir' diye konuştu.
'Çin malları boykot edilmeli'
Tüm dünya halklarının Çin mallarını boykot etmesi gerektiğinin altını çizen Arvas, 'Çin, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen tüm hakları gasp etmekte, BM Soykırım Sözleşmesi'nde bulunan beş maddenin tamamını ve dahi Roma Statüsü'nde düzenlenen 'Soykırım Suçu ve İnsanlığa Karşı Suçlar'ın tamamını ihlal etmektedir. Bu insanlarla aynı gökyüzünü paylaşmak ve onların acı ve ıstıraplarına, yürek yangınlarına, kalp kırıklıklarına uzaktan da olsa şahitlik etmek, bizleri yaşadığımız çağın adaletten uzak düzeninde insanlığımızdan utandırıyor. Dünyanın insanlık adına Doğu Türkistan için söyleyecek bir sözü olmalı. Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi çatısı altında bulunan 54 sivil toplum kuruluşu olarak bizler derhal ve kati olarak şunları talep ediyoruz; Doğu Türkistan'daki toplama kampları kayıtsız şartsız bir an evvel kapatılmalı, bölgede uygulanan tüm hak ihlallerine derhal son verilmelidir. BM, Çin'in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhl durduracak sahici adımlar atmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ya İslam ülkelerini bu zulme karşı mobilize etmeli ya da kendini lağvetmelidir. Zira İİT'nin mevcut tutumu Çin'i daha da cesaretlendirmektedir. Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalıdır. Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar tüm dünya halkları Çin mallarını boykot etmelidir' şeklinde konuştu.
Açıklamanın ardından program yapılan dua ile sona erdi.