Dondurma yerken dikkat
Doç. Dr. Işıl Var yaptığı açıklamada, yaz aylarında serinlemek için
insanların oldukça fazla tükettiği dondurmaların protein, karbonhidrat
ve yağ ile birlikte A, C, D, E ve B grubu vitaminleri, kalsiyum, fosfor,
magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineralleri bünyesinde
toplayan besin değeri yüksek bir ürün olduğunu söyledi. Doç. Dr. Var,
“Dondurmanın üretim aşamasında karışıma uygulanan yetersiz
pastörizasyon, kirli katkı maddelerinin kullanılması, kullanılan alet ve
ekipman sanitasyonunun tam sağlanamaması, personel hijyenine dikkat
edilmemesi, kullanılan suyun mikrobiyolojik bakımdan uygun olmayışı,
çevre şartlarının uygunsuzluğu, kirli ambalaj materyali, dağıtım ve
satış esnasında uygun şartların sağlanamaması nedeniyle
mikroorganizmalar kolayca dondurmaya bulaşmaktadırlar. Dondurma içerdiği
besin öğeleri ile mikroorganizmalar için ideal gelişme ortamı
sağladığından sağlığa zararlı bir ürün haline gelebilmektedir” dedi.
Dondurma karışımında depolama ve olgunlaştırma sıcaklığında patojen
bakterilerin çoğalabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Var, “Özellikle
buzdolabı sıcaklığında gelişmesini sürdürebilen, soğuğa dirençli ve bazı
durumlarda pastörizasyon sıcaklığına dayanıklı bir bakteri olan
Listeria Monocytogenes’in neden olduğu Listeriosis hastalığı menenjit,
hamilelerde düşük gibi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir” diye
konuştu.
İnsan sağlığı açısından büyük ölçüde tehlike oluşturan E. coli ve
Klebsiella pneumoniae gibi bakterilerin Türkiye’de yapılan pek çok
araştırmada yüksek oranlarda tespit edildiğini aktaran Doç. Dr. Var, bu
bakterilerde E.coli’nin karın ağrısı, bulantı, kusma, şiddetli ishaller
gibi soğuk algınlığıymış gibi algılanan belirtilere, Klebsiella
pneumoniae’nın da halk arasında zatürre diye bilinen akciğer
enfeksiyonlarına neden olduğunu aktardı.
Daha az sıklıkta da olsa Staphylococcus aureus ve Salmonella spp’ye de
rastlanıldığını dile getiren Doç. Dr. Var, “Bu sonuçlar, dondurma
üretilen işletmelerde yetersiz hijyen uygulamalarının varlığını ve aynı
zamanda dondurmada kullanılan sütün yetersiz pastörizasyonu veya
pastörizasyon sonrası tekrar bulaşmaların söz konusu olduğunu
göstermektedir. Bunların yanı sıra açıkta satılan dondurmaların sunumu
sırasında personel hijyeninden, temiz olmayan alet-ekipmandan
kaynaklanan problemler yaşanmakta ve tüketicinin sağlığını tehdit
etmektedir” şeklinde konuştu.
'ÜRETİMDE STANDARDİZASYON YOK'
Türkiye’de dondurma üretiminin genellikle ufak imalathanelerde
geleneksel yöntemlerle yapıldığını ve üretimde herhangi bir
standardizasyon bulunmadığını ifade eden Doç. Dr. Işıl Var, üretimden
tüketime kadar her aşamada görülen farklılığın, dondurmanın
mikrobiyolojik kalitesini de etkilediğini kaydetti. Doç. Dr. Işıl Var
şöyle konuştu:
“Piyasada içeriğinde hiç süt bulundurmayan buzlu yiyecekler olarak
bilinen dondurmalar da mevcut. Bu tür ürünler genellikle
renklendiriciler - tatlandırıcılar ve aromalardan ibaret olup bu
ürünlere katılan bu maddelerin yasalarca izin verilen miktarlarda
konulup konulmadığının da ayrıca sorgulanması gerekmektedir.
Her ne kadar piyasada uygun koşullarda üretilmiş dondurmalar mevcutsa
da bu tür güvenli dondurma sayılarının artması, besleyici kalitesi
yüksek olan bu ürünün doğru yöntemlerle üretilmesinin teşvik edilmesi,
her yaştan ve daha geniş bir tüketici kitlesinin bu sıcak yaz günlerinde
serinlemesini sağlayacaktır.'
Ülkemizde dondurma üzerine yapılan çalışmalarda dondurma üretiminde
hijyenik koşulların yeterince sağlanmadığı sonucunun çıktığını belirten
Doç. Dr. Var, şunları kaydetti:
“Ayrıca ülkemizde sürekli olarak yaşanan elektrik kesintileri de soğuk
zincirde kırılmalara neden olduğundan dondurmadaki mikrobiyolojik riski
arttırmaktadır. Dondurmaların üretiminde ‘İyi Üretim Uygulamaları’nın
yanı sıra HACCP uygulanması bir zorunluluk olarak görülmektedir.
Özellikle yaz aylarında üretimlerine hız veren ve kapasitelerini
arttıran dondurma üreticilerinin ilgili kurumlarca çok sık olarak
denetlenmesi ve ürünlerin mikrobiyolojik kalitelerinin tespit edilmesi
gerekmektedir.”