Dünden bugüne hasta bağımsızlığı ve ilaç...

Tarihi yeniden yaşıyoruz sanki... Bu, sadece bizim ülkemizde oluyor belki de... Dönüp dolaşıp hep aynı noktada buluşuyoruz. Bu da yeniden tarih oluyor bize..

Tarihi yeniden yaşıyoruz sanki... Bu, sadece bizim ülkemizde oluyor belki de... Dönüp dolaşıp hep aynı noktada buluşuyoruz. Bu da yeniden tarih oluyor bize..

Tabii ki üzücü bir durum...

"Dön Hacı baba dön..."

Önceden-sonradan olagelen olaylardan, kendimize hiç ders çıkarmadığımızın sonucu bu olsa gerek... Yoksa, ders almış olsak bu kısır döngülere, "toplumsal anafor"lara kapılıp ömür tüketir miyiz hiç?

Siyasette yaşanıla gelen her olayın, demokratlık mantığı içinde yoğrulup servis edilse bu satırları yazmaya hiç gerek olur mu?

Siyasal alanda alınan her kararın/her sonucun, toplumsal yaşamı doğrudan ilgilendirdiğini/etkilediğini bilmemiz gerekirken; bunu unutuyor, geçmişin peşine takılıp kısır döngüleri tekrarlayıp duruyoruz nedense...

DP'nin düşüşe geçtiği 1950'li yılların son çeyreğinde de aynı ekonomik sıkıntıları yaşadık. Daha sonraki yıllarda da...

Hatta, o dönem önlem olarak 1940'lı yıllar dikkate alınıp uygulamalar yapılacakken, basit akıl örneklemeleriyle yola çıkılmış, yaşanan kriz insanımıza boyut kazanarak yansımıştı.

xxx

ABD Dolarındaki artışa bağlı olarak ilaç fiyatlarının artacağı haberi üzerine geçmişi anımsadım ister-istemez. Zamanın hükümeti ABD'den yardım alamayınca piyasada kimi ithal mallarında yokluklar yaşanır olmuştu.

Otomobil/kamyon, lastik ithalatı durmuştu. Çare olarak "Demir Perde" ülkelerinden "İfa", "Drojan" marka kamyon, "Deka " marka lastik ithalatı yapılmıştı.

Yapılmıştı ama sonuç fiyaskoydu.

Deka marka lastikler yola dayanıksızdı. Kamyonlar; Batı'dan gelen kamyonlar yanında iki de bir bozuluyor, daha ilk seferinde yolda kalıyordu.

Bu kadar olsa iyi...

Piyasada çimento, demir, kalay, çivi yoktu. Onlar da vesikaya bağlanmış, fiyatları devletçe belirlenir olmuştu. Bu fiyat üzerinden satmayanlar ise "karaborsa" yaptıkları savıyla mahkemeye veriliyordu.

DP döneminin bir önlem olarak "Milli Korunma Kanunu" nedeniyle nice esnafın bigünah yargılandığını bilenlerdenim.

İlaç konusu ise çok üzücüydü. Bugün basit görünür ama; o dönem önemli olan Aspirin, Penisilin vb. ilaçlar kasabalarda bakkallarda satılırdı.

İlaç ithalat kotası, yeterli olmadığı gibi sanayisi de ülkemizde gelişmiş değildi. Zamanın iktidarı, plansız/programsız ithalat programı uygulayınca ülkede önce bolluk/bereket yaratmış; ancak ekonominin zilleri alarm çaldığında ise sıkıntı ülke çapında yaşanmıştı.

xxx

Uzun sözün özü; kimi ilaçların Dolar'a bağlı olarak fiyatlarının artışı sağlık sektöründe eskinin sıkıntılarını gündeme getireceğe benziyor. İstanbul Eczacı Odası başkanı Semih Güngör'ün özellikle antibiyotikler ile ağrı kesicilerin tansiyon, kanser ve kan hastalıkları için gerekli ilaçların bulunmadığına işaret etmesi bize geçmişi anımsattı ve bugün için de düşündürdü.

Her alanda olduğu gibi ilaç sanayiinde de "bağımsız" hareket etme olanağını yakalayacağımız günleri bekliyoruz.

Dün de böyle düşünüyorduk...

Bakmadan Geçme