Dünya nereye gidiyor? – 1

Bugünlerde dünyanın nereye gittiği konulu teoriler, iddialar, senaryolardan geçilmiyor. Böyle de olması normaldir. Hemen herkes dünyanın bir dönüm noktasında olduğunu görüyor.

Bugünlerde dünyanın nereye gittiği konulu teoriler, iddialar, senaryolardan geçilmiyor. Böyle de olması normaldir. Hemen herkes dünyanın bir dönüm noktasında olduğunu görüyor. Beş kıtada yer alan bütün ülkelerde, insanları evlere kapatan bir tehdidin varlığı, farklı sistemlerin bu büyük tehdide karşı mücadelede sergiledikleri farklı performanslar, doğal olarak herkese "Koronavirüs sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedirtiyor.

Bu arada ortalıkta çokça dillendirilen bazı görüşler üzerinde durmakta yarar var:

"Büyük birader düzeni" mi gerçekleşiyor?

1. Devletlerin, digital olanaklarla herkesi izlemeye başladıkları ve deri altlarına yerleştirilen çiplerle, artık insanların 24 saat ve bütün sosyal ve biyolojik etkinliklerinin kontrol edileceğini ileri süren teoriler bugün revaçta. Bu iddiada bulunanlar dünyamızın, George Orwell'in"1984" romanında yazdığı, "Büyük Birader"in herkesi gözlediği bir aşamaya geldiğini ileri sürüyorlar.

Aslında bu tartışma yeni değil. Sanayi Devrimi'nin başlangıcında çok büyük sayılarda işçiyi işsiz bırakan makinelerin rolü konusunda olan tartışma ile bugün yapılan tartışmalar arasında özde bir fark yok. Üretici güçlerin gelişmesi insanlığın yararına mıdır, değil midir; tartışma budur.

"Deri altına çip yerleştirileceği" gibisinden uçuk faraziyeleri bir yana bırakalım. Sonuç olarak günümüz dünyasında hiçbir devlet, hiçbir güç; kişilerin rızası olmadan böyle bir uygulamayı yapamaz. Geçmişte ve bugün olduğu gibi gelecekte de insanların "özel hayatı" olacaktır. Onun için 24 saatin "her bakımdan" kontrolü diye bir şey olamaz. Bunu yapmaya hiçbir sistemin gücü yetmez.

Yapay zeka gibi üretici güçlerin daha da geliştirilmesi anlamına gelen bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin sonuçları üzerinde durmak daha anlamlı olacaktır. İnsanı, basit kol emeğinden kurtaran, üretim faaliyetinin fiziki güç isteyen bölümünün makineler (yapay zeka) tarafından yapılmasını sağlayan gelişme, kişiyi, birilerinin kölesi yapmaz bilakis daha da özgürleşmesinin yolunu açar. Çünkü üretim bu sayede, "herkesin ihtiyacına yetecek" bir seviyeye gelebilecektir. Ve insan, bu düzeyde gerçekleşen üretim seviyesinde tüm zamanını yaratıcı faaliyetlere, toplumsal aktivitelere, siyasal çalışmalara ve meslek örgütleri - demokratik kitle örgütlerindeki etkinliklere katılmaya, sanat ve spor gibi etkinliklere ayırabilecektir. Hayatını bu şekilde yaşamaya başlayan insan, gerçekte çok daha özgür, kendi kaderine hükmetme konusunda çok daha söz sahibi bir konuma gelmiş olacaktır.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme