Düşünebilmek ve şükretmek
DÜŞÜNEBİLMEK VE ŞÜKRETMEK
Çevremize baktığımız zaman bir çok nimeti ve güzelliği bir arada görmemiz mümkün. Yokluğuna bir gün bile dayanamayacağımız ab-ı hayat su; gökyüzünden indirilen yağmur, yokluğunda hayatımızın zindan olacağı güneş, özümüz ve mayamız olan; yine hayatın en büyük kaynağı toprak nimeti, Rabbimizin hiçbir tatlandırıcı ve renklendirici madde kullanmadan bizlere sunmuş olduğu türlü türlü meyveler ve sebzeler... Bu saydıklarıma denk, bunları algılamamıza en büyük sebep akıl nimeti, beş duyu organımız, elimiz, ayağımız ve tüm vücudumuz mükemmel bir donanımla donatılmış; bizlere en büyük nimet olarak bahşedilmiştir.
İki gözü de görmeyen insana hayatta en çok istediğiniz şey nedir? Sorusuna yalnızca tek bir göz ve bir ışık cevabını verir. Eli yada ayağı olmayan kişiden de benzer bir cevap almamız kaçınılmazdır. Böyle örnekleri çoğaltmak mümkündür. İşte dostlar kısa süreliğine etrafımızı temaşa etmemiz halinde, bizlerin ne kadar büyük nimetlerle donatıldığını ve Rabbimizin kullarına karşı ne kadar merhametli olduğunu görmemezlikten gelmemiz çok büyük bir nankörlük olacaktır.
Zira Mevlamız Kur'an-ı Kerim'de: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.” (Bakara/ 164) buyurmaktadır. Başka ayetlerde “Siz hiç düşünmüyor musunuz?” Allah size yetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz. O, insanlara yetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler. De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” Hl düşünmüyor musunuz? gibi benzer ayetlerde Kur'an bizleri düşünmeye sevk etmektedir. O halde biraz düşünelim! Düşünelim ki ne kadar çok nimetin biz nankör kulların hizmetine sunulduğunu görelim ve gereğini yerine getirelim. Düşünelim ki hesap günü defteri sağ tarafından verilenlerden olalım ve zarar edenlerden olmayalım. Bizlere bahşedilen bu kadar güzellikler yanında birde bizleri Müslüman bir anne ve babadan, Müslüman bir beldede dünyaya getirmesi çok daha ayrı bir nimetken Rabbimize karşı bir kez daha şükrümüzü perçimleştirelim.
Ancak şükrümüzün edası sadece sözcük veya kelamla da kalmamalı, bu söylem mutlak suretle eyleme de dönüşmelidir. Buda ancak ve ancak Mevlamıza boyun eğerek, başımızı secdeye bırakarak “Rabbim tüm nimetler karşısında yalnızca senin önünde eğiliyor ve yalnız sana secde ediyoruz demeli; bu bağlamda; dinimizin direği ve Mü'minin miracı olan namaz ibadetini hakkıyla eda etmeliyiz. Bakın bu konuda bizleri yoktan var eden Allah'u Teala'ya kulak verecek olursak, bizlere şöyle buyurmaktadır:
Namazı kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. (Bakara/ 43)
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir. (Bakara/ 45)
Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır. (Nisa/ 103)
Yukarıda bahsettiğimiz ayet-i kerimeler gibi Kur'an'da ve hadislerde bir çok yerde namazdan bahsedilmekte ve bizlere çok önemli bir emir telakki etmektedir. İşte şükrümüzün edası, rızkımızın bereketi, huzurlu ve mutlu bir hayatın bekasının yegane ixiri önce sözle şükür, sonrada eylemde zikir ve şükür olan namazı kılmak, terketmemek ve devamlı hale getirmekten geçmektedir.
Kabul edilmesini niyaz ettiğim bir dua ile sizleri Allah'a emanet ediyorum:
“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim / 40)
Not: 4 Temmuz tarihinde Çarşamba gününü Perşembe’ye bağlayan gece günahlardan arınma ve Yüce Allah’ın rahmet ve mağfiretine ulaşma anlamına gelen, Berat Kandilinizi tebrik eder, hayırla vesile olmasını dilerim.
Selam ve dua ile... vanhaber,haberlervan,ömer gündüz,köşe yazıları