Ebedi dostlar ve düşmanlar yoktur
Türkiye İsrail arasında buzlar çözülmeye, bozulan ilişkiler normalleşmeye başlıyor. Türkiye'de Müslümanlar yakın gelecekte İsrail'den gelecek doğalgaz ile ısınacak, o doğal gazın ısıttığı su ile abdest alacak.
Türkiye-İsrail arasında ilk soğuk hava rüzgarları İsviçre'nin doğusunda, Van gibi denizden yüksekte, Van gibi kış iklimin hakim olduğu Dünya Ekonomik Forumuna ev sahipliği yapan Davos kasabasında esti.
2009 Ocak ayında Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu'nda Başbakan Erdoğan İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile sert bir tartışmaya girerek, 'Van münüt' çıkışının ardından toplantıyı terk etmişti. Türkiye-İsrail arasında ilişkiler gerilmişti.
Davos'ta başlayan gerilim 2010 yılında Akdeniz'de koptu.
İsrail ordusunun, İsrail'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı ambargoyu delip insani yardım ulaştırmayı hedefleyen 6 gemilik 'Özgürlük Filosu'nun en büyük gemisi 'Mavi Marmara'ya karşı uluslararası sularda düzenlediği baskında aktivistlerden 8 Türk ve 1 Türk asıllı Amerikan vatandaşı öldürülürken saldırıda 10 İsrail Savunma Kuvvetleri komandosu ve yaklaşık 60 sivil aktivist yaralanmıştı.
Kanlı operasyon diplomatik gerilime neden olmuş, Türkiye'nin yanı sıra İsrail'in Avrupa Birliği'ndeki müttefikleri, Birleşmiş Milletler ve dünyanın dört bir yanından birçok ülke operasyonu kınayarak; şaşkınlık ve üzüntü ifadeleri dile getirmişti.
Mavi Marmara baskınından sonra Türkiye ve İsrail büyükelçilerini karşılıklı olarak geri çekmiş, ortak yürütülen askeri tatbikatlar ve istihbarat paylaşımları sonlandırılarak iki ülke hükümetleri arasında ilişkiler donmuştu.
Üç yıl sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla arayarak Gazze filosu saldırısı sırasında meydana gelen can kayıpları nedeniyle resmi özür dileyerek Türkiye'nin ilişkilerin normalleşmesi için şart koştuğu üzere saldırıda hayatını kaybedenlerin ve yaralananların ailelerine tazminat ödemeyi de kabul ettiğini bildirmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, Türkiye Cumhuriyeti adına özrü kabul ettiğini iletmişti.
İlişkilerde şimdi yeni dönem başlıyor.
24 Kasım'da Türkiye tarafından sınır ihlali yapan Rus uçağının düşürülmesinin akabinde Rusya'nın Türk Akımı projesini askıya alması ve Türkiye'nin Rusya'ya olan enerji bağımlılığına karşı İsrail'i doğalgaz ihtiyacında bir seçenek olarak görmesi, çeşitli nedenlerle sorun yaşadığı ülke sayısını azaltarak elini güçlendirme, diplomatik sorunları asgariye indirmeye yönelik politika atağı ile Türkiye-İsrail arasında normalleşme karşılıklı adımlarla yeniden başladı.
Görüşmelerde Türkiye İsrail'den Gazze'ye ablukaların kalkmasını, Özür dilenmesini, Tazminat ödenmesini, Sorumluların yargılanmasını istiyor. İsrail tarafı Türkiye'nin bütün şartlarını kabul etmeye dünden razı.
İran, Rusya, PKK ittifakı, bölgede yaşanan gerilim ve sorunlar Türkiye'yi farklı seçeneklere zorluyor. Türkiye-İsrail eksenli dayanışma, yakınlaşma bu nedenle yeniden gelişmiştir.
Türkiye-İsrail arasında ebedi düşmanlık gerilim bekleyenler veya isteyenler yanılıyorlar. Zamanı gelecek bugün düşman gibi görünen Rusya, Ermenistan, Suriye, Mısır gibi ülkelerle de ulusal çıkarlar çerçevesinde dost olacağız. İtalya, Yunanistan ile öyle olmadı mı?
19. yüzyıl İngiliz devlet adamı Lord Palmerston'un 'Ebedi dostlar ve düşmanlar yoktur, ebedi çıkarlar vardır…' veciz sözü Türkiye-İsrail yakınlaşmasıyla bir kez daha hayat buluyor.
Ülkeler duygularla değil ulusal çıkarlar ve uluslararası gerçeklerle yönetiliyor. Büyük lokma yiyip büyük söz etmemek gerekir.
Çocukları mutlu edin
VAN AVM Keloğlan ile çocuk etkinliklerine başladı. Keloğlan gösterisini izlemek çocuklar AVM'ye akın etti. Şanslı çocuklar izleyip mutlu olurken yer bulamadığı için şovu izleyemeyen minikler ise üzüldü.
Aileler belediyelere rica ediyorlar. Her etkinliğe siyaset karıştırarak çocukların saf, temiz dünyalarına müdahale etmek yerine, çocukları mutlu edecek, yüzlerini güldürecek kaliteli çocuk etkinlik düzenlenmesini istiyorlar.
Hayat sigortası
'Kızın varsa sigortalısın, hayatta ortada kalmazsın. Bir kız bir oğlansa bağ-kur'lusun, döner dolaşır kızın bakar. Oğlun varsa yeşil kartlısın. Devlet bakarsa bakar, yoksa geçmiş olsun' diyorlar.
Evladın da hayırlısı.
Hangisi zor
Fitne- fesat çıkarmak mı, uzak durup sabretmek mi?
Yangına neden olmak mı, yangını söndürebilmek mi?
Yalan söyleyip iftira atmak mı, ahlaklı dürüst olmak mı?
Yara açmak mı, yaralara merhem olabilmek mi?
Bir şeyi bilmek mi, bilmediğini bilmek mi?
Karanlıkları aydınlatmak mı, aydınlıkları karanlığa çevirmek mi?
Yapmak, düzeltmek mi, yakıp yıkmak mı?
Ahlaksız kurnaz olmak mı, kendinden utanan olmak mı?
Kendini sorgulamak mı, suçu başkasında aramak mı?
İnsan olmak mı, insan gibi görünmek mi?
Hüsnü zan mı, suizan mı?
Kıskanmak mı, imrenmek mi?
Ağlatıp incitmek mi, sevip güldürmek mi?
Hangisi daha zor.
Ben kanuna bakmam hizmete bakarım
Geçen iki yıla yakın süre İstanbul ve Kocaeli'nde denenen büyükşehir modelinin Van gibi kentlere uymadığını gösterdi. Sosyal ve coğrafi açıdan uyması da mümkün değil. Büyükşehir Belediye Yasası ile yerinden yönetimin güçlendirilmesi beklenirken yerel bürokrasi, dağınıklık, uyumsuzluk, yetki karmaşası, koordinasyonsuzluk oluştu.
Edindiğim bilgiler doğrultusunda bu köşede 17 Kasım günü 'Büyükşehir Yasası değişiyor!' başlıklı yazımızda Büyükşehir Belediyeleri Yasası'nın sil baştan düzenleneceğini ayrıntılarıyla gündeme getirdik. Yasa ile nelerin değişebileceği öngörüsünde bulunduk. Van'da insanlarımızın birçoğu gelişmeden ilk kez gazetemiz aracılığıyla haberdar oldu. Büyükşehir Belediyeleri Yasası üzerine somut çalışmaların başlatıldığını Manisa'dan gelen haberle öğrenme imkanımız oldu.
Seçim bölgesi Manisa'da konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Büyükşehir Belediyesi Yasası'nın aksayan yönlerini tespit ettiklerini belirterek, TBMM'ye yeni bir kanun tasarısı getirmeyi planladıklarını bildirdi.
Çalışmayı gözden geçirmek amacıyla bir araya geldiklerine işaret eden Özdağ, 'Büyükşehir Belediyeler Yasası'nın aksayan yönlerini zaman içerisinde tespit ettik. Sayın Başbakan'ımız konuya vakıf. Buradaki son görüşleri de Sayın Başbakan'ımıza aktaracağız. Ardından yeni bir kanun tasarısıyla Meclis'e gelmiş olacağız. Önemli bir konu. Çünkü belediyeler parayla hizmet ederler. Belediyelerin bugün yüzde 40'lık kesintileri var. Bu kesinti büyükşehirlere aktarılıyor. Büyükşehir bir yandan parayı alıyor bir yandan da hizmeti aksatıyor. O zaman da vatandaş bu işte faturayı ilçe belediyelerine kesiyor. Kanunu anlatsak da vatandaş diyor ki ben kanuna bakmam hizmete bakarım' dedi.
Yasa değişirliğinde neler olabilir diye merak ediyorsanız 'Büyükşehir Yasası değişiyor!' yazımızı netten okumanızı öneririz.