Eleştirmek Kolaydır
İçinden geçtiğimiz günlerde çevremizi saran salgın hastalıklar bireysel ve toplumsal anlamda yaşam alanımızı daraltmaktadır. Alışkanlıklarımızdan, sevdiğimiz insanlardan, akraba ziyaretlerinden ve daha sayamadığımız birçok aktiviteden mahrum bir şekilde günlerimizi geçirmekteyiz.
Covid-19 virüsü tıbbi olarak incelenmiş, zararları ve korunma yolları üzerine çalışmalar herkesin malumu olmuştur. Yalnız salgın hastalıklardan öylesi var ki manevi alanımızı, psikolojik dünyamızı ve toplumsal yapımızı kemiren bir boyut taşımaktadır.
Bu yazımızda sizlere salgın hastalık gibi bizleri saran eleştiri kültürümüzden bahsetmek istiyorum. Eleştiri; bir insanın, bir konunun, doğru ve yanlış yönlerini tespit edip göstermek için yapılan incelemeye diyoruz.
Bir mesele, yeri geldiğinde enine boyuna ortaya konup değerlendirilebilir. Fakat bu noktada bizler toplum olarak yersiz eleştirmeyi, acımasızca yerden yere vurmayı, hiç doğru bir şeyler yokmuş gibi ha bire eleştirdikçe eleştiriyoruz. Asıl sıkıntı da buradan başlıyor zaten.
Hiç mi eleştirmeyeceğiz, sus pus mu olacağız ya da hep alkış mı tutacağız diye sorarsanız tabi ki de hayır. Her işin bir usulü, yolu ve yordamı olduğu gibi eleştirmenin bir yolu ve adabı vardır. Bazen duygularımıza hakim olamadığımız gibi düşüncelerimize de hakim olamıyoruz. Eleştirdiğimiz kişileri, konuları, kurumları, yapılanmaları ve görüşleri toptancı bir yaklaşımla ya göklere çıkarıyoruz ya da yerin dibine geçirmek için adeta birbirimizle yarışıyoruz. Bazen öyle oluyor ki insanların yaptığı işi eleştirmek yerine eleştirimizi, o insanın kişiliğine zarar verecek boyutlara taşıyoruz. Bazen de kesin olarak teyit edilmeden konuşulan bilgilere binaen zan üzerinden değerlendirmeler yapıyoruz.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ