Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

Hazreti Ömer Camii Müezzini Kayyum Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

Doç. Dr. Soner Duman'dan seçkiler

KUR'AN OKUYUP SEVABINI ÖLÜYE BAĞIŞLAMAK

Bir önceki yazıda "belirli sayıda hatim, sûre, âyet, dua okumak" meselesinden söz etmiş ve ölüye Kur'an okuma meselesine de kısaca temas etmiştim. Bu konuda gelen sorular üzerine meselenin net olarak ortaya konulması amacıyla bu paylaşımı yapıyorum.

Okunan Kur'an'

ın sevabını ölüye bağışlamak meselesi, üzerinde ittifak söz konusu olmayan ihtilaflı bir meseledir. Öteden beri âlimler bu konuda iki farklı görüşe ayrılmışlardır.

A. Kur'an'ın sevabının ölüye bağışlanmasını kabul etmeyenler

İmam Mâlik ve İmam Şâfiî başta olmak üzere bir grup âlime göre okunan Kur'an'ın sevabı ölüye bağışlanamaz, ölü bundan yararlanamaz. Bu görüşte olanların delilleri şunlardır:

1. Kur'an'da, "insan için ancak kendi çalıştığının [yapıp ettiğinin] karşılığı vardır" [en-Necm, 39] buyrulmaktadır. Bu âyete göre insan, başkasının amelinden herhangi bir yarar elde edemez. Bunun tek istisnası, nasslarda ölü adına yapılabileceği açık olarak belirtilen hac, umre, oruç, sadaka gibi amellerdir. Bunlar nasslarla istisna edilmiş olup bunların dışındaki konularda ana kural geçerlidir.

2. Nasslarda ölü için Kur'an okuma söz konusu değildir. Ne peygamberimizin uygulamasında ne de sahabe uygulamasında yoktur. Bu, sonradan bazı âlimlerin hac, umre, oruç, sadaka gibi sevabı ölüye ulaşacağı belirtilen amellere kıyasla verilen bir hükümdür. Oysa bu alan kıyasa kapalı alandır.

B. Kur'an'ın sevabının ölüye bağışlanmasını kabul edenler

Ebu Hanife ve Ahmed bin Hanbel başta olmak üzere bir grup âlime göre okunan Kur'an'ın sevabı ölüye bağışlanabilir ve ölü bunun yararını görür. Bu görüşte olanların delilleri şunlardır:

1. Bir hadiste ?Peygamberimiz "Ölülerinize Yasin suresini okuyun" buyurmuştur. (Müsned, Ebu Davud, İbn Mâce, İbn Hibbân, Beyhakî)

Hadisin sıhhati konusunda farklı görüşler olmakla birlikte amellerin fazileti gibi konularda çok zayıf olmamak kaydıyla zayıf hadisle amel edilebilir.

2. Bunun kıyastan delili ise şudur:

a) Sırf bedenî bir ibadet olan orucun ölüye yararının olacağı bizzat hadis tarafından belirtilmiştir: "Bir kimse öldüğünde üzerinde oruç borcu bulunuyorsa velisi onun adına tutar" (Buharî, Müslim) hadisi sahih kaynaklarda yer almaktadır.

b) Sırf malî ibadetler olan sadakaların ölüye yararının olduğu konusunda icma vardır.

c) Hem beden hem malla yapılan hac ve umrenin ölü adına yapılabileceği konusunda da icma vardır. Şu halde sırf bedenî, sırf malî ve bedenî-mâlî ibadetlerin ölüye yararının olduğu nasslarla sabittir.

Her üç ibaret türünde de hayatta olan kimsenin yaptığı amelden ölünün yararlanacağı konusunda ittifak söz konusu olmuştur. Bunlar birer örnek mesabesindedir. Diğerleri de bunlara kıyas edilebilir.

Sonraki Şâfiî ve Mâlikîler de bu ikinci grubun görüşünü benimsemişler ve uygulamada "okunan Kur'an'ın sevabının ölüye hediye edilebileceği" yönünde bir ittifak oluşmuştur. Selefî kesimin önemli simalarından İbn Teymiyye ve İbn Kayyim de bu görüşte olmasına rağmen günümüz selefîleri, bu konuda seleflerinden farklı düşünürler. İbn Useymîn başta olmak üzere Suud selefîliği bu konuda genelde olumsuz görüş belirtirler. Bununla birlikte bunu bir bid'at olarak nitelemezler.

Değerlendirme ve Tercih

1. Her şeyden önce bu mesele imana taalluk eden bir mesele değildir. Hangi yönde kanaat belirtirsek belirtelim mesele amelle ilgili bir husustur.

2. Konuya salt aklî açıdan bakıldığında iki görüşten hiçbirinin "zorunlu" veya "imkânsız" kategorisinde yer almadığı, akıl açısından iki ihtimalin de "mümkün" olduğu görülmektedir.

3. Konu ile ilgili her iki gruptaki delillerin kat'î olmaması, ilk dönemden beri meselenin ihtilaflı olması farklı görüşlerin hiçbirinin diğerini ötekileştirememesi, fâsıklık ve bid'atçilikle suçlamaması gerektiğini açık olarak göstermektedir. Zira her iki görüşü savunan büyük âlimlerimiz bulunmaktadır.

4. Şahsen, sonraki dönemde âlimler arasında meydana gelen ittifakı korumanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu söylerken "Kur'an ölüye mutlak olarak yarar sağlar" anlamında değil, bunu bir temenni ve hüsnü zan olarak kabul etmeyi uygun görüyorum.

5. Ayrıca ölen şahsın yakınlarının bu vesile ile Kur'an ile hemhal olmaları sağlanmaktadır. Her ne olursa olsun iki görüşü benimseyenler de meseleyi ifrat ya da tefrite vardırmamalı, birbirini ötekileştirmemeli, bizleri birleştirmesi gereken Kur'an'ı bir ayrılığa vesile kılmamalıdır.

6. Bu yazıda sözü edilen mesele, ölen şahsın yakınlarının okudukları Kur'an'ın sevabını bağışlamasıdır. Bunun için para ile Kur'an okutmak, bu fetvayı istismar ederek bir sektör oluşturmak asla tasvip edilecek bir mesele değildir. Vallahu a'lem.

Bakmadan Geçme