Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

Hazreti Ömer Camii Müezzini Kayyum Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

Sual: Dua âyetlerinin mealleri ile dua etmek caiz ise, birkaç dua âyeti meali yazar mısınız?

CEVAP

Dua âyetlerinin mealleri ile de dua etmek caizdir. Ancak mealleri, tam tercüme edilemediğinden pek hoş olmuyor. Dua âyetlerinden birkaçının meali şöyledir:

Ey Rabbimiz bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi Cehennem azabından koru! (Bekara 201)

Ey Rabbimiz bize sabır, cesaret ve sebat ver, kâfirlere karşı bize yardım et! (Bekara 250)

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme, bizi affet, bizi bağışla, bize acı, sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et! (Bekara 286)

Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma! [bizi sapıtma] Bize, tarafından rahmet bağışla! Lütfu en bol olan sensin. (Al-i İmran 8)

Ey Rabbimiz, iman ettik; günahlarımızı bağışla, bizi Cehennem azabından koru. (Al-i İmran 16)

Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığı bağışla; ayaklarımızı [yolunda] sabit kıl; kâfirlere karşı bizi muzaffer eyle! (Al-i İmran 147)

Ey Rabbimiz, "Rabbinize inanın" diyen davetçiyi [Peygamberi] işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al! Ey Rabbimiz, bize, Peygamberlerin vasıtasıyla vaad ettiklerini de ikram et ve kıyamette bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vaadinden caymazsın. (Al-i İmran 193-194)

Ey Rabbimiz, bize çok sabır ver, müslüman olarak canımızı al! (Araf 126)

Ey Rabbim, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle; duamı kabul et, kıyamette hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla! (İbrahim 40-41)

Ey Rabbim, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat! (Şuara 83)

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Elif Lâm Mîm Sâd.

1. Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü'minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.

2. Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

3. Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut gündüz istirahat halinde iken gelmişti.

4. Azabımız kendilerine geldiğinde, "(Biz bunu hak ettik.) Gerçekten biz zalimler olmuştuk" demekten başka söyleyecekleri kalmamıştı.

5. Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka soracağız.Peygamberlere de elbette soracağız.

6. Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacağız. Çünkü biz onlardan uzak değiliz.

7. O gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

8. Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse işte onlar âyetlerimize haksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır.

9. Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!

10. Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.

11. Allah, "Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?" dedi. (O da) "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın" dedi.

12. Allah, "Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın" dedi.

13. Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."

14. Allah da, "Sen süre verilenlerdensin" dedi.

15. Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım."

16. "Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın."

17. Allah dedi ki: "Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum."

18. "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."

19. Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki:(Öyle ise, yasak ağacın meyvesinden yiyin ki melek olasınız yahut cennet'te ebediyyen kalasınız)" Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı."

20. "Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim" diye de onlara yemin etti.

21. Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.

22. Dediler ki: "Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."

23. Allah dedi ki: "Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır."

24. Allah dedi ki: "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız."

25. Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).

26. Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak

Bakara, 25. Ayet: İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

Bakmadan Geçme