GENÇLERE YÖNELİK SPORTİF VE KÜLTÜREL AKTİVİTELER YAPILMALI


İlk depremde ailemle evde oturuyordum. Güzel bir gündü, akşamüstü çarşıya çıkmaya düşünüyordum. Öğlen yemeği sofrasını kaldırıyordu annem. Aniden bir sarsıntı oldu. Hiçbir şey anlamadık. Biz apartmanın giriş katında oturuyorduk. Hemen kendimizi dışarı atmaya çalıştık. Ancak çelik kapı kilitlenmişti. Çok paniklendik, evin üzerimize düşeceğini, artık kurtulamayacağımızı düşünüyorduk. Ancak sarsıntı durduktan sonra dışarı çıkabildik. Apartmanda kıyamet havası vardı. Çoğu insan çelik kapılardan dolayı çıkamamıştı. Ve her kes bir panik havası içindeydi. Evlerimizin bulunduğu sitelerdeki durum daha vahimdi. Camlardan atlamaya çalışan insanlar vardı. Sitelerin çoğu daha ilk depremde hasar almıştı. Duvarlar çatlıyor, sıvalar dökülüyordu. Kriz geçiren, kendinden geçen insanları gördüm. Evlerin üzerimize çökeceğini hissediyordum. Daha önce hiç deprem yaşamadım, depremin bizi böyle yakalayacağını düşünemiyordum. Bulunduğumuz daireden uzaklaşıp etrafa baktığımda durumun vahametini daha açık görüyordum. Evimiz İskele Caddesinin bir arka sokağındaydı. İskele Caddesindeki dairelerde hasar vardı. Sanki depremin merkez üssü gibiydi. Çatlamayan bina görmedim. Caddeyi toz bulutu sarmıştı. Daha fazla ilerlemedik ve bulunduğumuz daireye geri döndüm. Ne yapacağımı bilemiyorduk. Sarsıntılar devam ettikçe daha da panikleniyorduk. Her şey bitti sandım. O geceyi dışarıda geçirdik. Ancak sarsıntıların durmuyordu ve beni arayan arkadaşlarımda depremin durmayacağının söylüyorlardı. Biz de mecburen Diyarbakır'a göç ettik. İkinci deprem sırasında bayramdan dolayı Van'a geldik. Özalp'teki akrabalarımızı ziyaret edecektik. Ben gelmedim ama annem ve babam depreme daha yoldayken yakalandılar. Direk Özalp'e geçmişlerdi. Orda fazla bir hasar olmadığını söylediler. Ben de Diyarbakır'da gözüm sürekli televizyondaydı. Van'la ilgili hiçbir haberi kaçırmıyorduk. Sürekli buradaki akrabalarımı ve arkadaşlarımı arıyordum. Kimsenin Van kalmasını istemiyordum. Çok kış geliyordu ve sarsıntılar da devam ediyordu. Böyle bir durumda yapılacak en akıllı şey, Van'ı terk etmekti. Elbette benim gözümde hiçbir ye Van gibi değil ama başka çare yoktu. Gelen ölüm haberleri bizi çok sarsıyordu. Evimiz de ağır hasar almıştı. Babam işçi emeklisiydi. O evi almak için çok emek vermişti ama yıkıldı. İçinde çocukluk anılarım da vardı. Çok üzüldüm sanki insanın geçmişi de binayla birlikte yıkılıyor gibi. Bir de okudum Atatürk Lisesi de ağır hasar aldı. Geldiğimde onun yerine boş bir arsa görünce içim cız etti. Ne güzel arkadaşlıklarım oldu o lisede. İnsan hayatının en güzel yıllarıdır lise yılları ve o binayla birlikte bir enkaza dönüştü her şey. Orada unutamayacağım anılarım oldu. Yıkılanın sadece bir bina olmadığını anlıyorum.
Ben ortalıkta herhangi bir yetkili görmedim. Kimse nasıl davranacağını, insanlara nasıl yardımcı olacağını bilmiyordu. Ülkemiz de nerdeyse her yıl bir il veya ilçe de deprem oluyordu. Ama yetkiler bu konuda çok eğitimsiz ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Yardımlar organizesiz ve geç dağıtılıyordu. İnsanlar bir çadır almak veya bir battaniye almak için birbirini eziyorlardı. Ben de bir çadır almak için havaalanına gittim ancak beklemekten yoruldum. O izdihamda ne yapacağımı bilemiyordum Mecburen geri döndüm. Zaten çadır alamayacağımızı bildiğimizden ailemle Diyarbakır'a gittik. Oradaki insanlar da bize çok yardımcı oldu. Ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlardı. Hem buraya yarım göndermişlerdi hem de oraya taşınanlara yardım ediyorlardı.
O dairelerde yaşanan kaosu unutamıyorum. Apartmanlardaki paniğin hiçbir yer de yaşanacağını sanmıyorum. Ölümü hiç bu kadar yaklaşamamıştı. İlk sarsıntı bittikten sonra insanlar kendilerini bahçeye atmışlardı. Kriz geçiren, yere yığılan insanları gördüm. Başlarının ellerinin arasına alışlarını gördüm. O anları unutmak zor, unutulacağını da sanmam.
Yetkili denilen kişinin bir kriz tecrübesinin olması gerekir. O yüzden bizim kendini onların yerine koymamız zor. Bu kadar sık deprem ve afetlerin yaşandığı bir ülkede yetkilerin daha soğukkanlı ve profesyonel davranması gerekiyordu. Ama ben böyle bir durum görmedim. Yetkiler de kendi canlarını kurtarma telaşındaydılar herhalde. Üzerinden aylar geçti hala insanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bizim evimiz ağır hasar aldı. Gerekli başvuruları yaptık. Umarım bu süreci fazla uzatmadan gerekenler yapılır.
Van güzel bir yer. Bence Van gibisi yok. Hem gölü, temiz havası, tarihe yerleri, insanları. Van tam bir gençlik şehridir. Gençliğe yatırım yapsınlar. Değerini bilmek lazım. Onun için çalışmak lazım. Eski Van'dan daha güzel bir Van görmek istiyorum. Bir de insanların yaşadıkları psikolojiyi atlatmaları için sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılması gerekiyor. Sosyal ve kültürel yatırımların hızlandırılması ve sayısının artırılması gerekiyor. Van'ın büyük bir gençlik potansiyeli var ve sosyalleşmeye açık bir gençlik. Yeter ki bu konuda daha fazla yatırım yapılsın.
Yardım ve dayanışma tabi güzel şeydir. Her yerden insanlar kendi imkanlarıyla yardım gönderiyorlardı. Yarın öbür gün o insanların başına bir şey gelirse biz de elimizden geleni yaparız. Şimdi insanlar geri dönüyor, bu güzel bir şey gittikleri yerlerde yardım aldıklarını söylüyorlar. İnsanı ayakta tutan yardımlaşma ve dayanışma duygusudur.

Bakmadan Geçme