Gezi gurubu yeniden sahnede

Gezi olayları bilindiği gibi halk ihtilali provasıydı. Bu prova bir çok kez tekrarlandı. Ancak başarılı olamadılar. Bu büyük bir organizasyondur. Vizyondaki platform yöneticileri birer kukladırlar. Şebekenin asıl büyük oyuncuları çok taraflı ülke düşmanlarımızın istihbarat örgütleridir.

Basınla ilgisi alakası olmayan, ama basın ve ifade özgürlüğü şemsiyesi altına sığınan bir çok ihanet militanları, ağa babalarından aldıkları talimatlar doğrultusunda dün olduğu gibi bugün de ihanetlerini devam ettirmektedirler. Halkımızın saf ve temiz duygularına, yalan ve iftiralarla enjekte ettikleri düşmanlık tohumları sayesinde bir çok insanımızı da kendi saflarına almışlardır. Bu suni taraftarların uzun ömürlü olamayacağı açıktır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Mutlaka yalanları ortaya çıkacak ve toplumda yalnız kalacaklardır.

Basınla alakalı bir çok yazı yazdım. Yine de tekrarlıyorum. Yeni bir basın yasası çıkarmak mecburiyeti var. İfade özgürlüğü, bir başkasının özgürlük sınırında biter. Basın özgürlüğü, kiç kimseye küfür etme hakkı vermez. Basın özgürlüğü hiç kimseye iftira etme hakkı vermez. Basın özgürlüğü, hiç kimseye hakaret etme hakkı vermez. Basın özgürlüğü kimsenin şeref ve haysiyetini küçük düşürme hakkı vermez. Basın özgürlüğü var diye, ifade özgürlüğü var diye bir çok ahlaksızlıkları yapacaksın, devlet müdahale edince de yaygarayı basacaksın… Basın özgürlüğü kalmadı, dikta rejmi uygulanıyor diyeceksin….

Hükümet basınla ilgili yeni bir düzenleme yapmak zorundadır. Hakaret eden, küfür eden, iftira eden basın mensuplarına ağır cezai müeyyiideler getirilmelidir. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün tanımı yeniden yapılmalıdır. Kişilerin hak ve özgürlükleri yasalarca güvence altına alınmalıdır.

Suriye'de yok edilmeye çalışılan Bayır Bucak Türkmenleri, MİT tırlarının engellenmesi olmasaydı şu anda onlara ne Ruslar yaklaşabilirdi, ne de Suriye ordusu… Rusların uçağını da Türkmenler düşürürdü, biz de devlet olarak bu gün içinde bulunduğumuz sıkıntıyı yaşamamış olurduk. Devlet bakkal dükkanı değildir. Devletin gizlilikleri olmak zorundadır. Devlet ve önemli bir kurumu olan MİT yaptığı çalışmaları gizli tutmak zorundadır. Gizlilikleri olmayan, dünyada hiç bir devlet düşünülemez. Devletin sırlarını ifşa etmek ajanlıktır, jurnalliktir ve ihanettir.

Bu ihanet ülkemizde faaliyeti olan bir takım gazete, radyo ve televizyon kanalları tarafından yapılmıştır. Bu gazetelerden birisinin yetkilileri yargılanmış ve tutuklanmıştır.

Bu gazetelerden birisi manşetinde, Türkiyeyi Amerikanın taşeronu olarak göstermektedir. Bu haberi yapan, bu iddiayı isbatlamak zorunda değil mi? Bu gazetenin hakkında bir soruşturma açıldı mı? Çok önemli bir iddiadır. İnşallah savcılarımız uyumuyorlardır. Rus uçağının düşürülmesinden rahatsız olanlar, ülkemiz adına yapılan onurlu davranışa gölge düşürerek karşı taraftan yana tavır almışlardır. Gazeteci kisfesi altında bulunan bu ülke düşmanları dikkatle izlenmeli… Gazeteyi ya da basını ya da medyayı bir araç gibi kullanarak amaçlarına ulaşmamaları için bu araçlardan mahrum bırakılmalıdırlar. Buna da yasal bir düzenleme getirilmelidir.

Gezi'ciler üzüntü içindedirler. İstediklerini başaramamanın sıkıntısını yaşamaktadırlar. Can Dündar'larının tutuklanmasından dolayı eylemlerini ülkenin her tarafına yayma gayreti içindedirler.. Ancak geçmişte olduğu gibi bir ilgi bulamadılar. Yalan ve iftiralarına taraftarları dahi inanmamaktadır. Herkes her şeyi doğru bir şekilde görebilme imkanına sahiptir. Taraftar kitlelerinin önemli bir bölümünü kaybettiler. İnşallah giderek yalnızlaşacaklar… CHP'nin desteği ile bir kaç ilde cılız eylemler yapmaya çalıştılar. O da hiç mi hiç ses getirmedi.

Herkes aklını başına toplamalıdır. Türkiye eski Türkiye değil. Halkın iradesine saygı göstermekten başka seçenek yoktur. Halk kendisini temsil edecek yöneticilerini MİLLET İRADESİ ile seçer ve görevlendirir.

Saygılarımla….

Bakmadan Geçme