Görebildiklerimiz öngörebildiklerimiz
Altmışlı yılların sonlarıydı. Van Atatürk Lisesi'nin orta kısmında öğrenciydik.
Altmışlı yılların sonlarıydı. Van Atatürk Lisesi'nin orta kısmında öğrenciydik.
Yani Fransızca derslerimizi rahmetli efsane okul müdürü dadaş lakaplı Servet Aydınoğlu'ndan aldığımız zamanlardı.
Türkçe öğretmenimiz de öğrencilerin Nazif Dede olarak bildiği hemşerimiz rahmetli Ali Nazif Bayramoğlu'ydu.
Nazif Bey yumuşak huylu, olgun babacan bir insandı. Sınavlar esnasında oturduğu öğretmen masasından sınıfa bakarak; "görüyorum seniiii, kulakların kızarıyor" der; kopyacıları tedirgin eder, iyot gibi açığa çıkarırdı.
Şiir yazdığımdan haberdardı. Ara sıra derste yazdığım şiirleri okutur; bana "şair-i azam" diyerek takılırdı. Kendisi tarafından bir şekilde fark edilmiş olmak hoşuma giderdi. Bu anlamda bende iz bırakmış sayılı insanlardan biriydi.
O günlerde bugün olduğu gibi okul servisleri yoktu. Öyle her semtte bir okul da yoktu. Biz, arkadaşım Ahmet Uyuşkan'la birlikte şimdi Hayat Hastanesi civarındaki evimizden (ki o zamanlar oralar tenha sayılırdı) çıkar, okula yaya gider gelirdik. Önce belediye garajı olacak binanın köşesinden Hacıbekir Caddesi'ne çıkar oradan Cumhuriyet Caddesi'ne, Beşyol'a ve İskele Caddesi'nden okulumuza ulaşırdık.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...