Gülü astım duvara gören gözler suvara

Merhaba. Öncelikle burada olmaktan mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Bugün Van basın hayatında 80 yıl boyunca yayın yapan Van'ın ilk gazetesi, Vansesi Gazetesinde ilk yazımla karşınızdayım. Bundan sonra belli aralıklarla bana ayrılan köşede birlikte olacağız. Bu köşede, tarihten siyasete, sanattan edebiyata ve güncelden genele birçok konuda tartışacağız. Yararlı olacağımı umuyorum…

Merhaba. Öncelikle burada olmaktan mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Bugün Van basın hayatında 80 yıl boyunca yayın yapan Van'ın ilk gazetesi, Vansesi Gazetesinde ilk yazımla karşınızdayım. Bundan sonra belli aralıklarla bana ayrılan köşede birlikte olacağız. Bu köşede, tarihten siyasete, sanattan edebiyata ve güncelden genele birçok konuda tartışacağız. Yararlı olacağımı umuyorum…

Sevgi ve saygıyla…

***

2009 yılı yazıydı. Öğlen sularında telefonum çaldı. Hattın diğer ucunda güzel Türkçe konuşan bir kadın, yazdığım romanla ilgili benimle görüşmek istediğini bildiriyordu. Beni heyecanlandıran bir gelişmeydi bu. Davete uydum ve Güven Pastanesinde buluşmak üzere telefonu kapattım. Zaman kaybetmemeliydim; aşağı inip pastanenin yolunu tuttum. Pastaneden içeri girdiğimde iki üç masanın dışında salonunun geri kalanının boş olduğunu gördüm. İçeriye şöyle bir göz attım ve cam kenarında tek başına oturan bir kadın gördüm. Bakımlı saçları ve özenli giyimiyle bir cumhuriyet kadınını çağrıştırıyordu. Birkaç saniye sonra o da beni fark etti. Benimle görüşmek isteyen kadın bu olmalı diye düşünerek masaya doğru yürüdüm. Aradığı kişinin ben olduğumu sanmış olmalı ki ayağa kalkıp kendini tanıttı.

Birkaç dakika sohbet edince her şey anlaşılmıştı. Engin Hanım bir kitap üzerinde çalışıyordu. Van tarihini, kültürünü ve toplumsal yaşamını konu edinen bir araştırmaydı bu. Henüz kaynakları tarama aşamasında olduğunu söyleyerek kitabım Sona hakkında bir süre konuştuk. Zira Sona, konusunun büyük bölümü 1915 Van'ında geçen bir dönem romanıydı ve gerçek anılar üzerine inşa edilmişti. Engin Hanım kitabımı okumakla yetinmemiş benimle de görüşmek istemişti. Böylece 1915 Ermeni olayları, tehcir ve Birinci Dünya Savaşı koşullarındaki Van'dan söz ettik. Yaklaşık bir saat sürdü sohbetimiz. Karşılıklı telefonlarımızı kaydettikten sonra kalkıp pastaneden çıktık.

Engin Kansav'la ilk tanışmamız böyle olmuştu. Bu buluşmadan sonra geçen birkaç yılda neredeyse kendisini unutmuştum, ta ki eserini bir kitapçıda görene dek…

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme