Hendeğin diğer tarafı
Hendek siyaseti devam ediyor. Çatışmalarda kimi ölüyor, kimi de canını kurtarmak için göç yollarına düşüyor. Acıdan başka kimseye yararı dokunmayan, hayrı olmayan çatışma politikasının sona ermesi için bölge insanının eli bağrında, gözü yolda, kulağı aklın hakim olacağı seste.
Hendek siyasetinde ölenler Türk- Kürt
Hendek siyasetinde sıkışıp kalan Kürt
Hendek siyasetinde Batı illerine giden cenazeler Türk
Hendek siyasetinde hayatı, geleceği kararan Kürt
Hendek siyasetinde Batı illerine göç eden Kürt
Acıları, hüzünleri, kırılganlıkları, gözyaşları iç içe geçen Kürt-Türk
Yuvası yıkılan, anası ağlayan derin travma yaşayan Türk-Kürt
Kaybeden ülkemiz ve insanımız
Peki, kazanan kim?
***
Kazananı anlamak için hendeğin ötesine bakmak lazım.
Sıkıntılı, çatışmalı dönemlerde ‘insansever' ecnebi kuruluşlar, şahıslar farklı kimliklerle bölgede anında biterek cirit atıyor. Şimdi de öyle.
Mesela;
Fransızlar Türkiye'nin yaşadığı çatışmalı, üzüntülü sürece Fransız kalmıyor.
Fransız Le Monde muhabiri Allan Kaval, “Cizre Kürtleri Türkiye otoritelerine ‘intikam' diye bağırıyor” (Les Kurdes de Cizre crient vengeance contre les autorités de Turquie) başlıklı yazısında bölgenin “Kobane gibi olacağını” öngörüsünde bulunuyor. Tarih: 31 Temmuz 2015
Başka…
Fransız gazeteci Allan Kaval, Fransa ve Fransızca konuşan diğer ülkelerin kamuoyunu etkileyen Le Monde'da yayımlanan “Nusaybin'de Kürtler Türklere karşı” ( A Nusaybin, les Kurdes face aux Turcs) son başlıklı yazısında beklentisini, niyetini açığa vuruyor. Tarih: 22 Şubat 2016
Amaç tek kelimeyle fitne, fesat çıkarmak, yangına benzin dökmektir.
1919'da Kilikya-Adana civarında Ermeni çetelerine Fransız kıyafetleri giydirerek Türklere karşı savaştıran, sonrada yüz üstü bırakıp kaçan, Kurtuluş savaşında Antep, Urfa, Maraş illerini işgal eden o Fransız 2016 yılında da aynı Fransız.
***
Meşhur İngiliz siyaseti de bölgede.
Helsinki Finlandiya - Van Türkiye arası 4174 Km. Uçakla 3 saat 47 dakika. Londra İngiltere- Van Türkiye arası 5192 Km. Uçakla 5 saat 44 dk. İki ülkeyle komşu değiliz. Dini, kültürel, sosyal ortak değerlerimiz yok. Kader birliğimiz yok. İnsanı, medeni değerlerde belki bir araya gelebiliriz. Onun dışında uzak ülkeler, uzak toplumlarız. Ancak Irak ve Suriye'deki çatışmalarda ölen iki YPG'li için Van'da düzenlenen cenaze törenine üçü Finlandiya, biri İngiliz uyruklu 4 kişi katılıyor. Taziye duyarlılığına şapka çıkarılacak 4 kişi Van Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınıyor.
Allah aşkına biri söylesin. Şu İngiliz, Fransız, Finlandiyalı, Alman, Rus, ABD'li Kürdü Türk den, Türkü Kürt den daha mı çok seviyor.
Suriye mültecilerinin çilesini görmezden gelen, kapılarını çaresizlerin yüzüne kapatanlar ülkemizde yaşanan sıkıntılı ortama balıklama dalıyor!
***
Müttefikimiz ABD işini daha profesyonelce yapıyor.
ABD, Washington DC merkezli bağımsız düşünce kuruluşu Rethink Institute Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Dr. Mehmet Yanmış'a bölgede yaşanan çatışmalı süreçle ilgili araştırma yaptırıyor.
Araştırmanın meali, “Türkiye'nin Güneydoğu'da stratejime yarayacak ne var, ne yok bilmek istiyorum “ demektir.
ABD'de Dışişleri kendi yurttaşlarına, 'Güneydoğu'ya gitmeyin' uyarısında bulunurken Türk-Kürt gençleri ölmeye devam ediyor.
Vanlılar göçe duyarsız değil
Göç etmek göç almak Van'ın kaderi oldu. Bölgede yaşanan çatışmalı süreçten dolayı çevre il ve ilçelerde yaşam kaygısı taşıyan insanlar Van'a göç ediyor.
Göç eden ailelere yönelik bir takım çalışmalar içerisinde olduklarını belirten Van Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Vekili Fikret Yavuz, Bakanlığın ve valiliğin talimatlarıyla Şırnak, Cizre, İdil, Nusaybin, Sur'dan Van'a göç eden vatandaşların yardım için kendilerine başvurduğunu, gereken yardımın yapılacağını açıkladı.
Van Ticaret ve Sanayi Odası da Van'a göç eden ailelere barınma, kira konusunda yardımcı olunması çağrısında bulundu.
2011 yılı depreminde halkın nasıl ki tek vücut olup yaralarını sardıysa şimdide aynı birlikteliği gösterme vaktidir diyen HDP Van İl Eş Başkanı Veysi Dilekçi, göç eden ailelere destek olmaya çalışacaklarını söyledi.
Van halkı göçe duyarsız değil.
Bir asır içinde iki büyük kitlesel göç yaşayan Vanlılar göçün ne denli zor olduğunu iyi bilirler. Her Vanlının atasından duyduğu veya yaşadığı hüzünlü göç hikâyesi var.
1915'te Ruslar Van'ı işgal edip Ermeni isyanı başlayınca on binlerce Vanlı yollara düşerek Diyarbakır, Urfa, Maraş, Adana, Kerkük dahil Osmanlı yurdunun dört bir köşesine göç etmek zorunda kalmıştı Vanlılar, 2011 Van depremleri nedeniyle Tekirdağ'dan Trabzon'a Antalya'dan İzmir'e kitleler halinde göç etmek zorunda kaldı.
Muhacirliğin/göçün olumsuz sonuçlarını kuşaklar boyu yaşayan Vanlılar bugün illerine göç eden insanlarımızla duygudaşlık yapmaktadırlar. Hüzünlü bir deneyim sahibi olan Van halkı göç etmek zorunda kalan kardeşlerini bağırlarına basacak vicdana, sıkıntılarını paylaşacak insanlığa fazlasıyla sahiptirler.
Lakin çare ne göç etmektedir, ne de göç edenlere yardımcı olup kucak açmaktadır.
Çare, çatışmalı sürecin son bulması, silahın susması, ölümlerin durması, hendek siyasetinden vazgeçilmesi, huzurun ve barışın kalıcı olarak sağlanmasındadır.
Çare, insanlarımızın kendi topraklarında, kendi evlerinde güven içinde yaşamlarını sürdürmesindedir.
Çare, kucaklaşmada, birliktelikte, kardeşliktedir.
Sobalar yerdeyken kimse göç etmez
Hiçbir kimse işinin olduğu, karnının doyduğu, kendisini güvende hissettiği, gelecek kaygısı taşımadığı, doğup büyüdüğü, ‘memleketim' dediği toprağından sıcak evinden eğitim öğretim döneminde ve sobalar yerdeyken göç etmez. İnsanlar göç ediyorsa bir çok nedeni vardır.