İBADET HAYATIMIZDA ŞABAN AYI
Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...
İbadet hayatımızda önemli bir yeri olan günlerin içindeyiz.[1]
Bugünler sevaplı, feyizli ve bereketli günlerdir.
Ebedi hayatımızın aydınlanması için güzel fırsatlardır.
Bu fırsatlar günlük telaşe içinde çoğu zaman unutulabiliyor, ihmale uğrayabiliyor, kaynayabiliyor.
Rabbim hepimize hayırlı ömürler versin, bu anları, bu zaman dilimlerini belki bulamayabilir, göremeyebiliriz.
"Ömrünü etme heba/dem bu demdir" deyişinde dile getirildiği gibi fani, geçici ve su gibi akıp giden zamanı ebedileştirmek, sonsuzlaştırmak, bakileştirmek ve kalıcı hale getirmek büyük önem taşıyor.
"Üç aylar"ın ilk ayı olan Receb ayını geride bıraktık, geçti, gitti. Bugün Şaban ayının üç'ü. Şunun şurasında Ramazan ayına kaç gün kaldı.
Bir bakmışız ki, kendimizi Ramazan ayının içinde bulmuşuz.
Bu yönüyle Şaban ayı Ramazan ayına bir hazırlık mahiyetini taşıyor. Günler ne kadar uzun ve sıcak olursa olsun, birkaç gün de olsa oruç ibadetini yaşamak ruha ayrı bir zenginlik ve dinginlik veriyor. "Midenin ağlamasına bedel ruhumuzu manen güldürüyor."
Muhterem Kardeşlerim
Resul-i Ekrem Efendimiz, "Şaban benim ayımdır" ve "Şaban günahları temizleyendir" sözleriyle bu ayın önemine işaret ediyor.
Şaban ayına gösterdiği bu önemin bir sebebi de devamında gelecek olan Ramazan'dan dolayıdır.
Sorarlar:
"Ya Resulallah, Ramazan'dan başka en faziletli oruç ayı hangi aydadır?"
"Ramazan'ı tazim için Şaban'da tutulan oruçtur" [2]cevabını verir.
Hz. Aişe, Peygamberimizin Şaban ayı orucu hakkında şu bilgileri veriyor:
" Ben, onun ramazan dışında bir ayı tam olarak tuttuğunu görmedim. Herhangi bir ayda Şâban ayında tuttuğundan daha fazla tuttuğunu da görmedim.".[3]
Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Şâban ve Ramazan dışında iki ayı peş peşe tam olarak oruçla geçirdiğini görmedim."[4]
Sevgili Kardeşlerim
Şaban ayında ibadetlere ağırlık vermenin asıl amacı, Ramazan ayı için zihnen, bedenen ve ruhen bir hazırlık ve alışkanlığa sebep olmasıdır. Çünkü çoğumuz "Nasıl olsa Ramazan gelince daha çok ibadet ederiz" diyebiliyoruz. İşte Şaban ayında yapılan ibadetler bu gaflet perdesini yırtıyor.
Bu konuya Peygamberimiz, Hz. Üsame bin Zeyd'in sorusu üzerine işaret ediyor.
"Yâ Resulallah, Şaban ayında tuttuğunuz kadar hiçbir ayda oruç tuttuğunuzu görmedim."
Peygamberimiz şu cevabı veriyor:
"Receb ve Ramazan ayları arasında kalan şu Şaban ayında insanlar gafildir. Bu öyle bir aydır ki, ameller, âlemlerin Rabbine bu ayda yükseltilir. Ben oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini severim."[5]
Değerli Müminler
Şaban ayının çok önemli bir özelliği de 15. gecesinde var olan Berat Kandili'dir.
Peygamberimizin Berat Kandili hakkındaki tespitleri çok büyük önem taşıyor.
Bir Berat Gecesi'nde uyanıp da Resulullah'ı (a.s.m.) yanında bulamayan Hz. Aişe kalkar, Efendimizi aramaya başlar. Sonunda Cennetü'l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde bulur.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm mübarek hanımına Berat Gecesi'nin faziletini şöyle anlatır:
"Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şaban'ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesi'nin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder."[6]
Muhterem Müminler
Şaban Ayı'nda nasıl ibadet edelim diye düşündüğümüzde Resulullahın hadislerinde şunları görebilmekteyiz.
Şaban ayının mümkünse Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç tutabiliriz
Resulullah Efendimiz'in (asm) en sevdiği oruçlar arasında, Şaban ayında tuttuğu oruçlar vardı.
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ameller Allah Teâla hazretlerine pazartesi ve perşembe günleri arzedilir. Ben, amelimin oruçlu olduğum halde arzedilmesini severim[7]
Elimizden geldiğince sadaka verelim.
Hz. Enes (ra) anlatıyor:
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi:
"Ramazanı ta'zim için şa'bân!" Tekrar soruldu:
"Hangi sadaka efdaldir?"
"Ramazanda verilen!" cevabını verdi."
Şaban ayı Peygamber Efendimiz'in (asm) ayı olduğu için, bu ayda çokça salavat getirmeliyiz.
Resulullah (sav) peygamberlerin en faziletlisi olduğu gibi; onun ayı da, ayların en faziletlisidir.
Allah-u Teala Kur'ân-ı Kerimde mealen:
""Allah ve melekleri Peygamber'e çok salavât getirirler. Ey mü'minler! Siz de ona çokça salât ve selâm getirin."[8]
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salât okursa Allah da ona on salât okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir."[9]
Yine Nesâî'de Ebû Talha (radıyallâhu anh)'dan gelen bir rivâyet şöyle: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), yüzünde bir sevinç olduğu halde geldi. Kendisine:
"Yüzünüzde bir sevinç görüyoruz!" dedik.
"Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salavât okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selâm okuyan herkese de benim on selâm okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?"[10]
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri;
"Peygamber Efendimiz'e (asm) getirilen her bir salavat Cenab-ı Hak'ın rahmetine ulaşmak için bir vesiledir." demiştir.[11]
İman ve Kur'ân hakikatleri ile meşgul olmalıyız.
"Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana dediler ki: "Ey Ebu Zerr! Senin evden çıkıp Allah'ın kitabından bir ayet öğrenmen, senin için yüz rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır. Keza gidip ilimden bir bab (mevzu) öğrenmen -ki bu babla amel edilsin veya edilmesin- senin için bin rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır."[12]
"Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Şüphesiz insanlardan Allah'a yakın olanlar vardır!" buyurmuştu. Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! bunlar kimlerdir?" diye sordu."Onlar Kur'an ehli, Allah ehli ve Allah'ın has kullarıdır!" cevabını verdi."[13]
"Kim ilim taleb ederse, bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur" buyurmuştur."[14]
Peygamber Efendimiz'in (asm) ayı olan Şaban ayında, sünnet-i seniyyeden bir kısmını hayatımıza geçirmeliyiz.
"(Habibim, ya Muhammed!) de ki: "Eğer Allah(cc)'ı seviyorsanız, o halde bana tabi olun ki, Allah (cc) da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın!" Allah (cc) Gafur (çok bağışlayan) dır, Rahim (çok merhamet eden) dir."[15]
Bu ayet-i kerimenin tefsiri şu şekilde yapılıyor:
"Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa, Habibullah'a ittiba edilecek (tabi olunacak). Eğer ittiba edilmezse (tabi olunmazsa), netice veriyor ki: Allah'a muhabbetiniz yoktur. Eğer Muhabbetullah varsa, netice verir ki:
Habibullah'ın Sünnet-i Seniyesine ittibaı intac eder(gerektirir). Evet Cenab-ı Hakk'a iman eden, elbette ona itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi(selamet) ve en kısası, bilâşübhe(şüphesiz) Habibullah'ın gösterdiği ve takip ettiği yoldur."