İhanet çemberi içindeyiz

Dış güçlerin ülkemize karşı uyguladıkları onlarca operasyon boşa çıkmıştır. Ancak, bıkmadan usanmadan yeni yeni operasyonları gündeme getirmeye devam etmektedirler. Büyük çabalar harcayan ve istedikleri neticeyi elde edemeyen bu alçaklar artık zıvanadan çıkmış ve delice kararlarını uygulamaya çalışmaktadırlar.

Dış güçlerin ülkemize karşı uyguladıkları onlarca operasyon boşa çıkmıştır. Ancak, bıkmadan usanmadan yeni yeni operasyonları gündeme getirmeye devam etmektedirler. Büyük çabalar harcayan ve istedikleri neticeyi elde edemeyen bu alçaklar artık zıvanadan çıkmış ve delice kararlarını uygulamaya çalışmaktadırlar.

Yapmış oldukları onlarca darbe girişimini uzun uzun anlatmaya gerek olmadığı kanaatindeyim. Çünkü toplumumuz bu alçakların yapmış oldukları pisliklerin tamamının bilincindedir.

O yüzden yapılan operasyonları başlıklar halinde kısaca yazacağım.

  1. Cumhuriyet Mitingleri: Halk ihtilaline hazırlık çalışmalarıydı.
  2. Gezi olayları : Halk ihtilali girişimiydi.
  3. MİT Müsteşarının İfadeye çağrılması: Başbakana karşı bir darbe operasyonuydu, Hakan fidan tutuklanacak ve Erdoğan öldürülecek ya da tutuklanacaktı.
  4. Erdoğan'ın aracının kitlenmesi : Başbakan aracında infaz edilecekti.
  5. Ayakkabı Kutularına yerleştirilen paralar: Olaya adı karışan Bakan çocuklarından dolayı Bakanlar yargılanarak Başbakan suçlu bulunacaktı.
  6. Eski Genel Kurmay Başkanının tutuklanması: Örgüt liderliğinden tutulanacak, Başbakanı da olaya müdahil ederek yargılayacaklardı.
  7. 6 ve 7 ekim olayları : Elli kişinin ölümü ve milyonlarca lira maddi zararla bölge ihtilaline ilişkin bir provaydı.
  8. Kılıçtaroğlunun şehit Cenaze törenlerine ısrarla katılma isteği: Provokasyonlar yaparak halkı sokaklara çıkarabilme deneyimleriydi.
  9. PKKnın Demokratik özerklik ilanı: İç savaş girişimi. Hendek kazıları ve direnişçi PKK militanlarının halkı iç savaşa katabilme hayalleri ve ABDnin yanıltması ile Türk orusunun güçlü ve tutarlı mücadelesi karşısında yenilgiye uğramış olmasıydı.
  10. DEAŞ”ın ve PKK”nın onlarca bombalı saldırıları: Yüzlerce masum insanın öldürülmesi sonucu kargaşa ortamı yaratarak kitleleri Devlete karşı kışkırtma girişimiydi.
  11. Can Dündarın MİT tırları meselesi: Ülkesinin sırlarını Avrupalı ağa babalarına ihbar eden, DEAŞ'a silah gönderiyor diyerek yalan ve iftiralarla Devletimizi zor durumda bırakma girişimiydi.
  12. FETÖ terör örgütünün darbe girişimi: ABD ve Avrupa organizasyonuydu. 247'nin şehit, binlerce yaralı ve milyarlarca maddi kayıbımız oldu, bu girişim sonucunda.
  13. Avrupa Parlamentosunun utanç veren kararı:

Bitti mi?

Elbette bitmedi, bitmeyecek de…

Devamını bekliyoruz.

İsrail Dışişleri Bakanının Avrupa Birliğine akıl vermeye kalkarak, "Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rusyanın Türkiyeye ilişkin aldığı ekonomik önlemlerin aynısını sizde Türkiyeye karşı uygulayın" sözleri Ülkemizi kıskaca alma çabalarıdır.

İngiltere'nin "The Guardian Gazetesi'nin manşetinde “savaş dahil her türlü baskıyı kullanın" ifadesi de keza Avrupa Birliğine yön verme çabalarına bir başka örnektir…

Irak PKK'yı meşrulaştırarak kendi ordusuna dahil ediyor. Tabii ki ABD'nin önerisiyle… PKK militanları Irak ordusunun mensupları oluyorlar. Sancar da PKK'nın kamp kurmasına izin veriliyor. Bunlar hep “Türkiye üzerine oynanan oyunların” sadece görünen yüzüdür…

Değerli okurlarım, bu alçaklar neden bize bu kadar acımasızca saldırı düzenliyorlar.

Bizden ne istiyorlar?

Biz bu alçaklara ne yaptık?

Hangi kaynaklarına el koyduk?

Hangi topraklarını işgal ettik?

Bölgesindeki ülkelerin topraklarında gözü olmayan Türkiye'nin yeniden sınır çizilmesine de izin vermeyeceğini herkes bilmeli…

Hiç kimse, ama hiç kimse bir başkasının toprağını işgal etmesin istiyoruz. İnsanlar ölmesin diyoruz. Zalimlerin zülmüne karşı çıkıyoruz. Mazlumu korumaya çalışıyoruz. Komşudaki savaş nedeni ile ölümden kaçan ve ülkemize sığınan insanlara kapımızı açmakla insani görevlerimizi yapıyoruz. Ülkemize yapılan terör saldırılarına karşı tedbir alıyoruz. Teröristler her gün onlarca canımızı alıyorlar. Son FETÖ terör örgütünün ihtilal girişimi nedeniyle ülkemizde olağan üstü hal ilan ederek kanun hükmünde kararnamelerle ülkemizi yönetmeye çalışmaktayız. Teröre bulaşmış tüm ihanetçileri tek tek yakalayarak adalete teslim ediyoruz. İhanet suçundan ve jurnallikten yargılanan gazeteci görünümündeki Alman köpeği, biliyorsunuz bağımsız mahkemelerimizce suçlu bulunarak ceza almıştır. Almanyaya kaçan bu Alman köpeği Alman Cumhurbaşkanınca başı okşanmış ve sadık bir köpek olmasından dolayı kendisine Alman vatandaşlığı hediye edilmiştir. Fransa Devleti de bu Alman köpeğini fahri hemşehrililikle ödüllendirmiştir. Şimdi bu alçak Alman köpeği Türkiye aleyhine her gün yalan yanlış ve iftiralarla dolu konferanslar vererek ülkemizi karalamaya çalışmaktadır. Bu köpek Türk Devletinin büyüklüğünün farkında değildir. Türk Devleti çok büyük ve çok güçlü bir Devlettir. Bu alçaklardan mutlaka hesap soracaktır. Hiç kimsenin bir endişesi olmasın. Yaptıkları ihanetler ve alçaklıklar yanlarına kar kalmayacaktır.

Avrupalı Haçlı Şeytanlar ülkemizi yüz yıl önce dizayn etmişlerdi. Kendi emirlerindeki yerli uşaklarla bizi yönetmişlerdi. Bizi hiç bir şartta Avrupa Birliğine almayı düşünmediler. Oyaladılar. O birliklerine bizi layık görmeleri mümkün değil. Çünkü orası bir Hıristiyan kulübüdür. Tam kırk yıldır ülkemizi bu alçak teşkilat yönetiyor. Her istediğini yaptırabilecek güç ve kudretteydiler. Her istedikleri de ülkemizi yönetenler tarafından anında yapıldı. Niye birliklerine almadılar. Almazlar. Kırk yıl daha beklesek yine de almayacaklar. İngiltere Başbakanı "Yüz yıl da geçse Türkiye Avrupa Birliğine giremez" demedi mi? Daha neyin peşindeyiz. Erdoğan'dan sonra ülkemize istediklerini yaptıramadılar. Erdoğan ülkemiz aleyhine hiç bir uygulamalarına izin vermedi. Kudurdular. İpler gerildi. Gerginlik giderek arttı. Baskı ve şiddet uyguladılar. İşbirlikçileri vasıtasıyla Devlet yönetimimize müdahele etmeleri istendi.

Savunma sanayimizin gelişmesi onları endişelendirdi. Rusya ile ilişkilerimizden rahatsız oldular. "Kuş elden gidiyor" diye telaşlandılar. Akla hayale gelmeyen her türlü pisliklere baş vurdular. Ancak sonuç alamadılar. Osmanlı ordularının Viyana kapılarına kadar dayandığı günleri hiç mi hiç unutmadılar. Bu korku ile birlikte yaşadılar. Bu anlamda bizim bağımsız bir Devlet olmamızı hiç bir zaman kabul etmediler. Etmezler de. Kendi denetimlerinde varlığını sürdüren ve onların istediği kadar büyüyen bir Devlet olmamız onlar için iddiel olanıdır.

Değerli okurlarım, gerçek kurtuluş savaşını şimdi veriyoruz. Çünkü geçmişte vermiş olduğumuz kurtuluş savaşından sonra masa başında istedikleri her şeyi bizden aldılar. Yetmedi. Bu kez bizi dizayn ettiler. Kendilerine bağlı kukla bir yönetim oluşturdular. Süreç içinde zaman zaman bu alçaklara karşı direnen milli yöneticiler yok edildi. Öldürüldü ya da yetkileri ellerinden alındı. Kendilerine itaat edenleri göreve getirdiler. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 1952 yılına kadar ingilizlerin denetiminde yönetildik. 1952 yılından sonra ABD'nin kucağına oturtulduk. Ondürt yıldan bu yana bağımsız bir ülke olma doğrultusunda mücadele etmekteyiz. Halen bağımsız bir ülke olamadık. Ancak çok ciddi ilerlemeler sağladık. İnşallah, bağımsız Türkiyeyi kuracağız. Başımıza gelen bu kadar çok felaketlerin tek bir sebebi vardır. O da kimseden emir almadan kendi ülkemizi kendi doğrularımızla yönetme isteğimizdir. Hiç bir güç bu isteğimize engel olamayacak. Ülkemizi biz, kimseden emir almadan yöneteceğiz.

Bu alçak Haçlı Şeytanlardan her şey beklenir. Çok dikkatli olmak zorundayız. Her şey bitti. Her taraf süt liman diye bir gaflete düşmeden birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek zorundayız.

Biz birlik olursak Dünya bize vız gelir. Bunu 15 Temmuzda kanıtladık. Cumhurbaşkanımız doğru yoldadır. Allah yolunu açık etsin. Onun yanında olarak ona güç vermeliyiz.

Bizim Vatanımız bizim namusumuzdur.

Canımız Vatanımız için feda olsun.

Saygılarımla.

Bakmadan Geçme