İki Nisan hepimize kutlu olsun

Değerli Vansesi okurları merhaba. Ekmeğini yedim. Zernabat suyunu kana kana içtim. Kekik kokulu dağ havasını soludum. Çocukluğumda sokaklarında oynadım. Sinemalarında dönemin en güzel unutulmayan filmlerini izledim. Toprağını, kişmili gülünü kokladım.

Şirin Van evleriyle sıralı sokaklarında kavak ağaçlarının gölgelediği iki yanında kehriz suyunun aktığı emsalsiz İskele caddesinde yürüdüm. Edremit, Gevaş sahillerinde mavi gölün sularıyla buluştum. Van Kalesi'nin zirvesinden güneşin batışını tarihin tanıklığında seyre daldım. Unutulmaz arkadaşlıklarım, dostluklarım oldu. Beşkardeşler Oteli'nde, Atatürk İlkokulunda, mahallemizde özlem dolu anılarda kalan unutulmaz günler yaşadım.

Sevgi'nin şehri memleketimden bir yanımdan, Van'dan söz ediyorum.

Van'da yaşadığım, tanık olduğum ilginizi çekeceğine inandığım herkesin kendinden birşeyler bulabileceği yaşamdan kesitleri, kadına, sosyal yaşama, insan ilişkilerine, uzaklara ve farklılıklara dair konuları bu köşede siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Özetle arda bir sizlerle olacağım.

İlk yazım Van'ımızın kurtuluş gününe denk gelince babamdan, diğer büyüklerimizden dinlediğim, okuduğum içimi sızlatan hüzünlü öyküler, İki Nisan coşkusu belleğimde canlandı.

Geçen zaman ve İki Nisan.

Van'ın güzel bir mahallesinde beş erkek çocuk üzerine güzeller güzeli bir kız çocuğu dünyaya gelir. Kız el bebek büyütülürken yavaş yavaş genç kız olma yolunda ilerler. Ve bir gün at üstünde çok yakışıklı yağız bir delikanlı çeşme başında bu güzel genç kızı görür ve aşık olur. Hemen ailesini gönderir ve istetir. Bir kaç ay içinde davullar zurnalar çalarak sandıklarda şekerler hediye edilip şerbetler içilerek düğün yapılır.

Huzurları çok geçmeden Ermeni çetelerinin Van ve çevresinde başlattığı isyan, yıkım hareketi ve Rusların Van'ı mayıs ayında işgaliyle son bulur. Babaannem anne ve babası ve beş erkek kardeşinin hunharca öldürüldüğünün haberini alır.

Bu acı yüreğine kor gibi saplanır, bir kez değil bin kez öldüğünü hisseder. Ruhen artık yaşamıyordur.Bu sırada dedem eşini ve geriye kalan 27 akrabasını yanına alarak Urfa'ya doğru yola çıkar. Aylar sonra Urfa'ya gözlerde yaş, yüreklerde tarifsiz acı ve perişan halde ulaşırlar. Artık aylar yılları kovalayarak memleket hasreti çekerek tarifsiz acılarla hayatlarına devam ederler.

Bütün Vanlıların yaşadığı muhacırlık /seferberlik döneminde babaannem büyük amcam Fahrettin Başıbüyük ve iki halam Nahide ve Zahide' yi Urfa'da dünyaya getirir. Babaannem tek başına Urfa da üç çocuğuyla yaşam savaşı verirken dedem ailesini bırakarak değişik cephelerde savaşır.

Ve bir gün yaşadıkları memleket özlemi ve onca acı içinde bekledikleri o güzel haber gelir:'Van'ımız düşman işgalden kurtarıldı.'

Artık o çok özledikleri topraklarına içleri buruk gözlerde yaş olsa da kavuşacaklardır. Maalesef 27 kişi ile gittikleri Urfa'dan üç kişi Van'a dönerler. Artık iki halam yaşamıyordur. Ailemizin diğer fertleri muhacırlık sırasında geçirdikleri hastalık sonrası Urfa'da birer birer vefat etmişlerdir. Acılar içinde memleketlerine dönmenin burukta olsa sevincini ve heyecanını yaşarlar.

Vanlıların muhacırlığını anlatan Van'a ait hüzünlü, 'Urfa'ya paşa geldi' türküsünü her dinlediğimde Vanlıların, ailemin yaşadıkları muhacırlık zorlukları gözümde filim şeridi gibi canlanır. Müziğin tınısıyla yüreğim burkulur, hüzün kaplar içimi.

Dedem ve babaannem kavuştukları Van'da beş erkek çocuk dünyaya getirir. Düzenlerini yeniden kurmaya çalışırken maalesef dedem kıtlık yokluk dönemine denk gelen askerlik döneminde cephede savaşırken bakımsız kaldığı için dedem erken yaşta eşine, evlatlarına doyamadan bu dünyadan göç eder. Babam Selahattin Başıbüyük de 6 yaşında babasız kalır.

Van'ımızın kurtuluşu ailemizde bayram sevinci olarak kutlanırdı. Ve her 2 Nisan günü bize şehrimizin, toprağımızın akrabalık komşuluğun ve paylaşımın önemi, 1915'li yıllara ait hazin öyküler yeniden anlatılarak tarihe ait bilgilerimiz tazelenirdi.

Çocukluğumuzda en güzel elbiselerimizi giyerek Cumhuriyet caddesinde heyecanla coşkulu kurtuluş kutlamalarına katılırdık.

Van'ın 1915'te yakılıp yıkılması ve işgali ile muhacırlık sırasında, aziz Van'ın kurtuluş mücadelesinde çok ağır bedeller ödeyen bütün Vanlıları, bütün şehitlerimizi, dedem Mevlüt Başıbüyük ve babaannem Vahide Başıbüyük'ü saygıyla, rahmetle, minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun.

Unutmayın.

Bugün 2 Nisan.

Kurtuluş günümüz hepimize kutlu olsun.

Sevgiyle kalın.

Bakmadan Geçme