İlk ciddi anketten hangi sonuçlar çıktı?
24 Haziran seçimlerine dair ilk ciddi anket sonuçlarını yayınladı. Bu araştırmaya göre, Cumhur ittifakının ortak adayı Tayyip Erdoğan yüzde 55 oy oranıyla seçimleri ilk turda kazanıyor.
24 Haziran'a giden yolda seçim sürecini, siyaset dinamiklerini iyi analiz eden isimlerle konuşup, kişisel gözlemlerle birleştirerek, bir de kamuoyu araştırmaları üzerinden izliyorum.
Araştırmalarına itimat ettiğim, 16 Nisan referandumunda en az yanılma payıyla tahminler yapan üç araştırma şirketinden birinin ilk anket sonuçlarını öğrenmiş bulunmaktayım.
Sonuçları paylaşacağım ama bu defa anket firmasının ismini, firma yöneticisinin kendi talebi öyle olduğu için açık bir biçimde zikretmeyeceğim.
Önce bunun nedenini izah edeyim.
Birincisi, birazdan kaba haliyle paylaşacağım anketi yapan kuruluşun yöneticisi, seçim sürecinde yeni başka anketler de yapacağı için, çıkacak sonuçların değişebileceğini dikkate alarak, şimdiden ilk anketin verileriyle ‘mimlenmek' istemiyor.
İkincisi ki, bu benim yorumum, kendisi sosyal demokrat kimliğe sahip olduğu için, mahallesinde hücuma uğramak istemiyor.
Cumhurbaşkanı adayları açıklandıktan sonra yapılan, benim ilk ciddi anket diye nitelediğim bu araştırmaya göre, Cumhur ittifakının ortak adayı Tayyip Erdoğan yüzde 55 oy oranıyla seçimleri ilk turda kazanıyor.
Anketi yapan firmanın yöneticisi, kendisinin de şaşırdığı bu rakamı dikkate alarak “Bu iş birinci turda bitiyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
İNCE VE AKŞENER BİRBİRİYLE YARIŞIYOR
Daha önceki bir yazıda dile getirdiğim tezi destekleyen bir başka veri daha çıktı bu araştırmadan.
Muharrem İnce ve Meral Akşener, yüzde 35 civarında potansiyeli olan bir havuzdaki oyları kendi aralarında paylaşıyor.
İnce yüzde 25, Akşener yüzde 11 oy alabiliyor.
Bu rakamlar süreç içerisinde Akşener lehine, İnce aleyhine değişebilir belki ama iki ismin de, geriye kalan yüzde 63-65'lik dilimden kendi hanelerine oy devşirmeleri kolay olmayacak gibi görünüyor.
2 bin kişiyle yüz yüze yapılan ankette, partilerin Meclis'te alabilecekleri oy durumunu gösteren veriler de ortaya çıktı.
Buna göre, seçimlerin bu Pazar yapılması halinde AK Parti yüzde 46 oy alıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP ve BBP de Erdoğan'a destek vereceği için, yüzde 55'ten 46'yı çıkardığımız takdirde, bu ankete göre AK Parti'nin Meclis seçimlerinde de kayda değer bir oy kaybına uğramayacağı anlaşılabiliyor.
AK PARTİ'NİN MECLİS'TEKİ GÜCÜ HDP'YE BAĞLI
Meclis'te hangi parti ne kadar sandalye çıkartabilecek sorusu ise araştırma şirketlerini en fazla zorlayan konular arasında yer alıyor.
Neden derseniz, böyle bir tahminde bulunabilmek için il il ayrı araştırmalar yapmak gerekiyor.
Ama sözünü ettiğim araştırmanın il bazında simülasyonu yapıldığında, ittifakların AK Parti ve CHP'ye yarayacağı, bu iki partinin güçlü oldukları bölgelerde daha fazla milletvekili çıkarmak için ittifak paydaşlarına oranla daha avantajlı oldukları gibi bir sonuç ortaya çıkmış durumda.
AK Parti'nin Meclis çoğunluğunu elde edebilmesi biraz da HDP'nin barajı aşıp aşamayacağına bağlı.
Sözünü ettiğim araştırmada HDP'nin oy oranı yüzde 9,5 olarak çıktı.
Bu rakam üzerinden bu parti barajı aşıyor ya da aşamıyor demek mümkün değil.
Muhtemeldir ki, bundan sonraki anketlerde de HDP yüzde 9-11 aralığında bulunacağı için, barajı aşıp aşamayacağının yanıtını ancak seçim gecesi öğrenebileceğiz.
Bu arada bu anketin sahibi olan şirketin yöneticisiyle konuştuktan sonra telefonla yapılan anketler ile yüz yüze yapılanlar arasındaki ince farkları da öğrenmiş olduk.
Telefon anketleri cep telefonları üzerinden yapıldığı için, hane halkının durumu hakkında net bir fikir vermiyor imiş.
Aynı şekilde, cep telefonlarını gençler daha yaygın şekilde kullandığı için, bu, sonuçları tahmin etmede sapmaya daha yatkın bir yöntem gibi duruyor.
BU VERİLER ŞAŞIRTICI DEĞİL
Hemen belirteyim, bu veriler, araştırmayı yapan şirketin yöneticisi kadar beni şaşırtmadı.
Cumhurbaşkanı adaylarının belli olduğu günden bu yana kimlerin neler yaptığını, seçmenin karşısına nasıl bir başlangıç vuruşuyla çıktıklarını görüyoruz. İnce ve Akşener, memleketin ekonomisi, dış politikası, güvenlik meseleleri gibi temel konularda ne yapabileceğini açıklamamış, seçmen zihninde “Evet bu aday bu ülkeyi yönetebilir” duygusunu oluşturamamış, sosyal medyayı seçim sandığı zanneden bir profil çizerek sahaya çıktı.
“Tamam”, “Sıkıldık” gibi hashtaglara bakınca, benim aklıma sahada 5 gol yemiş, 6'ıncısını da her an filelerinde görmek üzere olan takımlarına durmaksızın tezahürat yapan, sahada ne olup bittiğiyle ilgilenmeyen ‘kale arkası tribün' taraftarları geliyor.
Futbol takımları için böyle taraftarlara sahip olmak kötü bir şey değildir ama maçlar tribünlerde oynanmadığı gibi, seçimler de sosyal medyada değil, sandık başlarında yapılıyor.
Bu bilgileri Mehmet Acet Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde paylaştı