İnsan hakları nerede?

“Irk, dil, din, renk, cinsiyet, siyasi görüş ve benzeri nedenlerle yapılan her türlü ayrımcılığa karşı mücadele eder. Her koşulda ve dünyanın her yerinde ölüm cezasına karşıdır. İnsan haklarının evrenselliğini ve bölünmezliğini savunur.” İnsan Hakları Derneği amaçlarını böyle sıralıyor.

Müslümanlığı ön planda tutan kısa adı ‘Mazlumder' olan İnsan Hakları Ve Mazlumlar İçin Dayayanıma Derneği de amaçlarını aktarırken şöyle diyor:

“İnsan haklarını, insan haysiyetiyle ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan, bu sebeple de zulüm niteliği taşıyan; ekonomik, sosyal, hukuki, psikolojik, kültürel ve fiili her türlü engelin kaldırılması, zulme uğrayan başta insan olmak üzere bütün varlıkların doğalarının korunması amacıyla her türlü mücadeleyi vermek. Kim tarafından, kime karşı yapılırsa yapılsın her türlü işkence, hakaret ve tecavüze karşı mücadele vermek; zalimleri ve zulmü teşhir etmek. Mağdur ve mazlumlarla dayanışmak amacıyla her türlü maddi ve hukuki yardımda bulunmak.”

İki sivil toplum kuruluşu tüzüklerinde özetle diyorlar ki; biz din, dil, mezhep, ırk gözetmeden insan hakları ihlaline uğrayan herkesin insan hakkını savunan gönüllü kuruluşuz. Bu faaliyetlerimizi basın açıklaması gibi çeşitli etkinlikler düzenleyerek tepki göstererek düşüncelerimizi dile getiririz.

İnsan Hakları Derneği ve Mazlumder'e önce bir iki hatırlatma yaparak insan hakları konusunda bazı sorular sormak istiyorum.

29 Haziran 2016 Salı günü Gürpınar ilçemizin Güzelsu Jandarma Karakolu'na patlayıcı yüklü araçla saldıran PKK'lılar kaçarken bir iş yerini taramaları sonucu Nihat Peker isimli esnaf vatandaşımız kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

17 Temmuz 2016 Çarşamba gecesi 2 Nisan Polis Merkezi ve polis evi PKK'lılar tarafından bombalı saldırıya uğradı. 2 polis memuru Şehit olurken 17 yaşındaki Faruk Tam, 19 yaşındaki Dicle İdrak'da hayatını kaybetti. Saldırıda 72 insanımız yaralanırken yüzlerce iş yeri ve ev zarar gördü.

20 Temmuz 2016 Cuma günü Van-Özalp karayolunda PKK'lılar tarafından menfeze yerleştirilen patlayıcının askeri aracın geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu 5 asker ile yoldan geçen bir aracın içinde bulunan 4 Özalplı vatandaşımız yaralandı. Saldırıda Antika Çakıcı isimli anne bebeği kucağında hayatını yitirdi.

Kentimizde daha öncede ölümlere, acıya, gözyaşına yıkımlara neden olan onlarca ölümlü terör saldırısı yaşandı. Bunlardan yakın zamanda meydana gelen ve hafızlarda canlılığını koruyan 3 olayı örnek olarak yukarıda özetledim.

Şimdi insan hakları savunucusu olduğunu iddia edenlere soruyorum;

Gürpınarlı Nihat Peker kardeşimiz, genç yaşlarında kara toprakla buluşarak anne ve babalarının ciğerini yakan 17 yaşındaki Faruk Tam, hüzünlü hikâyesi olan 19 yaşındaki Gevaşlı Dicle İdrak ve çeşitli yerlerinden yaralanan 72 insanlarımız, katledilen Antika Çakıcı isimli kadın yurttaşımız, Şehit olan polis, asker insan değil mi?

Bombalı ve silahlı saldırılarda yaralanan, sakat kalan, travma geçiren, maddi ve manevi zarara uğrayarak yurttaşlarımız insan değil mi? Onların da insan hakkı yok mudur?

“Var” diyorsanız peki siz neden yoksunuz? Sizler nerelerdesiniz? Terör saldırısı ve ölümler karşısında neden sessiz kalıyorsunuz? Neden silahlara, bombalara, ölümlere tepki gösteremiyorsunuz? Neden bu ateşin sönmesi için sesiniz yükseltemiyorsunuz! İdeolojik, taraflı duruşunuzdan sıyrılarak masum insanların ölümlerine ne zaman “ dur” diyeceksiniz?

Duruşlarını, bakışlarını, düşüncelerini, eleştirilerini, tepkilerini hatta vicdanlarının yönünü ideolojik ve çıkara dayalı pusulaya göre belirleyen meslek odalarına, sivil toplum kuruluşlarına neden sesiz kaldıklarını niçin samimi olmadıklarını sormuyoruz. Yalnızca hatırlatma yapıyoruz.

Mazlumların, mağdurların hakkı için sesleniyoruz…

Neredesin insanların ölümüne ses çıkaramayan anlayış? Neredesin insan hakları diye haykıran irade? Neredesin ölümlere çifte standart uygulayan kararmış vicdan?

Terör acımasızca saldırıyor

Yerine, zamanına göre isim ve şekil değiştiren hainlikte, vahşilikte ortak özellikler taşıyan terör odakları saldırılarını yeniden yoğunlaştırdı. Geçen hafta Van, Bitlis ve Elazığ'da insanların yaşamlarına kasteden hainler bu kez Gaziantep'te masum vatandaşlarımızın canına kıydılar. Düğünü kana buladılar. Menfur saldırıda hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.

Dün Van, Elazığ, Bitlis için gözyaşı döküyorduk bugün Gaziantep için.

Hükümete ülkemizi yönetenlere, siyasilere çok önemli görevler düşmektedir. Milli mutabakat için siyasi taassuba takılmadan ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Güvenlik, istihbarat zaafına çare bulunmalıdır. Ayrıştırıcı, ötekileştirici üsluptan kaçınarak ülkemizin Suriye, Irak'a dönüşmemesi için her türlü güvenlik önlemi alınmalıdır.

Hiçbir değer tanımayan kan emici teröristler Gaziantep'in merkez ilçelerinden Şahinbey ilçesinde sokakta yapılan çocuk, kadın ve gençlerin yoğun olduğu düğüne saldırarak 51 vatandaşımızın ölümüne, 69 yurttaşımızın yaralanmasına neden oldular. Gaziantep saldırısının hedefi insanımızdır, ekonomik gücümüz birliğimiz ülkemizdir . Nihayet insanlıktır. Ölenlerin arasında hemşehrilerimizin olması acımızı katmerleştirdi.

Ülkemiz emperyalist tehdit altındadır. Bizi terör saldırılarıyla yıldırmak bıktırmak istiyorlar. Kardeşliğimizi, birliğimizi tahrip etmeye çalışıyorlar. İç savaş için her kirli kanlı yolu ve yöntemi deniyorlar. Ülkemize büyük acılar yaşatarak diz çöktürmeye çalışıyorlar. Yaşamı her yerde bize haram etmeye uğraşıyorlar.

Ancak biz üzüleceğiz, gözyaşı dökeceği ama korkmayacağız yılmayacağız. Terörün arkasındaki güçlere ve teröristlere asla boyun eğmeyeceğiz.

Vatandaş olarak zorlu dönemde hepimize düşen sorumluluklar var. Haklı veya haksız eleştirilerimizi bir kenara bırakarak kenetlenmeliyiz. Düşmanlarımızın nefes almasına, fitne çıkarmasına yarayacak hiçbir söz ve eylemin içinde olmamalıyız. Sağduyulu, akıllı hareket etmeliyiz. Toplumda kargaşa, panik, kırılma ve Türk-Kürt, Sünni-Alevi gibi etnik ve mezhep eksenli çatışma yaratacak tartışmalara izin vermemeliyiz. Sosyal medyada, karşılıklı sohbetlerimizde derdimize ilaç, gücümüze kuvvet olmayacak yorum ve paylaşımları özellikle şu sıralar yapmamalıyız. Zira başka çaremiz yoktur. Bu zorlu savaşı hep birlikte biz kazanacağız, alçaklar kaybedecek. Kahrolsun ABD, kahrolsun emperyalizm ve onun yerli uşakları. Yaşasın demokratik, laik Türkiye, yaşasın kardeşliğimiz.

Vanlıların farkı

15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece TBMM FETÖ tarafından bombalanmış Gazi Meclis yara almıştı. O gece Meclis'te bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın saldırı karşısında milletvekillerinin Meclis'in sığınağa inmesini önerdiğini, kendisinin bu öneriye karşı çıkarak bütün vekillerin Meclis'te kalması gerektiğini aktarmıştı.

Geçen hafta Van'da 2 Nisan Polis Merkezi ve polis evi bombalı saldırıya uğramış 2 polis memuru Şehit olurken 2 yurttaşımızda hayatını kaybetmişti. Bombalı terör saldırısını duyan Vanlılar olay yerine koşarak yaralıların taşınmasına yardımcı olurken saldırıya tepki göstermiştiler. Polisler toplanan kalabalığı olay yerinde uzaklaştırırken Vanlı kardeşlerimiz ” Hiçbir yere gitmiyoruz, öleceksek hep beraber öleceğiz” diyerek onurlu, kararlı duruş sergileyerek tarih yazmışlardı.

Ankara'da Meclis Başkanı vekillere ölüme karşı sığınağa inmeyi önerirken Van'da milletin kendisi olan Vanlıların ölmeyi tercih ederek fark yaratıklarını unutmamak gerekir.

Boğazım düğümlendi

Hafta sonu terör ve darbeyi kınamak üzere yaşlı genç, çoluk çocuk farklı siyasi görüşe sahip binlerce Vanlı yan yana yürüyerek teröre lanet okudu.

Yürüyüş Kurtuluş Parkı önünde başlayıp İskele Caddesi üzerinde yer alan ve bombalı saldırıya uğrayan 2 Nisan Polis Merkezi ve polis evi önünde son buldu. Telin yürüyüşü sırasında yürekli kadınların, yaşlıların, erkeklerin, engellilerin özellikle minik çocuklarını getiren annelerin fotoğrafı dikkat çekiciydi.

Türk bayrakları dalgalanırken Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas'ın yüreğiyle yaptığı duygulu dua etkileyici, heyecan vericiydi. Kurtuluş Savaşı etkisi yaratan bir hava vardı meydanda. Herkes duyguluydu. Gözyaşı dökenler, bakışlarıyla çok şey anlatanlar vardı. Tarihi anı izlerken boğazım düğümledi, yüreğimi daraldı, lakin kardeşlik, birlik, beraberlik inancım bir kez daha güç kazandı.

Bakmadan Geçme