İnternet erişimi kesilince

1980'li yıllarda Türkiye'nin en fazla tiraja sahip bölgesel gazetelerinden, Mersin'den Van'a 20'yi aşkın ili kapsayan, Adana'da basılan Güney Ekspres Gazetesi çeşitli gazetelerde çalıştıktan sonra emekli olan aksakal gazeteci, rahmetli Alettin Kutlu ağabeyimiz ve ekibinin ellerinde hazırlanıyordu.

1980'li yıllarda Türkiye'nin en fazla tiraja sahip bölgesel gazetelerinden, Mersin'den Van'a 20'yi aşkın ili kapsayan, Adana'da basılan Güney Ekspres Gazetesi çeşitli gazetelerde çalıştıktan sonra emekli olan aksakal gazeteci, rahmetli Alettin Kutlu ağabeyimiz ve ekibinin ellerinde hazırlanıyordu.

Tercüman, Hürriyet, Milliyet, Günaydın ve ajanslardan gelen deneyimli gazetecilerden oluşan kadrosuyla Güney Ekspres Gazetesi saygın ve güçlü basın ailesiydi.

Güney Ekspres Gazetesi'nin Van Temsilcisi ve muhabiri olarak bu gazetede 1984 yılında gazetecilik mesleğine adım attım. Gazetecilikte usta çırak ilişkisi dahi yaşamamış, toy bir muhabir adayına rahmetli Yalçın Kitapçı abimizin referansıyla gazete yönetimi güven duyarak yetki vermesiyle göreve başladım.

Anavatan Partisi iktidardaydı. Türkiye Özal'ın deyimiyle 'değişim' yaşıyordu. Sağlık Bakanlığı sağlık ocakları, hastaneler başta olmak üzere tüm sağlık kurumlarında suda kaynatılarak kullanılan metal iğne ve camdan oluşan enjektörün kullanımdan kaldırıldığını, yerine özel üretilen tek kullanımlık plastik enjektörlerin kullanılacağını genelge ve açıklama yaparak duyurdu. Ve kullanımını yasakladı.

İki el büyüklüğünde kasetli Sony marka ses kayıt cihazı, flaş, kağıt kalem ve elektro 35 Yashica marka, mekanik fotoğraf makinemin içinde bulunduğu muhabir çantamı omzuma asarak zihnimde kurguladığım mesleğimin ilk haberini yapmak üzere İpekyolu Caddesi üzerinde bulunan Sosyal Sigortalar Hastanesi aciline girdim. Hastane gibi acilde hasta kaynıyordu.

O tarihlerde SSK'lı olanlar yani işçiler yalnızca SSK hastanelerinde, 657'ye tabi devlet memurları ve emeklileri Devlet hastanelerinde, Bağ-Kur güvencesi olan esnaf tüccar yalnızca SSK hastanelerinde, sosyal güvencesi olmayan vatandaşların ise hiçbir hastanede muayene olamadığı bir dönemdi. Sağlıkta yaşanan garabet yılları başlı başına ayrı bir konu aslında. Neyse. Biz Güney Ekspres Gazetesi'nde başlayan daha sonra Sabah, Günaydın, Fotospor ile devam edecek olan gazeteciliğimizin ilk haber macerasını anlatmaya devam edelim.

SSK Hastanesi'nin Acilinden içeri girdiğimde enjeksiyonun hazırlandığı tezgâhta cam ve metalden oluşan enjektör ve iğnelerin ocakta kaynatıldığı, geride bir hastanın da elinde ilacı iğne yapılmasını beklediğini gördüm. Kalabalıkta personelin beni fark etmeyeceği şekilde biraz korku biraz telaşla deklanşöre basarak birkaç kare fotoğraf çekerek hızla çıktım. ' Van'da sağlık önemsenmiyor' başlığıyla haberi mini facit marka daktilomda yazdım. Haberi, siyah-beyaz makara, filimi bir zarfa koyarak üstüne gazete adres ve telefonu yazıp Van Gölü otobüsü ile Adana'ya gönderdim.

Bugünkü gibi fotoğraf, haber gönderme hayalden ibaretti. Tabi Van'da o dönem Anadolu Ajansı, Hürriyet Haber Ajansı, Milliyet Gazetesi, Türkiye Gazetesi büroları ve kaşeli çalışan muhabirler vardı. Bürolarda Canon, Nikon marka fotoğraf makineleri, teleks, fotoğraf geçilen telefoto cihazı, film banyosu yapılan karanlık oda bulunmaktaydı. Bizim büromuz olmadığı için bu imkânlarımızın hiçbiri yoktu. Ancak bürosu olan arkadaşlardan yararlanırdık.Haklarını teslim edelim.

1989 yılında gazetecilik yaparken Van Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'ne kurucu olarak atandım. Valilikte de iki personel, bir yardımcı personel iki daktilo 3 masamız vardı. Valilik ile ilgili haberleri daktiloda yazar sonra fotokopi çeker, sonrada basın bürolarını telefonla tek tek arayarak bülten almalarını söylerdik.

1995 yılında Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü büromuza modem sistemi kurdu. Sisteme düşen haberleri çıktı alıyor yerel gazetelere ulaştırıyorduk. Anlayacağınız habercilik bugüne göre gerçekten zordu. Bilgisayar, cep telefonu yoktu ama gazetecilik daha zevkliydi.Teknolojik imkânlar, dijital habercilik gelişmemişti ama gazeteciler, okurlar nitelik olarak gelişmişti.

Günümüzde internete dayalı dijital gazetecilik düşünen, sorgulayan, üreten gazeteciliği esir almış durumda. Yazan, sorgulayan okuyan, eleştiren değil, kopyala yapıştır ve sipariş gazetecilik revaçta.

Hızlı iletişim hızlı tüketim yarattı. Ne olursa olsun kağıda basıl geleneksel gazetecilik önemini korumaya devam edecektir. Zira gazete kaynak, kaynak ise belgedir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki Van'ında yer aldığı birçok ilde Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ın gözaltına alınması sonrasında, olası provokasyonların önlenmesi amacıyla internete erişim iki gün boyunca kısıtlandı. Kısıtlamaya hazırlıksız yakalanan kurum, kuruşlular, ticari firmalar zor anlar yaşadı. Mesela sabit telefon hattı bulunan mağazalar pos cihazı kullanırken hattı olmayanlar kredi kartıyla alışveriş yapamadı. Bazı önemli kurumlar kısılamadan hiç etkilenmedi.

Biz yerel gazetelerde internet erişim kısıtlamasından ciddi şekilde etkilendik. Habercilik adeta çöktü. Sitelerimize haber atamadık, ajanslardan güncel haber ve fotoğraf almadık. Kendi gazete büromuz ile matbaamız arasında bile iletişimde aksaklıklar yaşadık. Ama okurlarımızın gazetelerini zamanında okumaları için sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık.

İnternette kesinti yaşanınca emeğe dayalı internet öncesi gazeteciliği bir boyutuyla anımsadım.

Bakmadan Geçme