İşinin Erbabı: Albay Mehmet Gülaç
Ropörtaj İkram KALİ
Manifaturacılar sokağı Van için İstanbul Sultanhamam kadar olmasa bile ona yakın değer taşır. Uzun bir ticari geçmişi olan bu sokak, ziyaretçilerini dükkanların duvarlarından sarkan, renk renk göz alıcı kumaşlar içinde güler yüzlü esnaflar karşılar. Kimi düğün, kimi nişan, kimileri de hediyelik kumaşlar beğenen tatlı telaşlı insanların heyecanı mağazalardan sokağa yansır. Van'da güzel giyinmek isteyenlerin adresi dünde, bugünde manifaturacılar sokağıdır. Saygın esnafları vardır manifaturacılar sokağının. Bunlardan biri de üç kuşak manifaturacılık yapan Mehmet Gülaç'tır. Ona sevenleri, dostları Albay derler. Gülaç, işini ve Van'ı bir başka sever. Şiir okuyarak dinlenir, bulmaca çözerek dağarcığını güçlendirir ve ticaretine keyif katar. Kumaşı makasla, sözü şekerle keser. Alışveriş arasında Van kültüründen kulağa küpe olacak şeyler anlatır. İşinin erbabı Mehmet Gülaç'ın dilinden manifaturacılık…
Sizi tanıyabilir miyiz?1945 Van doğumluyum. 2 çocuğum var. Ailede üçüncü kuşak manifaturacıyım.
Albaylık unvanı nereden geliyor?
20 yaşındaydım, gençlik çağımdı. Kış mevsimiydi ve yerler karla kaplıydı. Güzel bir mont giymiştim, gözümde de güneş gözlüğü, elimde bir baston vardı. Çarşıda gezerken Burhan Saraçoğlu'nun işyerinin karşısında arkadaşım Çakaloğlu Barış Atilla bana "Memet ya, aynı emekli albaylara benziyorsun" dedi. Bu söz daha sonra arkadaşlarım, dostlarım ve beni sevenler arasında lakaba dönüştü. Bugün dahi birçok arkadaşım albay diye hitap eder.
Manifaturacılığa ne zaman başladınız?
1927 yılında dedem Nuri Gülaç bugün benim işlettiğim manifatura mağazasını açımış. Dedem manifaturacılığı 1950 yılına kadar devam ettirdi. Hac farizasından döndükten sonra mağazayı babama devretti. Babam 1936 Van ortaokul mezunuydu. O dönem Van'da bir tane ortaokul varmış. Van'da lise olmadığı için lise okumak isteyen Vanlı gençler İstanbul başta olmak üzere farklı illere gidiyorlar. Dedem babamın okumasına izin vermemiş. Babam Alaattin Gülaç'ta ortaokuldan sonra dedemin yanında manifaturacılığa başlamış. Bende ortaokuldan sonra, 1962 yılında, babamın yanında manifaturacılığa başladım ve halen aynı mağazada ticarete devam ediyorum. Dedemin kumaş kesiminde kullandığı 80 yıllık kumaş makasını bugün ben kullanıyorum.
Ne tür kumaşlar satılırdı?
Manifaturacılık şimdiki gibi değildi. Belli çeşitleri vardı. Amerikan bezi, patiska, alpaka, poplin, yağlı basma, pazen, kazalin, toprako, döşemelik yatak yüzü ve Dıril satılıyordu. Köylülerimiz yağlı basma, yerli-şehirli insanlarımız ise poplin ve alpaka kumaş kullanırlardı. Kışın genelde pazen kumaş tercih edilirdi. Mitil ve Amerikan bezi yün yatak yüzünde kullanılıyordu. Sümerbank ürünlerini de satardık. Türkiye'nin en kaliteli ürünleri Güney sanayi, Nazilli, Çukurova ve Bossa fabrikalarında üretilirdi.
Kumaşa insanların ilgisi nasıdı?
Konfeksiyon pek yoktu. Herkes ekonomik durumuna göre kumaş alırdı. Son bahar geldiği zaman manifaturacıların köylerden gelen özel müşterileri ama borç, ama peşin top top kumaş alırlardı. Aldıkları kumaşları bohçalardık, Esnafın müşterisine sonsuz bir güveni vardı. O günkü insanların yüzde 90'ı da hak hesabını bilirdi. Bahar mevsiminde aldığı kumaşların parasını sonbaharda mutlaka öderlerdi. Veya son baharda aldığı kumaşın parasını, bahar mevsiminde öderdi. Senet, çek diye bir şey yoktu. Söz, itimat yeterliydi. Bazı tüccar arkadaşlarımız köylü müşterisiyle alacaklarının yerine "selam" yapıyordu. Yani sattığı kumaşa karşılık, yün, koyun alırdı. Karşılıklı güvene, anlaşmaya dayalı bir alışveriş şekli,
Müşterilerin kumaş seçimi neye göre olur?
Geçmişte pazen ve basmayı genelde ekonomik durumu iyi olmayan insanlar alırdı. Poplin, Çukurova, Nazilli basmasını zengin müşteriler alırdı. Şimdiki gibi konfeksiyona çok fazla talep yoktu. Tuhafiye öncesi manifaturacılık rövanşta bir işti. Bugünde zevke, sosyal statüye, kültürel yapıya, ekonomik duruma ve dikilecek elbisenin giyileceği yere göre kumaş seçilmektedir. Elbise diktirmek ayrıcılıktır,
Herkes manifaturacılık yapabilir mi?
Yapamaz. Manifaturacılık bir sanat gibidir. Bu işe ilk başladığım günü iyi hatırlıyorum. Mesleğin inceliklerini öğreninceye kadar biraz zahmet çektim. Mağazada müşteri olmadığı zamanlar, babam bana önce esnaflığın ahlakını, kurallarını anlatır, ardından pratik şekilde kumaş ölçmeyi, kesmeyi, dizmeyi öğretirdi. Manifaturacılık basit bir iş olarak görüne bilir, ama çok kolay değil. Manifaturacılıkta el alışkanlığı, müşteriye karşı güler yüzlü, saygılı olmak, halden anlamak önemlidir.
Manifatura müşterisi hangi dönemler yoğunlaşır?
Manifaturacıların yoğun iş dönemleri genelde; düğün, nişan, bayram, mevsim başı ve mevsim sonudur. Ama her dönem talebe göre iş olur.
Hediyelik kumaşın kültürümüzde nasıl bir yeri var?
Kumaş hediyeler arasına farklı bir değer teşkil eder. Mesela Van'da evlenecek kız tarafı, erkek tarafından "ğelat" ister. Erkek tarafının kız tarafına aldığı ağır kişisel bu hediyelere verilen isime yöremizde " ğelat " denilir. Hediyeler arasında kaliteli kumaş ilk sırayı alır. Köklü geleneğimiz bugünde güçlü şekilde devam ediyor. Van'da eskiden birde düğün öncesi "biçim günü" olurdu. Genelde perşembe günü elbise biçim günüydü. Gelin için alınan kumaşlar, hediyelikler bohçalanarak kız evine götürülürdü. O gün komşular, yakın akrabalar çağırılırdı. Erkek tarafının aldığı kumaşları bayan terzi tarafından törensel bir havada tek tek teşhir ederek gösterilirdi. Daha sonra terzi kumaşları elbisesine göre keserdi. Orada bulunanlarda terziye gönüllerinden koptuğu kadar bahşiş verirlerdi. Ayrıca geline kumaş alındığı zaman gelinin, babası, annesi, kardeşleri, bacısı, dayısı, amcası ve yakın akrabalarına da kumaş alınır. Kayınpedere genelde kaliteli takım elbiselik, kaynanaya ise en iyi kumaştan entarilik alınır. Daha sonra şerbet içilirdi. Bazı kız tarafları da nezaketen hediyelere karşılık, erkek tarafına bohçalarda hediye gönderirdi.
Manifaturacılar ile terziler arasında mesleki bir bağ var mı?
Terzi olmadan manifaturacı olmaz. İyi terzi içinde iyi bir manifaturacı şarttır. Eskiden Van'da bulunan erkek terziler Türkiye'nin hiçbir yerinde yoktu. Çok güzel elbiseler keser ve dikerlerdi. Bayan- erkek herkesin kendine göre aile terzisi vardı. Mevsimine göre seçilen kumaşlardan moda elbiseler dikilirdi. Van'ın bayanı da, erkeği de çok şık giyindirdi. Van'da bunu sokakta görebilirdiniz. İyi giyinmek, yakıştırmak kültür işidir. Elbise kesimi her evin bir vazgeçilmeziydi. Bu işlemede "elbise kestirdim" denilirdi. Herkesin evinde dikiş makinesi vardı. Her kadının elinden terzilik gelirdi. Komşu esnafımız olan Zeki Erez'in kamyonla dikiş makinesi getirip sattığını bilirim. Evlerin ekonomisini, düzenini bayanlar sağlardı. Bayanlarımız maliye bakanı gibiydiler. Yokluk diye bir şey yoktu. O kadınlar aynı zamanda terzilik yapar, çok güzel elbise dikerlerdi. Diktikleri elbiseler biçimsiz olmazdı. Dikilen elbiseler kip olarak insanların üzerine oturdu. Şimdi bayanların bir kısmı düğme dahi dikmeyi bilmiyor. İki yumurtayı kırarak ilitme (yağda yumurta) yapamayan bayanlar var.
Bu sokağın özelliği nedir?50 yıl önce manifaturacılar sokağına giren insanlar önlerini ilikleyerek girerlerdi. Derlerdi ki burada manifaturacı tüccarlar var. Biz bu dükkanımızı o zamanlar 48 bin liraya aldık. Amcam ise cumhuriyet caddesi üzerinde bir dükkanı 18 bin liraya aldı. Çünkü eskiden bu sokakta işler çok iyiydi. Ara sokaktaki dükkânların fiyatı caddedeki dükkanların fiyatının iki katıydı. Çünkü ticaret, para kazanma, ekonominin can bulduğu merkez bu sokaktı.
Manifaturacılar sokağının en eski esnafları kimlerdi?
Babam Alaattin Gülaç, Hüsamettin Adıgüzel, Zeki Adıgüzel, Mütalip Dalkıran, Mehmet Pazarbaşı, Muhittin Şengül, Muhittin Yoğurtçu, Nuri Şengül, Abdulaziz Soydan, Suphi Mendi, Dursun ve Kemal Hadanoğlu, Süleyman Saydan, Zeki Erez manifaturacılık ile uğraşılardı. Bu tüccarlar sokağın en eski insanlarıydı. Manifaturacılığı benim gibi Fehmi Adıgüzel, Hıfzi ve Ahmet Pazarbaşı kardeşler baba mesleği olarak halen devam ettiriyorlar. Şu an eski manifaturacı olarak Fehmi Adıgüzel abi'nin dışında kimse kalmadı.
Vanlı bir esnafı tarif edebilir misiniz?
Ben şahsım olarak bir esnafın senedinin protesto olduğunu duymadım. Ama şunu gördüm. Esnafımızın biri borcunu ödemek için dükkanını sattı. İstanbul'da kumaş almaya giden Vanlı esnafın başına yemin ederlerdi ve zorla mal satarlardı. Van esnafının her yerde sonsuz bir kredisi vardı. Bugün bazı esnaflar maalesef bu güzel ve örnek özelliğe gölge düşürdüler.
Bir entari kaç metreden çıkar?
Bir entari tek en 4 metre, çift en ise 3 metreden çıkar. Bir takım elbise ise 2 metreden çıkar.
Günümüzde satılan kumaşların kalitesi nasıl?
Şimdi Türkiye'de genel olarak manifaturanın çocuğu ülke dışından geliyor. Hepsi ithal. Yurtdışında n gelen kumaşların yüzde 90'ı polyester. Ama bizim eski kumaşların hiçbirinin içinde polyester yani naylon yoktu. Sağlık açısından eski Türk dokuması kumaşlar şimdi ki kumaşlardan yüzde 50 daha kaliteliydi. Mesela Sümerbank, Bosna, Nazilli, Güney sanayi, Eskişehir poplin üzerine kumaş haramdır. Yerli insanlar, kumaşı bilenler poplin tercih ediyorlar. Nazilli basmasından özellikle Vanlı yaşlı kadınlar için çift cepli önlük (tütün ve çakmak cebi ) yapılırdı. Eskiden sako'ları (palto) şayak kumaşından dikerlerdi. Halen diktiren var. İnsanlar sıhhati için tercih ediyor.
Konfeksiyon giysilerini nasıl buluyorsunuz?Satılan giysilerin nerdeyse tamamı sentetiktir. Yüzde 100 polyester karışımlıdır. Şimdi markaya çok önem veriliyor. İnsanlar kumaşa bakmıyor, markaya bakıyor. Bugün pamuklu gömlek kumaşı 10 TL'ye satıyoruz. 10 TL' alan adam terziye de dikiş için 15 TL vermek zorunda kalıyor. Tabi bu da biraz pahalı gelince insanlar 10 TL'ye hazır satılan naylon gömlekleri alıyor. İstanbul'da bir gömlek 2-3 lira dikiliyor. Van' da elbise diktirmek artık lüks hale geldi.
Kadın terziler nasıl?
Erkek terzilerin yanında artık şimdi birde bayan terziler çalışmaya başladı. Van'da erkek bayan terzileri de var.
Kumaş seçerken neye dikkat etmeli?
Kumaşta pamuk oranına dikkat etmelidir. Bir kumaşın ütü tutabilmesi için en az içinde yüzde 30 polyester olması gerekir. Pamuk oranı yükse kumaş sıhhatlidir, ama ütü tutmaz. Ben şahsım olarak ütü tutmayan kumaşı beğenmem, giymem. Yüzde 50'li pamuklu kumaş giyerim. Benim için ütü tutsun yeter. Kıyafetin tek başına sağlıklı, sıhhatli olması yetmiyor. Elbise dediğin biraz da kendisini göstermesi gerekir.
2011 Van depremi manifaturacıları nasıl etkiledi?
Manifaturacıları çok etkiledi. Ben deprem sonrası üç ay siftah etmedim. İşlerimiz durdu. Evimiz yıkıldı. TOKİ'den bir ev verildi. Bankalarda türlü türlü entrikalar döndü. Kredi meselesinde haksızlık, adaletsizlik yapıldı. Ağır ve seçici koşullar öne sürdüler. Küçük esnafların vergi levhası düşük olduğu için kredi alamadı, ama vergisi yüksek olan esnaflar kredi aldı. Küçük esnaflar resmen mağdur edildi. Vanlı naziktir, kibardır, sessizdir ama sahipsizdir. Kendinden utanır. Hakkını istemekten bile çekinir. Bu memleketin öz çocukları gerçekten çok utanır. Bu insanlar nereye giderse gitsin çekinir. Kendi derdini dahi anlatamaz. Vanlı bugün Van'da yabancı gibidir. Van'ın köylüsü de şehirlisi de çok garibandır.
Çözüm sürecine ne diyorsunuz?Artık bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Allah'ın izniyle her şey düzelecektir. Çözüm sağlandığı gün Türkiye çok daha güçlenecektir. Türkiye bu meseleyi çözdükten sonra Avrupa'yı her alanda geçeceğine inanıyorum. Birileri bu işin içine çomak sokmasa, bu ülke sorunlarından kurtularak kalkınacaktır. Türk - Kürt arasında herhangi bir ayrımcılık yoktur. Hepimiz akrabayız, kardeşiz. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. Aramızda ayrı gayri yoktur. Gerçek bir Kürt'ün üstünde insan yoktur. Kürt insanı vatanseverdir, merttir, insancıldır. Kürt insanı aç yatar, ama misafirini mutlaka doyurur. İnşallah her şey düzelecek. Van'da bu süreçle birlikte kalkınacaktır. Bizim tek temennimiz budur.
Spor ve kültüre ilginiz nasıl?
7 yaşındayken günde 7 saat hiç durmadan yüzerdim. Gençliğimde Akdamar Adası'na yüzerek giderdim. Vangölü'nde suya girdiğim zaman 6-7 saat yüzmeden çıkmazdım. Çocukken sürekli derelerde, arklarda, kehrizlerde yüzerdik, yüzmeyi de her Vanlı çocuk gibi oralarda öğrendik. Eski Vanlılar çok iyi yüzerlerdi. Mesela iyi yüzücülerden Edremitli, Eşref Edremit'in Edremit'ten Bardakçı köyüne (üniversiteye) kadar yüzdüğü; Bardakçı' da ayağına toprak bir bardak bağlayarak tekrar yüzerek Edremit'e döndüğü anlatılır. Çok iyi bulmaca çözerim. Bulmaca zihnimi dinlendirir, hafızamı tazeler. Bir bulmacayı 5-10 dakika içinde çözerim. Şiire, edebiyata, Van kültürüne özel bir ilgi vardır. Müşterilerimden duyduğum, dinlediğim Van ile ilgili orijinal bir sözü, maniyi, deyimi mutlaka not alırım. 40 yıldır zevkle bisiklet kullanırım. 5 bisikletimi dükkânımın karşısından çaldılar. İnadına bende her çalındığında yenisini aldım.
İlginç bir anınız anlatır mısınız?
Kumaş almaya gelen akrabalıkları limoni olan gelin ve damat tarafları arasında çıkan tartışmalara şahit oluyoruz. Bazen de damat tarafı alışveriş öncesi , "bu insanlar beş para etmezler, oğlumuzun hatırına evet dedik, en ucuz kumaşları göster, iyi kumaş verme" diyorlar. Bazen de "en kaliteli elbiselik kumaşları ver "diyen insanlar var. Kimi insanlar kendilerine hediye edilen kumaşı getirerek bize kontrol ettiriyor, değerini öğreniyor. Kumaşın değerini öğrendiklerinde memnun olan da çıkıyor, hayal kırıklığına uğrayan da. Böyle şeyler mutlaka oluyor. 1976 yılında meydana gelen Muradiye depreminde o gün dükkanımız çok kalabalıktı. Bende müşterilere yardımcı oluyordum. Deprem oldu. İki müşteri ellerindeki kumaşlarla dükkandan dışarı koşarak ayrıldılar. Kumaşların hesabını almamıştım. Biri aylar sonra gelerek kumaş hesabının ödedi. Diğerini o gün bu gündür görmedim.
Size Vanlı söz ustası rahmetli Molla Bozo (Bozkurt) dan bir dörtlük
Vay mana vay mana
Kaldık kötü zamana
Eşekler arpa yemez
Atlar düştü samana
mehmet gülaç cep: 0535 293 43 85
vanhaber, van, haber, van haber
manifaturacı, işinin erbabı, entari, giyim, terzi, ikram kali, mehmet gülaç