İsyan etmeden önce...!
Hiç mutlu değiliz.
Hep bir şeylerden şikyet edip duruyoruz.
İsyan, sinir, tahammülsüzlük hat safhalara yükselmiş.
Neden başımıza gelen her şeyden birilerini suçlarız?
Hayatın acımazlığından yakınırız?
Hayat herkese adil davranıyor da sadece bize mi zulmü?
Oysa insan ne acılar yaşar, ne felaketler görür, acılarla yoğrulur.
Biz sadece başımıza gelenin en büyük felaket olduğunu sanır yakınırız.
Bazı özel anlarda insan bu gerçeğin farkına varabiliyor ama çoğunlukla farkındalıkları ayırt etmeden isyan eder.
Hayatta en kötüsü ölümdür. Çünkü telafisi asla olmaz.
Ölüm anı hayatımızın en kötü sürprizidir. Hiç beklenmedik bir anda yaşamak zorunda kalırız. Çok sevdiğiniz ya da bağımızın olduğunu düşündüğümüz bir insanı göçerken gördüğümüzde, bunu hiç kabul etmek istemeyiz.
Bazı anlar vardır, insan bir türlü içinden çıkamadığı..
Bunlardan ayrılık anı en karmaşık durumdur.
Bir anda bütün yaşanmışlıklar gözümüzün önünden geçirir o ana kadar olan şey ne dir diye sormadan edemeyiz. Zamanın bir yerinde yaşadığımız gerçekleri sorgularız.
Diğeri kaza anı en beklenmedik durumdur.
Olayın şokunu üzerinden atar atmaz önce sevdiğimiz kişilerin sağlık durumuna bakarız. Sonra maddi hasara uğrayıp uğramadığımıza, sonra neden böyle oldu, niye benim başıma geldi diye ağlanırız. İsyan ederiz.
Bazı anlar var ki o anların içinde, ne zamana ne de mekna yer var, sonsuzluğun tadına baktığımız anlar oluyor. Zamansızlık ve meknsızlık kavramıyla yüzleşmek, bizim gibi yaşayan insanlar için tedirgin edici ya da hiç düşünemeyeceğimiz kadar coşkulu, sınırsız bir şekilde acı verici olabiliyor. Böyle anlar hiç bir değerlendirmenin sınırına sığmayabiliyor.
Hala çok mu üzgünsün…
Çok mu kızgınsın hayata karşı…
Çok mu şikyetçisin olanlardan…
Kişisel tarihinden çok mu rahatsızsın…
O zaman yapman gereken en yakın bir acil servis önünde bekle bir süre, hastasını kurtarmak için yaşanan o anı gör, akan gözyaşlarını, o gözlerdeki çaresizliği…Hastane duvarlarını delip geçen sanki alınamayan nefesin sessiz çığlıklarını gör.
İsyanın yorgunlukla buluştuğu ana bak.
İnsanların çaresizliğinin nasıl had safhalara ulağına şahit ol.
Sonra mezar yerlerinde defin anını izle.
Sevdikleri tarafından son yolculuğuna uğurlanırken o vedalaşmayı gör. Çömel yere eline bir avuç toprak al ve ovuştur.
Sonra dön yeniden bak kendine.
Hayatında yaşadığın güzel anları hatırla.
Bu dünyada her şey insanlar için.
Doğum ve ölüm arasında geçen süreyi kimse bilemez. Yaşadığımız her an, aldığımız her nefes bizim için mükfattır.
Bunu iyi değerlendirmek gerekir.
Yaşam çok güzel. Etrafımızda olanları gördükçe halimize şükür etmeliyiz.
Unutmayın kötünün kötüsü hatta dahası vardır.
İsyanı bırakıp, acıları sarmaya ne dersin…
Sevgiyle ilerleyin… vanhaber, van, haber, van haber bedia barak, doğum, isyan, kimsesiz
Hep bir şeylerden şikyet edip duruyoruz.
İsyan, sinir, tahammülsüzlük hat safhalara yükselmiş.
Neden başımıza gelen her şeyden birilerini suçlarız?
Hayatın acımazlığından yakınırız?
Hayat herkese adil davranıyor da sadece bize mi zulmü?
Oysa insan ne acılar yaşar, ne felaketler görür, acılarla yoğrulur.
Biz sadece başımıza gelenin en büyük felaket olduğunu sanır yakınırız.
Bazı özel anlarda insan bu gerçeğin farkına varabiliyor ama çoğunlukla farkındalıkları ayırt etmeden isyan eder.
Hayatta en kötüsü ölümdür. Çünkü telafisi asla olmaz.
Ölüm anı hayatımızın en kötü sürprizidir. Hiç beklenmedik bir anda yaşamak zorunda kalırız. Çok sevdiğiniz ya da bağımızın olduğunu düşündüğümüz bir insanı göçerken gördüğümüzde, bunu hiç kabul etmek istemeyiz.
Bazı anlar vardır, insan bir türlü içinden çıkamadığı..
Bunlardan ayrılık anı en karmaşık durumdur.
Bir anda bütün yaşanmışlıklar gözümüzün önünden geçirir o ana kadar olan şey ne dir diye sormadan edemeyiz. Zamanın bir yerinde yaşadığımız gerçekleri sorgularız.
Diğeri kaza anı en beklenmedik durumdur.
Olayın şokunu üzerinden atar atmaz önce sevdiğimiz kişilerin sağlık durumuna bakarız. Sonra maddi hasara uğrayıp uğramadığımıza, sonra neden böyle oldu, niye benim başıma geldi diye ağlanırız. İsyan ederiz.
Bazı anlar var ki o anların içinde, ne zamana ne de mekna yer var, sonsuzluğun tadına baktığımız anlar oluyor. Zamansızlık ve meknsızlık kavramıyla yüzleşmek, bizim gibi yaşayan insanlar için tedirgin edici ya da hiç düşünemeyeceğimiz kadar coşkulu, sınırsız bir şekilde acı verici olabiliyor. Böyle anlar hiç bir değerlendirmenin sınırına sığmayabiliyor.
Hala çok mu üzgünsün…
Çok mu kızgınsın hayata karşı…
Çok mu şikyetçisin olanlardan…
Kişisel tarihinden çok mu rahatsızsın…
O zaman yapman gereken en yakın bir acil servis önünde bekle bir süre, hastasını kurtarmak için yaşanan o anı gör, akan gözyaşlarını, o gözlerdeki çaresizliği…Hastane duvarlarını delip geçen sanki alınamayan nefesin sessiz çığlıklarını gör.
İsyanın yorgunlukla buluştuğu ana bak.
İnsanların çaresizliğinin nasıl had safhalara ulağına şahit ol.
Sonra mezar yerlerinde defin anını izle.
Sevdikleri tarafından son yolculuğuna uğurlanırken o vedalaşmayı gör. Çömel yere eline bir avuç toprak al ve ovuştur.
Sonra dön yeniden bak kendine.
Hayatında yaşadığın güzel anları hatırla.
Bu dünyada her şey insanlar için.
Doğum ve ölüm arasında geçen süreyi kimse bilemez. Yaşadığımız her an, aldığımız her nefes bizim için mükfattır.
Bunu iyi değerlendirmek gerekir.
Yaşam çok güzel. Etrafımızda olanları gördükçe halimize şükür etmeliyiz.
Unutmayın kötünün kötüsü hatta dahası vardır.
İsyanı bırakıp, acıları sarmaya ne dersin…
Sevgiyle ilerleyin… vanhaber, van, haber, van haber bedia barak, doğum, isyan, kimsesiz