İt Oyunu
Atalarımızın, uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural, bilgece düşünce ya da öğüt olarak düsturlaştıran ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş geçmişten günümüze gelen sözlerine atasözü diyoruz.
Halk kültürü açısından Van çok zengin bir ildir.
Soyut kültürümüzü sahiplenen, koruyan, yaşatan olmasa bile…
Vanlıların dilinde, gönlünde, günlük yaşamında bu sözler, deyimler güncelliğini hep korur
Atasözlerimiz, deyimlerimiz öyle sırdan kelimelerden oluşmaz…
Kimi zaman sayfalara sığmayacak konuları iki kelime ile özetler atasözleri ve deyimler.
Atasözleri;
Halkın düşüncesini anlatır. Ulusaldırlar. Kişinin ruhuna hitap ederler. Kesin tavırlıdırlar. İnandırıcıdırlar. Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır. Yalın sözlerdir, anlatımları açıktır. Doğa olaylarının oluşunu bildirirler. Ahlak aşılarlar, ahlaklı olmayı öğretirler. Bir veya iki cümleden meydana gelirler. Birçoğunda mecaz vardır. Atasözlerinde söz sanatları vardır. Kelimelerin yerleri değiştirilemez. Değiştirildiği zaman değişik anlamlar ortaya çıkabilir.
Deyimlerde aynı şekilde çok anlamlı ve değerlidir.
Genellikle gerçek anlamından az çok sıyrılarak ilgi çekici anlam taşıyan söz öbeklerine deyim denir. Deyimler anlatıma güzellik, çekicilik, canlılık katar. Van deyimler bakımından zengin halk kültürüne sahiptir.
***
Arap baharı 21.yüzyılın en büyük olaylarındandır. Arap Dünyasında yaşanan en büyük harekettir. 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren, Arap coğrafyasında yaşanan halk hareketlerine verilen ortak addır.
Ancak bu nasıl bir bahardır?
Bahar ve kan nasıl bir arada olur?
Baharda tazelik, canlılık, yeşerme, umut, gelecek var.
Kan ve gözyaşının oluk oluk aktığı her gün yüzlerce insanın hayatını kaybettiği olaylara nasıl " Arap Baharı" denilir?
Ortadoğu ve Suriye'de yaşanan, ülkemizde içine çeken emperyalist senaryolar devam ediyor.
Bu anlaşılmaz, sonu belli olmayan çatışma, ortamı Van'ın zengin halk kültüründe yer alan "İT OYUNU" deyimi ile en güzel şekilde özetlenmektedir.
İt (köpek) oyunu deyimini değerli Vanlılar çok iyi bilir.
Geçmişte Van'ın her mahallesinde onlarca köpek bulunurdu. Köpeklerin can dostları ve arkadaşları da ön yargısı olmayan, yüreği sevgi dolu çocuklardı. Bu başka bir makale konusudur.
İT OYUNU nedir?
Eskiden daha çok. Günümüzde ise nadiren.
Açlık çeken köpekler özellikle kış aylarında mahalle köşelerinde, orda- burada sık görünürler, gruplar halinde gezerler. Havlarlalar, dalaşırlar. Saldırılar. Isırırlar.
Buldukları bir leşi aralarında parçalamaya çalışırken. Başka itler ağırlığını ortaya koyar ve leşi ele geçirir. Bir takım itler leş kavgasını sadece izler.
Güçlü olan güçsüzleri peşine takar. Dalgasını geçer. Ortama hakim olur.
Birkaç güçsüz it ittifak kurarak güçlü görünen köpeğin leşini elinden alarak karizmasını yerle bir eder.
3-5 it daha bu gruba katılır. Grubun bazı itleri yeni gelenlere yalakalık yapar.
Dost gibi görünen itler durup dururken birbirlerini boğazlar.
O arda tüylü, karnı tok it organize işlere girer.
Dost olan köpeklerin aralarından bir kaç it ortamdan sıkılır çeker gider.
Gidenlerin yerine başka itler katılır.
Birililerini az önce yiyen itler duydukları yabancı havlama sesine karşılık topluca havlarlar. Bu yetmez sesin geldiği yöne koşarlar. Sonra yarı yolda korkar tırsarlar, dururlar.
En çelimsiz olan bir it, bir anda aslan kesilir. Kalkar itlerin itine saldırır. Koca it yerlerde debelenir, diğer itlerin maskarası olur. Birkaç itte kenarda ortamı anlamaya çalışan gariban ite saldırır.
Güç gösterisi yapar.
Kim kime saldırıyor, niye saldırıyor?
Bir türlü anlaşılamaz.
İtlerin anlaşılmaz, çözülmez sinsi oyununu şirin bir çocuk yanında gezdirdiği sadık köpeğini saldırtarak bozar.
Vanlılar 'da günlük yaşamlarında; içinde hinlik, fitne fesat olan, düşman görünenlerin kimi zaman menfaatleri uğruna bir araya gelebildiği, bir başkasına zarar vermesi muhtemel yakınlaşmalara, kavgalara, sonu hayırlı görünmeyen durum ve olaylara "İT OYUNU" var diyerek nokta koyarlar.
Suriye ve Ortadoğu'da açık, seçik "İT OYUNU" var!?
NOT: Bu yazı 25 Ağustos 2013 günü yazılmıştır.