İz....

Akan trafikte yeni aldığı otomobilini çizdiren arkadaşım keyifsizdi.
'Kanda akıttım kurban keserek. Demek ki nazar var.'Diye hayıflandı.
İyi dostumdu. Ekmeğine alın terine bananlardandı:
'Daha kötüsü olabilirdi, üzülme.'Diye teselli ettim.
'Gel bak nasıl çizmiş bisiklet. Tıfıl bir oğlandı. Yoksul mu yoksul. Git belanı başkasından bul dedim.'
Bıçak kesmişçesine bir iz vardı arabasının sol yanında. Parmağımı gezdirdim:
'Konyalı bir kaporta ustası var yeni sanayide. Ararım, gidersin ona. İnce bir iç macun çekip, ilaçlar, eskisi gibi olur meraklanma.' Dedim.
Arkadaşımı uğurladıktan sonra oturup düşündüm.
Bir arabanın hiç de önemli olmayan çiziğinde bu kadar üzülen bizler ömrümüzün yediği çizikleri ne yazık ki sorgulamaya cesaret edemiyorduk. Oysa her batan güneşin getirdiği karanlık bir gece öz eleştirilerimizin ışığıyla aydınlanabilir.
Aldatmışlığımız, aldatılmışlığımız, kandırdığımız, kandırılmışlığımız, kullandığımız, kullanılmışlığımız hep birer iz değil miydi yazgı diye yüreklerimizde ve belleklerimizde kalıcı olan ve acıyıp duran. Hangi usta kaportacı o izleri kapatabilirdi ki zamandan gayri?
En kötü ne biliyor musunuz? Ön yargılarımızı ve çiğ duygularımızı aklın potasında yoğurup, biçimlememek... Tepkileri dizginlenmemiş hayatlarda hep kavga ve o kavgaların sonunda kalan izler vardır.
Sonunda:
' Ne iyi insandı.'
'Ne kötü insandı.' İzi bırakmayacak mı yaşantılarımız?
Gönül ister ki o iz:
'İyi!' Sözcüğünde somutlaşıp kalsın.
Ve tek iz bırakan mutluluklarımız olsun. vanhaber, van, haber, van haber şahin akçap, iz, insan, gönül, yaşantı

Bakmadan Geçme