Kaç Beğeni (Like) Aldın?
İnsanda ki beğenilme isteği gençler arasında daha yoğun yaşansa da bütün yaş dönemlerinde kendini gösterir.
Bir iş yaptığınızda ve ürün ortaya koyduğunuzda o ürünün beğenilmesi hoşunuza gider. Beğenildikçe yeteneğinizi geliştirmek istersiniz. 'Maharetler iltifata tabidir' sözünü burada anlamak mümkündür. İnsanda fıtri olarak var olan bu isteğin anlaşılır tarafı da vardır.
Kimi insanlar maharetleri sonucunda gelen beğenileri dikkate alarak tatmin olmuş bir ruh haliyle maharetlerini geliştirmeye devam eder. Kimi insanlar, toplumsal yararı dikkate alarak mahareti yoluyla ortaya koyduğu ürünün toplumun bazı ihtiyaçlarını gidermede etkili olduğunu görünce maddi karşılık bekleyerek/beklemeyerek üretmeye devam eder. Kimileri ise Yüce Rabbimin hoşnut olacağı bir işi yapıyorum, bu sayede Rabbim beni beğenmişse kfidir deyip maharetini üretime dönüştürerek çalışmaya devam eder. .
İyi örnekler çoğalsın diye yapılan paylaşımları da anlamak mümkün. Sonrasında gelen beğenileri almak ta makul karşılanabilir. Örneğin, muhtaç insanlara yardım eli uzatmışsak, ihtiyaçlarını gidermişsek gibi…
Bir de temellendirmesi olmayan sadece beğeni almak için yapılan paylaşımlar var. 'mış gibi yapmak' üzerinden gelen beğeniler. Kitap okumadığı halde eline kitap alıp 'Kitap okurken' diye paylaşımda bulunmak. Hiç ter akıtmadığımız halde yangın söndürmeye gidiyoruz deyip gittiği yerde kovayı eline almaktan aciz kalmak ya da depreme yardıma gidiyoruz deyip sadece olan bitenleri ve acıları videoya almak ile zaman geçirmek gibi… Ter akıtmaya yanaşmadan insanların nasıl beğeni akıtacaklarını hesap etmek!
Sosyal medya paylaşımları arasında beğeni alma çabaları kapsamında değerlendirdiğimizde yediği yemeğin, gezdiği ortamların, takıldığı meknların, giydiği kıyafetlerin, kestirdiği saç modelinin ve bindiği aracın fotoğrafını paylaşarak adeta 'ben buradayım, siz neredesiniz?' dercesine yapılan paylaşımlar gençler arasında anlamsız rekabetlerin ve çekişmelerin önünü açmakta. Bu tür paylaşımlar gençlerin ruhsal bütünlüklerini koruyamamalarından tutun da arkadaşlık ilişkileri ve aile içi iletişimleri arasında gerilimlere sebep olabilmektedir.
Şimdi de bir başka örneğe bakalım. Cebinde taşıdığı ve tek parası 10 TL olan bir gencin bir kafeye gidip 10 TL'lik çay içmesi, içerken bir kare alması, öz çekim yapması, kendini merkeze koyması, huzura ermiş bir ruh edasıyla paylaşımını yapması ve daha sonrasında eve dönerken minibüs parası bulamayıp yürüyerek evinin yolunu tutmasını nereye koyalım?
Çarpıcı paylaşımlara örnek vermeye devam edersek; çöp toplarken poz veriliyor ve fotoğraflar çekiliyor. Kadrajdan çıktıktan sonra ise çöpler yerlere geri bırakılıyor. Başka bir örnek verecek olursak balıkların üreme dönemlerinde konulan yasaklar sebebiyle balık yasağı afişini Facebook'tan ya da Instagram'dan paylaşanlarımızın kaçak yolla satılan balıkları satın almasını nasıl değerlendireceğiz?
İnsan bu kadar kendini değersizleştirebilir mi? Beğenilme duygusu, insanın kendini sevmesi iyi güzel de insanın ilkeleriyle var olması da asıl olması gereken değil midir? İlkelerimiz ve öz saygımız isteklerimizin önünde olmalıdır. Geçici beklentiler yüzünden temel ahlaki kriterlerimizi devre dışı bırakamayız.
Beğeni almak için arkadaşına mesaj atıp paylaşımımı beğenir misin talebi geliyor peşi sıra. Hele bir de arkadaşı mesaj üzerine beğeni atmadıysa hemencecik dargınlıklar başlıyor. Bu da ne ki bir de 'beğeni hilesi' çıktı. Bazı programlar kullanarak Facebook, Instagram ve Youtube gibi hesaplarınızda beğeni sayısını bir anda şişirerek on binlerce gösterebiliyorsunuz. Bu sayede 'popüler bir kimlik' kazanma süreci de hızlanmış oluyor. Yaaa ne demessin, düşünsenize sanal ortamlarda binlerce beğeni alan insanların gerçek hayatta sıkıştıklarında 10 TL borç isteyebilecekleri arkadaşları var mı? Buna da anlamlı bir soru işareti.
Teknoloji bağımlılığı ortada iken günlük 8-10 saatini sosyal medyada harcayan bir neslin dengeli bir yaşam sürdüğünü söyleyemeyiz. Bir gencin internette zaman geçirebilmesinin yanında spor yapmak, kitap okumak, ailece nitelikli zaman geçirmek, arkadaşlar ile yüz yüze ortamlar kurmak, ders çalışmak, sağlıklı beslenmek için zaman planlaması yapmak yine sağlıklı bir yaşam için uyku düzenimizi oluşturmak gibi temel işlevlerine de zaman ayırması gerekir. Her gencin iradesini eğittiği ve psikolojik sağlamlığını oturtması gerektiğini düşündüğümüzde süreci daha iyi değerlendirmiş olacağız.
Evet, gençlerimizi anlamak gerekiyor. Gençlerimizin zihin ve gönül dünyasında yaşananları empati kurarak anlamalıyız. Bununla beraber gençlerimize de şunu anlatmak lazım. İçinde yaşadığımız dünyada önümüze konulan seçenekleri değerlendirirken masumane ve edilgen tavırlarla sürece yaklaşamayız. Gençlerimizin bilmesi gereken, kendilerini geleceğe taşıyacak olanın anlık hazlar olmadığını tam tersine uzun yılları barındıracak hayalleri ve azimleri olduğu gerçeğidir.
Gençler, ilkeleri doğrultusunda hazlarının, isteklerinin ölçüsünü dengelemelidir. Hayat gençler ile güzel, kalın sağlıcakla…