Kentsel dönüşümde yeni dönem
Türkiye'nin en önemli gerçeklerinden biri olan deprem meselesinde en önemli hususlardan biri de kentsel dönüşüm. İhtisas mahkemesinin 50+1 değişikliği ve ara buluculuk gibi maddelerin öne çıktığı sonuç bildirgesini değerlendiren uzmanlara göre geçmişte sürecin tıkanmasına neden olan kimi konulara yeni dönemde izin verilmeyecek.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bir kez daha gündemin ilk sırasına yerleşen deprem için bu alanda faaliyet gösteren tüm kurumlar farklı çalışmalara imza atıyor. Bu süreçte taşıyıcı kolonlardan biri olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da hem kendi içerisinde hem diğer kamu kurumlarıyla hem de özel sektör ve üniversiteler başta olmak üzere çok farklı paydaşlarla çalışmalarına devam ediyor.
Bu çalışmalardan biri olan "Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şurası" için bugün bir sonuç bildirgesi yayınlandı ve kentsel dönüşüm meselesinde yeni yol haritasının nasıl olabileceği konusu iyice netleşmeye başladı.
Nüfusun yüzde 71'i deprem riskinin yüksek olduğu yerlerde
Yol haritasına geçmeden önce konunun neden bu kadar önemli olduğuna dair bazı rakamları hatırlamakta fayda var… Türkiye'nin yüzde 66'sı ve nüfusunun yüzde 71'i 1. ve 2. derece deprem riski altında. Deprem sebebiyle son 100 yılda 130 binin üzerinde kişi yaşamını yitirdi. Bu süreçte afetin ortaya koyduğu on milyarlarca dolarlık fatura da cabası.
Türkiye genelinde yaklaşık 400 bin bağımsız bölümün dönüşüm sürecinin devam ettiği biliniyor. İstanbul'da 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altında. 600 bin bağımsız bölümün acil dönüşmesi gerekiyor.
Kentsel Dönüşüm Uzmanı Dr. Nihat Şen, süreci çok yakından takip eden isimlerden biri. Aslında Türkiye'nin 1999 depreminden bu yana kentsel dönüşümün ne olduğunu anlamaya çalıştığını ifade ederek anlatmaya başlıyor süreci.
Son düzenlenen şuranın sonuç bildirgesinde yer alan maddelerin gelecekteki yol haritası için son derece önemli olduğuna değiniyor. Bakan Özhaseki'nin açıklamasında çok farklı maddeler olsa da biz temel olarak 3 ana başlık üzerinde ilerlemek istiyoruz. Çoğunluk meselesinde 50+1 kararına geçilme durumu, arabuluculuk ve ihtisas mahkemesi.
Kentsel dönüşümde yaklaşık yüzde 67'ye denk gelen ve 3'te 2 çoğunluk olarak bilinen maddeye dikkat çekiyor Dr. Şen. Bu karar nedeniyle kentsel dönüşümde yıkım kararı alınamayan, yıkılmayı bekleyen ya da yıkılmayan ancak dönüşüm aşamasına girmek isteyen çok sayıda binanın olduğundan bahsediyor.
Ev sahiplerinin de kentsel dönüşüm meselesini düşünürken ilk sırada bu 2/3 çoğunluk konusunda endişe duyduklarını anlatıyor ve “Şimdi yüzde 50+1 konuşuluyor. Süreci ciddi şekilde hızlandıracak bir adım. Kentsel dönüşüm gibi kamusal ve ulusal bir güvenlik sorununda çoğunluğu yüksek tutmak ve süreci tıkamak maalesef en sancılı işlerden biriydi” diyor.
Burada bir parantez açıyor Dr. Nihat Şen ve tebligat yerine e-devlet üzerinden işlemlerin halledilmesi meselesinin de son derece kritik olduğunun altını çiziyor. Tebligatın ulaşmadığı ya da ev sahibinin kasten bundan kaçtığı veyahut kişinin yurt dışında bulunduğu gibi durumlar olduğunu anımsatıyor ve devam ediyor:
“Tebligat yüzünden yıllarca süren örnek olaylar var… Eski usulün bir kenara bırakılıp bunu e-devlet üzerinden yapılması son derece olumlu. Bina üzerine bunların asılması ve muhtarlıklarda ilan edilmesi gibi seçenekler de olacak. Sürecin kısaltılması için bunlar çözüme götürecek adımlar.”
Ara buluculuk konusuna da değiniyor Dr. Şen. Vatandaşların özellikle kentsel dönüşüm gibi konularda sürece dair bilgisinin haliyle çok kısıtlı olduğunu söylüyor ve ara buluculuk metoduyla bu konudaki mağduriyetlerin de asgari düzeye inebileceğine işaret ediyor.
Şen'e göre bu noktada liyakatli, konusunda uzman kurum ve kişilere de görevler verilebilir. Burada Bakanlığın akredite edeceği kurum ya da kişilerin süreci rahatlıkla sürdürebileceği görüşünü paylaşıyor.
Bakan Özhaseki'nin açıkladığı raporda yer alan konulardan biri de ihtisas mahkemeleri… Dr. Şen, kentsel dönüşümde belki de en önemli başlıklardan birinin bu olduğuna inanıyor.
“Bakan Bey de bahsetti… İyi niyetli olmayan kişiler, değişik mahkemelerde aynı tip dilekçe vererek yürütmeyi durdurma kararları alarak süreci yıllarca sürünmecede tutuyor. Bu da ciddi mağduriyetler getiriyor.
Kentsel dönüşüm konusunda uzmanlaşmamış mahkemeler de maalesef kimi zaman yasayı yanlış yorumlayıp haliyle yanlış karar veriyordu. Kentsel dönüşümle ilgili ihtisas mahkemelerinin kurulması bu nedenle önemli. Bu konuda uzmanlaşmış adli makamlar ile Türkiye'nin dört bir yanında kentsel dönüşümle ilgili kararlar büyük bir ivme kazanabilir.” TRT