Keşfedilmemiş Vanlı Şair Selim Gülsoy

Selim Gülsoy'un en büyük talihsizliği Van'da o dönem Lise olmamasıdır. Diğeri de toplumsal etkileşim sonucu değer yargıları ile toplum baskısının yönettiği bir dönemde Van'da genç bir şair olmasıdır. Gülsoy kültür, sanat ve edebiyatın beşiği İstanbul'da edebiyatçılar, şairler, yazarlar çevresinde yaşamış olsaydı ünlü, büyük bir şair olabilirdi.

İstanbul'da vakti zamanında divan şairi olmak, divan tarzında şiirler yazmak şaşılacak bir durum değil. Ama 1930-40'lı yılların Van'ında genç yaşta divan tarzında şiirler kaleme almak da sırdan şairlik değil.

Efendim, güzel memleketimizin yetiştirdiği birçok edebiyatçı, sanatçı, sporcu, bilim insanı, devlet adamı var. Bunlardan bir kısmı toplumumuz tarafından tanınıyor, biliniyor, bir kısmı ya çok az bilinip tanınıyor ya da hiç bilinmiyor maalesef.

Bu yazımda divan şiiri tarzında etkileyici şiirler, rubailer, beyitler kaleme alan, ancak çok az kişinin tanıdığı edebiyat çevrelerince keşfedilmeyi bekleyen Vanlı şair merhum Selim Gülsoy'u bilemeyen yönleriyle anlatarak tanıtmak istiyorum.

Kelime haznesinin zenginliğinin yanı sıra şiirlerinde, rubailerinde, beyitlerinde kullandığı imgelerle dikkat çeken Selim Gülsoy, merhum Hurşit Altaylı'ya ait Cumhuriyet Oteli'ni işleten namı diğer Hancı Musa ve Şefika Gülsoy çiftinin çocuğu olarak 1925'de Bahçıvan Mahallesi Sıhke Caddesi üzerindeki kerhiz suyunun önünden aktığı, unutulmaz komşulukların yaşandığı şirin bir Van evinde dünyaya gelir. İlk ve ortaokulu Van'da okur. Okul sırlarında edebiyata ilgi gösteren Gülsoy, güçlü hafızası, çabuk öğrenme ve kavrama yeteneğiyle Kur'an-ı Kerim'i çocuk yaşta annesinden öğrenerek hafız olur.

1915'te Ruslar tarafından işgal edilen, Ermeni ayaklanmasında yakılıp yıkılarak harabeye dönen ekonominin, eğitimin, sosyal ve kültürel yaşamın 1930'lu yıllara kadar kesintiye uğradığı başı dertten kurtulmayan Van'da Gülsoy'da bu durumdan payına düşen mağduriyeti yaşar.

Van'da lise olmadığından diğer Vanlı aileler gibi babası Musa Efendi de tek evladı, gözünün nuru oğlu Selim'i yatılı olarak okuması için Diyarbakır Lisesi'ne kaydeder. Lise 1. sınıfta okuyan Selim'in gurbet ellerde bir başına kalmasına ve hasretine daha fazla dayanamayan aile yaz tatilinde Van'a gelen Selim'in Diyarbakır'a bir daha dönmesine izin vermez. Lise 1. sınıftan ayrılan Gülsoy'un eğitim hayatı böylece son bulur. Okumaya, yazmaya, edebiyata tutkun olan Gülsoy boş durmaz kendi imkânlarıyla Arapça ve Farsça öğrenir.

Van Valiliği Yazı İşleri Müdürlüğünde memuriyet görevine başlayan Gülsoy, bir süre sonra Özalp Tahrirat Kâtipliği'ne atanır. 1960'da bu görevinden istifa ederek memuriyet hayatına nokta koyan Gülsoy, dönemin ünlü avukatlarından Avukat Tevfik Doğuışıker'ın yanında Dava Vekili olarak çalışmaya başlar.

Edebi kişiliği…

Kelime dağarcığının zenginliğini, edebi sanatları ve betimlemeleri yerinde ustaca kullanan Selim Gülsoy'un aruz vezni ile yazdığı şiirlerinin muhayyilesinin ilham kaynağı Allah, tabiat, hayat ve orada bulunan güzelliklerdir.

Divan edebiyatının ünlü şairleri Nedim'den, Nef-i'den, Fuzuli'den etkilenen Gülsoy'un şiirlerinde divan şirinin renklerini, tasavvuf ve varlık anlayışının özelliklerini, üslubunu görmek mümkündür.

Yüzlerce şiirinden bir kısmı geçmişte Van'ın yerel gazetelerinde yayımlanan, Gülsoy'un şiirlerinin büyük çoğunluğu günümüzde bilinmemektedir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme