Kısa Hikâyeler 1: Kareli Pantolon

Gün doğarken uykuya doyarak uyandığı nadir sabahlardan birinde, çocukluğundan bir sabah merhaba dedi ona: Zihnini meşgul eden en yoğun düşüncenin oyun olduğu yaşlardaydı. O gün de mutlu uyanmıştı. Mutfaktan gelen sesler, sabahın en güzel bölümünün habercisiydi: Annesinin sofraya bir tabak daha koyuşu, semaverin cızırtısı, karıştırılan çaylar, bir kâseye çarpan tahıl gevrekleri, gürültüyle dökülen süt, okunduğunu belli eden gazete sesleri… Anlaşılan en geç uyanan kendisiydi çünkü mutfağa gittiğinde herkesi masada ve her zamanki yerlerinde buldu. Babası gazetesinin yanından bakarak:

Gün doğarken uykuya doyarak uyandığı nadir sabahlardan birinde, çocukluğundan bir sabah merhaba dedi ona: Zihnini meşgul eden en yoğun düşüncenin oyun olduğu yaşlardaydı. O gün de mutlu uyanmıştı. Mutfaktan gelen sesler, sabahın en güzel bölümünün habercisiydi: Annesinin sofraya bir tabak daha koyuşu, semaverin cızırtısı, karıştırılan çaylar, bir kâseye çarpan tahıl gevrekleri, gürültüyle dökülen süt, okunduğunu belli eden gazete sesleri… Anlaşılan en geç uyanan kendisiydi çünkü mutfağa gittiğinde herkesi masada ve her zamanki yerlerinde buldu. Babası gazetesinin yanından bakarak:

- Bugün yine çok çabuk giyinmişsin. Yoksa gösteriniz hemen mi başlayacak?

- Bugün gösterimiz yok baba. Öylesine giyindim.

Oysa babası biliyordu yatarken de üzerinde bu kıyafet olduğunu. Günlerdir çıkarmadığı, larcivert kırmızı kareleri olan bir bahçıvan pantolondu bu. Bir süredir mahalledeki çocuklarla, senaryolarını kendilerinin yazdığı küçük oyunlar hazırlıyor ve bunları oynuyorlardı. Küçük kız, üzerinde bahçıvan pantolonu olan, çilli, ailenin küçük afacan çocuğu rolündeydi. Bu pantolonu annesi ve babaannesi almışlardı ona. Çok sevmişti, sadece oyunda değil, sürekli onu giyiyor, üzerinden çıkarmak istemiyordu.

Kahvaltıdan sonra bahçe yolunu hızla aşıp kapıyı açtı ve arkadaşlarını çağırmaya gitti, üzerine giyindiği en yakın arkadaşı ile… Ertesi gün, daha ertesi gün, ondan sonraki gün de üzerinden çıkarmadı. Pantolonunu ile yaşamayı seviyordu.

Annesi, her gece ona pijamalarını giydirebilmek için binbir dil döker, çoğunlukla da başarısız olurdu. Sabaha kadar kuruyup hazır olsun diye yıkadığı geceler az değildi. Oysa ne güzel elbiseler alınmıştı ona. Küçük kız o kadar inatçıydı ki, bunların hiçbiri ve ailesinin küçük oyunları, vaatleri de etkili olamamıştı. Her gün giydiği kareli pantolonu artık iyice yıpranmış, giyilecek hali kalmamıştı. Kendisi bu durumdan hiç şikâyetçi değildi. İnadında bu kadar ısrarcı olunca annesi ve babaannesi kolları sıvadılar. O gece küçük kız uyurken pantolonu biraz daraltmaya karar verdiler. Biliyorlardı ki pantolonu yok ederlerse asıl fırtına o zaman kopardı.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme