Koruma altına alınan Haldi tapınığında onarım
Urartu Kralı II. Rusa tarafından Van Gölü'ne hakim bir tepe üzerinde yaptırılan, süslemeleri, mimari yapısı ve kalıntılarıyla o döneme ait önemli bilgilerin elde edilmesini sağlayan Ayanis Kalesi'ndeki kazı çalışmalarında 29 yıl geride kalırken, koruma altına alınan tapınakta onarım çalışmaları başladı.
Dünya üzerindeki en önemli ve özel Urartu tapınaklarından biri olan Haldi tapınağının bulunduğu Ayanis Kalesi'ndek bu yılki çalışmalar devam ediyor. Kalede 29 yıl önce kazı çalışmalarını başlatan ve Urartular dönemine ait sayısız eseri envantere kazandıran Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu'nun emekliye ayrılmasının ardından görevi 6 yıl önce Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığındaki kazı ekibi devralmıştı. Taş ve kerpiç işçiliğinin yanı sıra tapınak bölümündeki süsleme ve surlardaki kabartmalarla dünya üzerindeki en önemli ve özel Urartu tapınaklarından biri olan Ayanis Kalesi'ndeki bu yılki kazı çalışmaları hummalı bir şekilde devam ediyor.
Bu sene çalışmaları iki temel alanda yürüttüklerini ifade eden Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “Ayanis Urartu Kalesi'nde 2017 yılı çalışmalarını geçtiğimiz ayın ortalarında 15 Temmuz itibariyle başlattık. Kazımızın neredeyse ikinci haftasını bitirdik, üçüncü hafta içerisinde devam etmekteyiz. Bu seneki çalışmalarımızda yine Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izin ve destekleri ile gerçekleştirilen bir çalışma. Bu sene çalışmalarımızı iki temel alanda yürüyoruz. Bir tanesi kazı çalışmaları, diğeri ise koruma ve onarım çalışmaları. Her sene olduğu gibi kazı çalışmalarımız geçen yıl tespit ettiğimiz salonda devam etti. Onun mimarisini anlamak için eksik kalan geçen sene tamamlanamamış olanlardaki kazılar yürütüldü ve bu kazılar sonucunda yine bizi çok şaşırtan Urartu Arkeolojisi için çok önemli sonuçlar ortaya koydu. Bu yapıların aslında sadece salt salonla ibaret olmadığını bağlantılı odaları ile bir anıtsal kompleks yapı olduğunu anlamaya başladık. Aynı zamanda Urartu mimarisinin teknik özelliklerine dair de çalışmalarımızı sürdürdük. Buda bize ilginç önemli sonuçlar sundu” dedi.
“Burada 30 yıla yakındır kazı çalışmaları devam ediyor”
Kazı dışında tabii ki Ayanis Kalesi kazıları 30 yılına yaklaşan bir kızı ve 30 yıllık süreç içerisinde birçok yapının ortaya çıkarıldığını ifade eden Prof. Işıklı, “Bir kısmı korunabildi bir kısmı ise bu günkü şartlar altında korunamadı. Biz bugün elimizden geldiğince koruma için önlemlerimizi almaya ve bununla ilgili girişimler yapmaya çalışıyoruz. Şu an içerisinde bulunduğumuz Ayanis Kalesinin en önemli yapısı olan Haldi tapınağın içerisindeyiz. Bu yıl buranın korunması bizim için öncelik taşıyordu çünkü hem Ayanis Kalesinin hem de Urartu Kalesinin yer yüzündeki en iyi, en iyi en iyi durumda kalmış en özel yapılarından birini oluşturuyor bu Haldi tapınağı. Bunu korumak hepimizin boynumuzun borcuydu. O nedenle de bu konuda bir girişim başlatıldı bundan birkaç yıl önce. Bu konuda birçok kişinin ve kurumun desteği oldu projenin hayata geçirilmesinde. Bu yapının kalıcı çatı ile koruma altına alınması projesi idi bunun temelini oluşturan. Bu çatı hayata geçirilmesi gerçekten zor, külfetli ve maddi boyutu yüksek bir projeydi. Bu projenin gerçekleşmesinde öncelikle Van ilini önemli kurum ve kuruluşları yardımcı oldu. Bunların başında Tuşba Kaymakamlığı, Tuşba Belediyesi, Van Röleve Müdürlüğü, Van Müze Müdürlüğü ve Van İl Kültür Müdürlüğünün ortak girişim ve çabalarıyla bu proje hayata geçirildi. Kış boyunca bu projenin çalışması devam etti. Sonun da bu proje ile beraber bu yapıyı koruma altına almayı başardık” dedi.
“Burası 2011 depreminde büyük hasar gördü”
Bu çatı projesinin hayata geçirilmesi ile beraber yeni bir sorun da gündeme geldiğini sözlerine ekleyen Prof. Işıklı, “Bu sorun da açığa çıkarılan ve ne yazık ki aradan geçen 20 yıllık süreç içerisinde oldukça tahrip olan tapınağın içinin restorasyonu gündeme geldi. Bu sene onunla ilgili ipin ucundan tutmaya başladık. Ama tabi çok büyük bir proje bu da. Biz kendi imkanlarımızla, Bakanlığımızın verdiği ödenek çerçevesinde bir kısmını başlayabildik ve şu an arkamda gördüğünüz alanda çalışmalar yürütülmekte. Bu ara geçen süreç içerisinde bir de unutmayalım ki 2011 yılında büyük bir deprem geçirdi yöremiz. Bu deprem tabii ki her yerde olduğu gibi bizim kalemizde de ve tapınak yapımızda da ciddi tahribata neden oldu. Bu depremle beraber birçok kısım özel bezemeli gördüğünüz blokların bir kısmı yerinden koparak çöktü ve biz bunların hepsini tek tek 2 yıldır, 3 yıldır tek tek tespit edip yerlerini bulmaya çalıştık ve bunları tekrar yerlerine tamamlayarak koymaya çalışıyoruz. Onun yanında üst yapıda oldukça tahrip olmuş durumda. Üst yapının da korunması kerpiç kısımların tekrar düzenlenmesi çalışmalarını sürdürüyoruz. Kendimiz imkanlar dahilinde bir kısmını yapmaya başladık ama inşallah bundan sonra yine duyarlı kurumları ve kişilerin desteğiyle bu yapının tümünün restorasyonu tamamlayacağız ve insanlığın kültürel ortak mirası olarak gelecek nesillere aktarmak için topraklarımızın zenginliğini göstermek için gelecek nesilleri bunları sunacağız” şeklinde sözlerini tamamladı.