Küresel güçlerin dünyaya bakışı
Aldous Hukley 'Yeniden Cesur Yeni Dünya' adlı eserinde ana amacı yönetilenlerin herhangi bir sorun çıkarmasının önüne geçecek bir yönetim sınıfının yapması gerekenleri konu almıştır. Bu kurguda iktidardaki oligarşi ve onun iyi eğitilmiş askerleri, polisleri ve insan aklının ideologları dünyayı istedikleri gibi yöneteceklerdi. Aslında Hukley'in anlatımı bugünkü duruma tıpa tıp uyuyor.
Aldous Hukley ‘Yeniden Cesur Yeni Dünya' adlı eserinde ana amacı yönetilenlerin herhangi bir sorun çıkarmasının önüne geçecek bir yönetim sınıfının yapması gerekenleri konu almıştır. Bu kurguda iktidardaki oligarşi ve onun iyi eğitilmiş askerleri, polisleri ve insan aklının ideologları dünyayı istedikleri gibi yöneteceklerdi. Aslında Hukley'in anlatımı bugünkü duruma tıpa tıp uyuyor.
1961yılında bir konferansta Aldous Hukley polis devletini ‘Son Devrim' olarak tanımlamakta ve halkın sevgiyle kölelik gereklerini yerine getirdiği ‘Gözyaşsız Diktatörlük' olduğunu dile getirmiştir.
Bilderberg kulübü (Dünya çapında etkin siyasi lider, iş dünyası, basın- yayın ve akademi çevrelerinin önde gelen temsilci ve uzmanların bir araya gelip katıldıkları toplantılardır.) dünyanın gölge hükümeti olarak bilinmektedir. Gurubun itici gücü David Rockefeller'di ve grup gizliliğe çok büyük önem vermektedir. Grubun dünya üzerinde tek bir hükümete, tek bir ekonomiye, tek bir orduya ve tek bir ideolojiye sahip yeni bir dünya düzeni istediklerine dair görüşler vardır. Newsweek Dergisi'ne açıklamada bulunan David Rockfeller ‘Birisinin hükümetin yerine geçmesi gerekiyor, bana göre bu görev için en mantıklısı iş çevreleridir.' demiştir. Banker James P. Warburg ise Sevelim sevmeyelim bir dünya hükümetimiz olacak sorun bunun onayla mı yoksa zorla mı olacağıdır.
Tek bir dünya hükümeti kurmak için, kişinin aklından bireyselliği, aile geleneklerine bağlılığı, milliyetçiliği ve dini öğretileri silmek gerekir.
Eski İngiliz istihbarat görevlisi Dr. John Coleman, 150 yıldan beridir dünyayı 300 kişiden oluşan bir komitenin yönettiğini söylemektedir. Coleman, bu komitede uluslar arası bankerlerin, güçlü ailelerin ve yöneticilerin olduğunu ve bunlarında kendilerinin hakim olduğu bir ‘Yeni Dünya Düzeni ‘ peşinde koştuklarını ifade etmektedir. Ayrıca dünyada çıkan savaşları bu 300 kişinin başlattığını ve savaşın taraflarını da bunların finanse ettiğini belirtmektedir. Tarihçi Alan Brugar'ın hesaplamalarına göre; uluslar arası bankerler Birinci Dünya Savaşı'nda ölen asker başına 10 bin dolar kar yapmışlardır.
Sınırlar, gümrük tarifeleri ve ulus devletler küresel güçlerin ideallerini gerçekleştirme yolundaki engellerdir.
Cayo Lara, Bilderber Kulübü tarafından dünyaya dayatılanları şöyle ifade etmektedir. ‘Demokrasilerin finans diktatörlüğü tarafından baskı altına alınıp yönetildiği tepe taklak bir dünyadayız.'
Petrol, büyük Amerikan şirketlerinin elinde tuttuğu en önemli güç kaynaklarından birine dönüşmüştür; bu enerji kaynağı aracılığıyla büyük Amerikan şirketleri dünyadaki siyasi güçlerini ciddi şekilde artıran bir araca sahip oldular. Ayrıca silikon vadisi de çok önemli bir güç kaynağıdır.
Artık ulus devletler her zaman sahip oldukları mutlak ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri egemenliklerini koruyamamaktadırlar. Küresel güçlerin baskılarına teslim olmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Bugün ABD dünya çapında yetki rolüne soyunmuştur. Onun değer sistemi evrensel ilke haline, ordusu küresel güvenlik gücüne, müttefikleri bağımlı, düşmanları ise kanun kaçağı haline getirilmiştir.
Cep telefonları, facebook, kredi kartları, goole vb. tekeller sayesinde sürekli olarak izleniyoruz. Bizlerden toplanan veriler bir veri ağı bilgi bankasında toplanıyor. Küresel güçler bu bilgileri değerlendirerek dünya düzenini kontrol etmekte ve istediği yönde yönlendirmektedir. Büyük veri küresel gücün en büyük akıl kaynağı ve gücüdür.
Küreselleşmenin temel amacı, dünyayı küresel güçler vasıtasıyla tek bir merkezden kontrol etmektir. Küresel güçler küresel sermayeyi elinde tutanlardır.
Adına demokrasi denen yapı aslında halkın değil, elitlerin demokrasisidir.
İnsanı ebedi barışa götürecek yol, aklını doğru kullanmasına bağlıdır. Gerçek barış, insanın aklını kullanmaya cesaret etmesi ve barışı istemesiyle mümkün olabilir
Adalet, eşitlik ve barışın hakim olduğu bir dünya inşa etmek gerekliliği her geçen gün bir zorunluluğa dönüşmektedir.
Özgürlüğün bedeli yürektir, ya onsuz yaşamayı tercih edeceğiz ya da bedelini ödeyerek onu satın alacağız.