Kürt Siyasetinin Açmazı -2-
Kürt siyasetinin açmazlarını tek bir yazıyla dile getirmek imkansız. Bu açmazların bir başka açıdan görüntüsüne bakalım şimdi
Kürt siyasetinin görünen yasal temsilcisi HDP 7 Haziran seçimlerinde 6.057.500 , 1 Kasım seçimlerindeyse 5.145.000 oy aldı. Ne 7 Haziranda çıkardığı 80 millet vekili, ne de 1 Kasım da çıkardığı 59 millet vekili HDP yi açmazdan kurtaramadı, hatta bu başarı HDP için bir handikap daha oluşturdu.
Ne oluyordu, bu başarıyla HDP Kandil'i devre dışı bırakabilir miydi? Bundan sonraki gelişmeler yasal Kürt Siyasetinin ne büyük bir açmazla karşı karşıya olduğunu gösterdi. 1 Kasım seçimlerinde %3 lük düşüş geldi.
Kandil'in Türkiye'deki Kürt Siyasetinde nasıl bir handikap ve açmaz oluşturduğunu, Mezopotamya Yayınlarından çıkan 'Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları)' kitabının sayfalarında da görüyoruz. Radikal'den Ezgi Başaran, 3-2-2016 tarihli köşesinde Kandil'in HDP ye nasıl bir açmaz yarattığını kitaptan alıntılamış;
Abdullah Öcalan ile görüşmeye giden 'Çözüm Süreci'nin HDP li üyeleri, 26 Nisan 2014 deki görüşmede, 30 Mart 2014 Yerel Seçimlerindeki başarısızlık konusunda konuşmalarında;
İdris Baluken: Bizden kaynaklı bazı yanlışlar vardı. Bazı yerlerde yerelden aday gösterilmemesi oy kaybettirdi.
A. Öcalan:Kim belirledi bunları?
Baluken: Seçim Komisyonu çalışmalarıyla belirlendi.
Öcalan: Kimdir bu Seçim Komisyonu? Kandil tarafından mı belirlendi?. Yoksa siz mi belirlediniz?
Sırrı Süreyya: Kandil belirledi.
Öcalan: Tamamıyla mı onlar belirledi? Parti Meclisinde belirlenmedi mi bunlar?
Pervin Buldan:Hayır Parti Meclisinde yada MYK de belirlenmedi.
Öcalan: Böyle şey olur mu? Siz niye müdahale etmediniz? Devrimci cesaretiniz yok mu? Beni niye uyarmadınız?
................
..................
Öcalan: Kim yaptı bu işleri? Sorumlusu kimdir? Bütün sorumlusu Kandil'dir. Kandil'e deyin ki kim yaptıysa bu işleri onun gözünü oyacağım. Kandil yazılarında bana çok bağlı görünüyordu ama pratikte öyle davranmıyor. Bu böyle olmaz. Ne BDP ne HDP adına bu yapılmaz.....
Öcalan bunları söylüyor söylemesine ancak 'Türkiye'deki Kürt Siyaseti' üzerindeki en büyük açmazlardan birisi de bizzat kendisidir. Kürt hareketi içindeki yeri ve ağırlığı o kadar büyük ki hiç bir Kürt partisi ya da hareketi Öcalan'ı dikkate almadan, en azından empati kurmadan adım atamıyor. Kitaplarından, yazılarından ya da gelen haberlerden etkilenerek politika belirleniyor. Bağımsız davranamayan, bölge halkının istek ve sıkıntılarını Türkiye gerçeğinde dile getiremeyen, ya silahın ağırlığına dayanan Kandil'i dikkate alan, ya da Öcalan gibi başat bir figürü göz ardı edemeyen 'Kürt Siyaseti' bocalayıp duruyor. Kandil'in, PKK'nın vesayetini bitirmeden HDP hep zorlanacaktır.
Bu gerçekliklere, bir de, HDP yide, Kandil'ide dinlemeyen YDGH li gençler eklenince ve kent merkezlerinde hendekli, barikatlı, patlayıcılı yıkım eklenince, 'Kürt Siyaseti' olayların peşinde, uzak takipçi oluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun etkisiyle hükümet de yasal Kürt partisi HDP yi muhatap almayarak bu açmazı derinleştiriyor.
Geçen yazımda belirtiğim gibi Doğu ve Güneydoğu'da sadece Kürtler yaşamıyor, Türkler de var, Araplarda var, Laz, Yezidi, çerkez ve başkaları da var. Ayrıca Türkiye'nin her yerinde yaşayan çok sayıda Kürt var. Tüm bunları göz ardı edip Güneydoğu'daki Kürt haklarına odaklanmak, Türkiye genelinde demokratikleşmeye de engel olmaktadır. Eşit yurttaşlık ve birarada ortak bir vatanda yaşama isteği, güçlü biçimde TBMM de dillendirilirse, Kürt Siyaseti çözüme yaklaşır.
Bir yeni Kimlik açmazı yaratıp Doğu ve Güneydoğuda yaşayan Türk- Kürt ortak kimliğini benimsemiş, baskı karşısında Türklerle yaşamayı tercih edecek, insanları da ürkütmemek gerekir. Bu hal çok farklı göçlere neden olarak bir başka açmaz yaratır ileride.
Türkiye'deki Kürt Siyaseti'ni bu açmazlardan kurtarmak için Kürt sorununun çözüm adresinin TBMM olması ve yasal olarak seçilip Meclise gelmiş partinin muhatap alınması gerekir. Ancak ne yazık ki Başbakanın Mardin'de yaptığı ağır hamaset, yeni Osmanlı güzellemesi ve İslam birliği kokan konuşmasında açıkladığı 10 maddelik plan dağın Fare doğurmasının ötesinde, , yetersiz ve kırıcıdır.
Başbakan, Mardin'de Kürt Siyasetini yeni açmazlara sürüklüyor, tabi Türkiye'yi de..
-Masa artık Ankara'da kurulacak.. (İyi de yeri neresi olacak TBMM mi, başka mahfiller mi?)
-HDP muhatap alınmayacak
-İmralı (Abdullah Öcalan) muhatap alınmayacak..
-Kandil, PKK silahları gömmediği sürece muhatap alınmayacak..
- Vatandaşla doğrudan istişare heyetleri kurularak çözüm süreci bu tür istişarelerle götürülecek. İyi de Güneydoğudaki bütün sivil toplum kuruluşlarında muhatap alınmayacak dediğin güçlerin etkisi var.
Bu kadar zorlamamalı Kürt Siyaseti'ni, yasal temsilci olan HDP ile ve gene sivil toplum kuruluşlarını da dikkate alarak, bu iş TBMM çatısı altında tüm partilerin katılımıyla çözülmeli. Böylesi olumlu yaklaşıma MHP bile destek verir.
Yoksa, Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin AKP'nin Dersimi olur. Baskı artar da bu ilçelerden göç hızlanırsa AKP kendi Tehcirini yaratmış olur.
En zor zamanlarda bu toprağın insanları, büyük bir yaratıcılıkla doğru yolu bulmuşlardır, gene bulacaklar. Bu ümidi kaybetmemeliyiz.....