KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜR
Kürt sorununun çözümü ile ilgili önerilerini gazetemize değerlendiren Sosyolog ve Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Özer: 'Bölünme durumunda ne geride kalan küçük bir Türkistan Türklerin işin yarar ne de küçük bir devlet Kürtlerin işine yarar. Olsa olsa Ortadoğu da kurtlar sofrasına yem olurlar.'
Fazıl Erüş
Çözüm-barış- normalleşme süreci devam ederken sürece yönelik çeşitli kesimlerden eleştiri ve desteklerde devam ediyor. Bu süreçte Kürt sorunu etnik, kültürel, tarihsel ve siyasal boyutları olan bir sorun olduğunu vurgulayan Sosyolog ve Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Özer, sorunun bugüne kadar 1 trilyon civarında kaynak yuttuğunu, 50 bin civarında cana mal olduğunu belirtti. Özer, Kürt sorununun çözümü ile ilgili önerilerini gazetemize değerlendirdi.
Kürt sorunu ülkenin iç işlerinden diplomatik ilişkilerine kadar birçok konuda rol ve işlev gördüğünü, Cumhuriyet dönemi boyunca 11 Cumhurbaşkanı, 28 başbakan 60 hükümet gören Türkiye'nin bu sorunu hala çözemediğini dile getiren Özer, ' İçeride ve dışarıda onlarca askeri operasyon yapmış, olağan üstü hal ve sıkıyönetimler uygulamış olmasına rağmen bu sorun çözülememiştir. Kimi sıkıntılarına rağmen başlatılan barış süreci halkı çözüme dair umutlandırmıştır' diye belirtti.
Kürt sorununun ancak üç şekilde çözülebileceğini ifade eden Ahmet Özer Kürt sorununun çözümü ile ilgili önerilerini bastırma, ayrılma, demokrasi içinde bir arada yaşama genel çözüm başlıkları altında özetledi.
BASTIRMA
28 yıl bu politika uygulanmış.
50 bin civarında insan ölmüş,
4 bin civarında köy ve mezra boşaltılmış,
3,500.000 insan yer değiştirmiş bunların çoğu göçe zorlanmış,
17 bin insan faili meçhul cinayetlere kurban gitmiştir.
Bu da gösteriyor ki bu sorun askeri yöntemlerle çözülemez.
Çözümün Gerçek anahtarı şudur
Kürt sorunu ancak demokratik yöntemlerle çözülebilir. Yani ne kadar az ölüm o kadar çok çözüm politikasıyla yanaşmalıyız bu soruna.
AYRILMA
Bu ancak Kürtlerin askeri bir zafer kazanması ile gerçekleşebilir. Bu yol şimdi Kürt hareketi tarafından işlenmiyor. PKK'nın bu şekilde bir strateji değişikliğe gitmesi devlette de bir paradigma değişikliği yaratmıştır. Ancak Kürtlerin Türklerden ayrılmayı güçleştiren bazı etmenler vardır. Bunları bu şekilde açıklayabilirim.
-Göçler nedeniyle batıda iş sahibi olmuş Kürtler
-Evlilikler yoluyla nesep karışımı
-Din ve kültür birliği
-Pazar entegrasyonu yolu ile oluşmuş Kürt sermayesi
DEMOKRASİ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA GENEL ÇÖZÜM
Demokratik hak ve özgürlüklerin ihyasıyla (eşitlik) mümkündür. Kürtlerin hak ve özgürlükleri verildiği takdirde Türklerin hak ve özgürlüklerinde bir şey eksilmeyecektir. Aksine bu sorun çözüldüğü takdirde Türkiye zenginleşecek ve daha da demokratikleşecektir. Ayrıca güvenliğe giden paranın ekonomiye aktarılması ülkenin refah seviyesini de artıracaktr.
KÜRT SORUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ
Öncelikle iç içe geçmiş iki yöntemin aynı anda uygulanması gerekiyor.Bunlar akıllarda kalsın diye 4+4 diye ifade ettiğimiz :
1- Psikolojik alt yapının oluşturulması
2- Somut (pratik) adımların atılması
Ama psikolojik alt yapı oluşturulmadan uygulanacak pratik adımlar başarılı olamaz.
Çözümün psikolojik alt yapısı için atılması gereken adımlar
-Öncelikle iyi niyetli olmalıyız,
Yani her iki tarafında buna niyet etmesi ve bu niyette samimi olması gerekir. Bazen taraflar kamuoyunu yanıltmak pahasına gerçekten çözümü istemedikleri halde istiyormuş gibi davranmaları barış sürecine zarar verir.
-Empati yapabilmeliyiz
Çözüm odasının kilidini açabilecek anahtardır. Empati yapılmadan 27 yıldır süren bu savaşı sonlandıramazsınız. Azami müştereklerde buluşmak mümkün değil, onun için asgari müştereklerde buluşmak gerekir. Bunun da yolu öncelikle empati yapmaktır. Yani batıda yaşayan Türkler bölgede yaşayan Kürtlerin yıllardır çektiği acıyı anlamaya çalışırken, bölgede de batıda yaşayanların hassasiyetlerini bilecek ve ona göre davranacaklardır. Çünkü ortada bir güven bunalımı ve her an kışkırtılmaya hazır güçlü önyargılar var. Bunu gidermenin ilk adımı ''şehit anneleri'' ile ''barış anneleri'' adı altında örgütlenmiş anneleri bir araya getirmek. Barışın kökleri, ''benim yüreğim yandı, ocağıma ateş düştü'' başkalarınkine düşmesinde aranmalıdır.
-Barış dilini iyi kullanmalıyız
Barış konuşulduğu zaman bile savaş dili kullanılıyor. Ölüler üzerinden hesap yapılıyor, insanlar sayılara rakamlara indirgeniyor. Barışı konuştuğumuz zaman savaş dilini kullanırsak bir sonuca ulaşamayız. Öldürmek, zafer, yengi, terörist, savaşçı, bölücü zihniyetler üzerine kurulmuş bir zihniyet barışı getiremez. O yüzden herkesin bu zehirden kurtulması lazım. En kötü barış en iyi savaştan bin kez daha iyidir. Kardeş kavgasının olduğu yerde kazanan olamaz. Kazanmak barışı tesis etmekle olur. Bu da büyük fedakârlıklar ister.
-Bölünme paranoyasından arınmalıyız
Toplumda bir olgu algı çatışması yaşanıyor. Bu algı ve olgu resmi ideolojinin ve uzun yıllar süren çatışmanın yarattığı bir algıdır. Bu algı aşılmadan güvene dayalı bir birliktelik ve bu birlikteliği sağlayacak barış girişimleri başarıya ulaşamaz.
Kürtler ile Türkler tarihsel süreç içinde birçok konu bakımından iç içe geçmiştir. Nesep karışımı, göçler, Pazar birliği ve din birliği gibi… Bu yüzden Kürtler ve Türkler birbirlerinden ayrılamazlar.
Çözüm için Atılması Gereken Somut Adımlar
Çözüm sürecinin başarılı olabilmesi için somut olarak atılacak dört adımla sorun çözüme kavuşturulabilir. Bunlar:
1-Anayasa değişikliği
Çözümün temel adımı anayasa değişikliği ile başlayacaktır. Anayasa da başta 66. madde olmak üzere Kürtleri dışlayan milliyetçi ve ırkçı maddeler kaldırılmalıdır.
2-Kültürel hakların ihyası
Burada iki önemli husus söz konusudur. Birincisi anadilin önündeki engellerin kaldırılması. İkincisi de anadile dayalı her türlü etkinlik, aktivitenin (radyo, tv ,üniversite eğitimi Kürdoloji enstitüsü gibi ) serbest bırakılmalıdır. Ayrıca temsilde adalet sağlanmalıdır. Yani seçim barajı olan %10 barajı düşürülmelidir. Köy adları geri iade edilmelidir, koruculuk sistemi kaldırılmalıdır ve siyasi parti yasası değiştirilmelidir.
3-Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve bölgesel dengesizliğin giderilmesi
Bölge yeni bir yönetim biçimi ile yönetilmeli. Zaman içinde yanlış uygulanan ekonomik uygulamalar batıda kalkınmada ayrıcalıklı bölgeler yaratmışken diğer bazı yerlerde kalkınmadan ayrı bırakılmış bölgeler meydana getirmiştir. Bu yüzden devlet bu bölgede sosyal ve kentsel alt yapı projeleriyle birlikte diğer ekonomik yatırımlara ve istihdama öncülük etmeye devam etmelidir. Yerel yönetimler, demokratik bir anlayışla yetki ve kaynaklarla birlikte güçlü ve özerk bir biçimde yeniden yapılanmalıdır. Bu konuda 3 yol var
1-Federasyon
2-Özerklik
3-Ademi merkeziyetçilik
Türkiye bundan yana bir seçim yaparak belediye sorunlarını çözmekle kalmayacak aynı zamanda Kürt sorununun çözümüne de büyük katkı sağlayacaktır.
4-Toplumsal barışın sağlanması
Toplumsal barışın sağlanabilmesi için, önce silahların susması gerekir. Buna bağlı olarak da Şehit cenazeleri artık gelmemelidir. Daha sonra da bunu gören devlet genel af ilan etmelidir.
Sonuç itibariyle gelinen noktada Türkiye'nin bir yol ayrımında bulunduğunun altını çizen Özer, ' Ya Kürt sorununu çözerek yoluna güçlü bir adımla devam edecek, ya da içine kapanarak modern dünyadan kopacaktır. Bu durum da bölünme dâhil her türlü kötülükle yüz yüze kalabilir. Bölünme durumunda ne geride kalan küçük bir Türkistan Türklerin işin yarar ne de küçük bir devlet Kürtlerin işine yarar. Olsa olsa Ortadoğu da kurtlar sofrasına yem olurlar.
Ama özgürlüğün, eşitliğin, birliğin ve refahın olduğu bir Türkiye Cumhuriyeti bölgenin en güçlü ve saygın ülkesi olur. O halde barışın anahtarı Öcalan elimizden kayıp gitmeden onu gerçekleştirelim. Kürt sorununu çözecek olan devlet ve siyaset adamı Türkiye'deki bütün halkların yüreğinde ve tarihin altın sayfalarında yerini alacaktır' dedi.