Laf kalabalığında demokrasi...
BRÜKSEL - Türkiye'de siyaset artık tamamen bir karalama yarışına dönüştü. Tolerans, hoşgörü, saygı nicedir rafa kalktı. Liderin biri çıkıp konuşuyor, ardından öyle bir laf kalabalığı yarışı başlıyor ki...
'Ayıkla pirinçtin taşını...' Doğruyu -kültürü olan buluyor da- nereye bırakmışsan arada bul...
Bizim bugünkü siyaset erbabının kelamlarının/sözlerinin elenir bir tarafı yok. Öyle gaflar ediliyor ki hepsi kalburda kalıyor.
O zaman başlıyor bir büyük curcuna...
Kimi siyasetçilerin ağzının ölçüsü ile beyninin frekansı ne mümkün birbirini tutsun...
'Ağzı olan konuşuyor' örneği...
Son günlerin siyaset gündemine bir bakar mısınız lütfen... Kimilerin çocukluğunda yaptığı gibi, dereye yukarıdan zehir otu veren, aşağıdan karşılığını balık olarak alıyor.
Şu ortamda bile oy hesabı, koltuk hesabı...
Bizim siyaset arenası işte böyle...
'Partili olmayı, parti tutmayı' horoz dövüşüne indirgeyen bir anlayış/zihniyet siyasette egemen olunca hiç bir kimse kendi kusurunu/hatasını görememe durumuna düşüyor.
XXX
'İlla da ben...' egoizminin siyasal ortamda yarattığı havayı ne yazık ki birlikte yaşıyoruz güzel ülkemizde...
Demokrasilerde görüş uyuşmazlığı elbette olacak... Bu durum, tartışma konusu da yapılacak... Yapılması da gerekir. Ama bizdeki gibi mi? Sonuçsuz tartışmalar...
'Doğru'nun ne olduğunu bilmeyen bir ortam, bir topluluk...
Kavramlara 'ters pabuç giydirme' örneği anlam yüklemeler.
Sağduyusu, demokrasinin kurallarına/kültür akortuna/birikimine göre oluşmamış toplumlar; söz hürriyetinden doğan kavram kargaşasına/anaforuna kolay kapılıyorlar farkında olmayarak. Doğru olan bile tartışılır oluyor. Tartışmalar bitmiyor. Sonuçta ortaya da; demokrasi adına övünçlü bir durum çıkmıyor ne yazık ki...
Çünkü, demokrasinin temelini oluşturan kültür zaafiyeti/yokluğu böyle bir şansı tanımıyor o topluma... 'Doğru'nun bile ne olup-olmadığı hararetle tartışılan bir ortam oluşmuştur bir kere o toplumda... Sağduyu egemenliği için çırpınmak boşunadır artık...
XXX
Niçin biz böyle olduk?
Siz hiç gemisine yolcusunu alıp denize açılan kaptanın çizdiği rotaya göre ulaşacağı limanı belirlenmişken, bundan cayıp geri döndüğünü, yanlış limanlara dümen kırdığını gördünüz mü, duydunuz mu?
Lütfen bu sorunun yanıtını düşünür müsünüz?