Mavi Marmara davasında Türkiye- İsrail anlaşması krizi
Gazzeye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyla ilgili dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi ve 3 İsrailli komutan hakkında açılan davada mahkeme, Türkiye-İsrail arasında imzalanan anlaşmanın yürürlüğe girip girmediğini araştıracak.
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de aralarında olduğu 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, çok sayıda müşteki ve avukatları ile sanıkları temsilen 2 avukat hazır bulundu. Duruşmanın başlamasının ardından müştekilerin dinlenilmesine devam edildi.
Mavi Marmara gemisinde bulunan İHH Başkan yardımcısı Durmuş Aydın, olay günü ve sonrasında yaşadıklarını anlatarak şikayetçi olduğunu söyledi. Durmuş Aydın , “İsrail ablukasının dünya gündemine taşınması için yola çıkmış bir filoydu Mavi Marmara. Yolcular gemiye binmeden önce bütün gümrük işlemlerini gerçekleştirdiler. Gemide dünyanın dört bir yanından gelen insanların Filistin için toplandığı bir ortam vardı. Gemide canlı yayın yapılıyordu. Ben reji odasındaydım. Saat 11'den itibaren İsrailli gemiler bizi takip etmeye başladı. Yayını kesmeye çalıştılar. Gemide her şeyin görülebildiği 40'tan fazla kamera vardı. Sabah namazı vakti zodyaklar gemiye yanaştı. Yağmur gibi kurşun ve patlama sesleri geliyordu. Her şey kayıt altındaydı. Reji odasının kapısını açtığımda her yer kan revan içindeydi. Gemi Türkiye'ye geldiğinde reji odasında hiçbir şey kalmamıştı her şey paramparça edilmişti” dedi.
“Mavi Marmara'da ne yaşandıysa 15 Temmuz'da da o yaşandı”
Mavi Marmara'ya yapılan saldırı nedeniyle şehit olan Çetin Topçuoğlu'nun oğlu Aytek Topçuoğlu, anne ve babasının gemiye birlikte bindiklerini belirterek, “ Annemle babam Mavi Marmara'ya binerek Gazze'ye yardıma gitti. Annem canlı yayından saldırıyı izlediğim esnada annemle babamı gördüm bana el salladılar. Bir evladın babasını son kez orada görüp vedalaşmasını gördüm. Babamın tek suçu insanlık mı? Babamın vefatından sonra evlendim. Çocuğum oldu. Ama babam bunların hiçbirini göremedi” dedi. İfade esnasında gözyaşlarına hakim olamayan Aytek Topçuoğlu, “Bu yaşadıklarımın en yakın örneklerini 15 Temmuz'da görebilirsiniz. Mavi Marmara'da ne yaşandıysa 15 Temmuz'da da o yaşandı” ifadelerini kullandı.
“Bizler lütuf tazminatı değil ceza tazminatı istiyoruz”
Aytek Topçuoğlu'nun ardından annesi Çiğdem Topçuoğlu söz alarak, davanın devam etmesini istediğini belirtti. Çiğdem Toğçuoğlu, “Filistin davası bir erzak davası değildir. Biz 10 şehidi boşuna mı verdik. Bize diyorlar ki alın bu parayı susun. Bizler şehit aileleri olarak lütuf tazminatı değil ceza tazminatı istiyoruz. Davalarımızın devam etmesini istiyoruz. Takipçisiyiz. Biz o gemiye binerken otoriteden izin almadık. Bizim otoritemiz Allah'tır. Önümüzdeki günlerde sadece kadınlardan oluşan bir filo daha kalkacak. Bende o filoya katılacağım. Belki bu sizinle son görüşmemiz. Bu ülke inanan insanların sayesinde ayakta kalacaktır” şeklinde konuştu.
Duruşma savcısı: “Kanunun yürürlüğe girip girmediği sorulsun”
İfadelerin ardından duruşma savcısı Ali Kaya, Türkiye ile İsrail arasında anlaşma yapıldığını, bu anlaşmanın TBMM tarafından kabul edilip, Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandığını hatırlattı. Savcı Kaya bu anlaşma metnindeki şartların yerine getirilip getirilmediğinin Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nden sorulmasını istedi.
Savcının bu talebinin ardından sanık avukatları iki devlet arasında yapılan anlaşmanın şartlarından birinin de yargılaması devam eden dava olduğunu belirterek anlaşmanın yürürlüğe girmesi halinde davanın düşürülmesini istedi.
“Bir kanunun yürürlüğe girip girmediği sorulmaz”
Müşteki avukatları ise savcının talebine tepki göstererek, iki devlet arasında yapılan ve kanun hükmünde sayılan bir anlaşmanın yürürlüğe girmesi ile davanın ortadan kalkıp kalkmayacağının tartışılması gerektiğini belirttiler. Bir müşteki avukatı ise, “Bu sorulacak bir konu değildir. Bir kanunun uygulanıp uygulanmayacağını yürütmeden sormak bu davaya gölge düşürür” dedi.
Anlaşmanın yürürlüğe girip girmediği araştırılacak
Ara kararını açıklayan mahkeme, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan 28 Haziran 2016 tarihli anlaşmanın 6'ıncı maddesinde yürürlüğe girme şartları belirtildiğinden, yürürlüğe girip girmediği, yürürlüğe girmiş ise girme tarihinin mahkeme tarafından araştırılmasına karar verdi. Mahkeme, duruşma arasında yapılacak araştırmalar ile sonuca ulaşılamaması halinde ise anlaşmanın yürürlüğe girip girmediği hususunun ilgili yerlerden sorulmasına hükmetti.
Anlaşmanın davaya etkisinin bulunup bulunmadığına ilişkin beyanları sunacaklar
Türkiye ile İsrail arasında imzalanan anlaşmanın Mavi Marmara davasına bir etkisinin bulunup bulunmadığının hususunda beyanda bulunmaları ve delilleri sunmaları için avukatlara süre verilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti duruşmada ifade veren müştekilerin davaya katılma taleplerini kabul ederek, duruşmayı 19 Ekim 2016 tarihine erteledi.