Mavi Şehrin Kalemleri
Mavi Şehrin Kalemleri
GÖZLERİNİ GECE ZELZELEYLE AÇMIŞ
GÖLGE SÜMER
Sabah büyük bir istekle girdiğin pastanede
En sevdiğin poğaçadan kalmamıştır,
Yetişmeye çalışırken stresli halde
Trafikte önüne bir araç geçmiş,
Üstüne birde kırmızı ışığa yakalanmışsındır,
Aceleyle çıkarken eldivenini evde unutmuş
Otobüsü son anda kaçırmış
uzunca süre soğuk havada beklemişsindir.
En sevdiğin kazak lekelenmiş
Kıyafetinin kenarı takılıp yırtılmıştır.
Hazırladığın tostu yakmış
Çayı demlemeyi unutmuş
Kahveni soğutmuşsundur.
Yatağına uzandığında tavanı izlediğine takılmış
Gece su içmek için kalktığına söylenmişsindir.
Almak istediğin şeye paran yetmemiş
Ya da cüzdanından, olan paranı da düşürmüşsündür.
Telefonunun hafızası dolmuş
Ayakkabının altı delinmiş
Şapkan kaybolmuştur.
Buluşmaya gelmeyen arkadaşların tarafından ekilmişsindir.
En çok istediğin kitabı bulamamış
Kitaplığından emanet verdiğin kitabın geri gelmemiştir,
Yaptığın planın mesaiye kalacağın için iptal olmuş,
Tatile gitmeye zaman bulamamış
İşten kovulmuşsundur,
Otobüse binerken biletinin bittiğini farketmiş
Son kalan kulaklığı satın almaya yetişememişsindir.
Tırnağın kırılmış
Saçın dökülmüş
Alnın kırışmış
Çarptığın İçin dirseğin ağrımıştır.
Yoldan geçen bir araç üzerine su sıçratmış
Yeni yaptırdığın saçınla yağmura yakalanmışsındır,
İftara yetişmek için aceleden yanlış yollara girmiş
Ezan okunurken kendini çıkmaz sokakta bulmuşsundur.
Kışın ortasında sabah arabanın tekeri patlamış,
Emanet verdiğin arabanın deposu boş gelmiştir,
Çiçekle dolu meyve ağaçlarını soğuk almış,
Yazlığının su boruları patlamıştır.
Gün ortasında evini su bastığını öğrenmiş
Terfinin iptal olduğu söylenmiştir.
Daha nicesini öncelik zannederken
Vakit 04.17 - 06/02/2023 e gelmiş
Gözlerini gece zelzeleyle açmış
Sarsılan tüm önceliklerinin yerini değiştirmiştir.
Dudaklarına sükut oturmuş,
Utanarak,
Kızdığın her şey
Şükrün olmuştur..
KALBİ KIRIK SORULAR
ŞİFANUR ÖZÇELİK ŞİRİN
Son sözleri, asumanın maviliklerinde kuş olup uçuyordur belkide
Ebedi alemine doğru kimbilir...
“Yenildim...
Allahu Ekber...”
Ne hoş bir teslimiyettir bu Ya Râb...
“Biri ölür üzülmezsiniz, sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsünüz, o hırkanın duruşu kalbinize oturur. Üstünü örttüğünüz birinin cenazesine katılmadan hayatı tam anlamıyla kavrayamazsınız...” der Nuri Bilge Ceylan Usta.
Yüreğe hüzünler dolar ansızın...
Yoksunluk hükmü giyersin
Müebbet diz boyu...
Kalbi kırık sorular bir bir sıralanır şarjörden dökülen mermiler gibi bağrına bağrına insanın...
Öksüz yetim kimsesiz
Apansız yârsız cansız
Gardaşsız kalmışcasına...
- Anan baban sağ mı?
+ Anam sağ, babam sizlere ömür...
- Kaç kardeşsiniz?
+ Beş kardeştik aslında biri vefat etti.
Dört kardeşiz artık...
“Nasıl da kışa benziyordu ayrı kalmak senden...
Kısacık senenin tek rengini yitirmek gibiydi...”
/Soneler ve Şiirler, William Shakespeare
Sevdiklerin sağsa koş sarıl eline...
Allah merhametlilerin en merhametlisidir unutma ...
“Saklarım gözümde güzelliğini her nereye baksam sen varsın orda...”
Kalbi muhabbetlerim ile...
DÖRT ONYEDİ
MEHMET FATİH KARKIN
Aylardan Şubattı
Bir gece vakti
Uykunun en ağır en tatlı yeri
Rüya mı, gerçek mi, çoğu bilemedi ?
Saatler tam olarak dört onyedi
Beşik gibi yerküre sallandı
Gökyüzü birden bire aydınlandı
Çatırdadı, binalar yıkıldı, yandı
Çatladı yollar, yarıldı
Göçük altında binlerce canlar
Ana, bacı, kardeş, oğullar, dostlar
Hatıralar, acılar, sevinçler, anılar
Kocaman kocaman şehirler kaldı
Durmak bilmedi zaman geçmedi
Kalanlar bir ses çığlık aradı
Sesimi duyan var mı?
Bağıran bağırana duyan olmadı
Kurtulanlar ya susus ya artık sakattı
Ağlıyordu Anadolu, analar ve oğlu
Deprep vurdukça vurdu
Can kayıpları kırkbinleri buldu
Aylardan Şubattı
Saatler tam dört onyedi de durdu.
HATAY 'DA
NARİN MENEKŞE
Alaca karanlık sabahın dördü
Her taraf sis boran dumanlı kardı
Etrafı toz duman bir çığlık sardı
Sanki mahşer yeri tozdu Hatay' da
Afet oldu fay hatları kırılırdı
Sanki Hatay dörde beşe yarıldı
Gün ışıdı çıplak gözle görüldü
Görülmedik çağı yazdı Hatay'da
Dört bir yandan feryat figan yükseldi
Gözlerden süzülen çağlayan seldi
Her haneden üçü dördü eksildi
Yanmıştı yürekler közdü Hatay'da
Umke afat enkazlara koştular
Bir can için molozları deştiler
Kırk günlük bebeği görüp şaştılar
Gözden kanlı yaşı süzdü Hatay'da
Yedi düver tek Devlet Millet oldu
Canı hiçe sayıp yardıma geldi
Bir nebzede umut ışığıyı oldu
Kapandı perdeler üzdü Hatayda
Her köşeye sahra çadır kuruldu
Sağ çıkanın yaraları sarıldı
Yarayı sardıkça insan gerildi
Söylenecek en son sözdü Hatay'da
Gencinden yaşlısı enkazdan çıktı
Körpecik bedenler yürekler yaktı
Topluca gidenler aman ne çoktu
Şehir yok olmuştu düzdü Hatay'da
MENEKŞEM görmedim böyle alamet
Döküldü etrafım koptu kıyamet
İnşallah sonumuz olur selamet
Donmuştu bedenim buzdu Hatay'da
HÂLÂ AKLEDEN BİR İNSAN OLAMADIK
NURAN TAYDAŞ
Sahip olduğumuzu zannettiğimiz her şeyin aslında sahibi değil emanetçisiyiz.
Malımız, paramız, kariyerimiz, hatta bize verilen canımızın emanetçiliğini yapıyoruz.
Bir gün gelecek hepsini geride bırakacağız. Belki iki metrelik kefen bile nasip olmayacak.
Hâl böyleyken, neden "ben" diyoruz?
Hâl böyleyken hangi varlığımızla kibirleniyoruz?
Bize düşen, bunun bilincine vararak yaşamak.
Çok malınız varsa, şükrünü yerine getirmek, ihtiyacı olanlarla paylaşmak.
Malımız yoksa bile azıcık katığımızı bölüşebilmektir insanlık...
Depremden bu yana binlerce insanımız enkaz altında kalıp ebedî âleme göç etti.
Toprak üstünde kalanlar hâlâ tepişmeye devam ediyorlar.
İçimden yeter artık diye çığlık çığlığa bağırmak geliyor.
İçtiğim çay, yediğim yemek bile eskisi kadar lezzet vermiyor artık.
Evime gideceğim derken bile haya ediyorum.
Elbette geçecek bu günler, elbette güzel günlere hep birlikte ulaşacağız ama biraz saygı ve biraz edep ...
Eleştirinin de bir zamanı ve üslûbu vardır.
Şu insanların acılarından bile siyasi rant çıkarma derdine düşmüş insanları gördükçe, daha ne yaşamamız lazım diyorum.
Oltaya takılan yemlerle çevrildi etrafımız...
KALE'M DÜŞTÜ
MUSTAFA KUTLU
Sabah saat tam sıfır dört on yedi
Akrep ile yelkovandan an düştü
Yer altından bir kıyamet kükredi
Yeryüzünden on binlerce can düştü
Bir vaveyla talan etmiş her yeri
Gitti akıl söndü gözlerin feri
Ölü diri hep yaşadık mahşeri
Sanki gece takvimlerden gün düştü
Çaresizlik sardı ufku kocaman
Feryat figan aman Allahım aman
On vilayet bütün ülke toz duman
Yüreklere oluk oluk kan düştü
Babam ölen kızın elinde öldü
Kardeşim merdiven belinde öldü
Dayım teyzem yeni gelin de öldü
Bakkal kasap süpermarket han düştü
Molozların altında yanyanalar
Nine dede evlatlar ve analar
Yeni eski canım canım binalar
Ya çöktü ya battı ya da yan düştü
Sevdiklerimizi gördük yatmadan
Belki de birçok kalp kırdık yatmadan
Kimbilir ne hayal kurduk yatmadan
Bahtımıza tonlarca tavan düştü
Asker polis millet ile beraber
Kalktı Afad koştu vali ve berber
Kosova'dan Çin'e herkes seferber
Enkazların başına cihan düştü
Patlamayan barajı patlatanlar
Dar gününde milleti darlatanlar
Ülke sahipsiz diyen şarlatanlar
Bu acılı günlerde vicdan düştü
Herkes bir yangının döşünde iken
İyilik etmenin peşinde iken
Bir yarayı sarma işinde iken
Yağmacı hırsızlar aradan düştü
Bazen bina bazen yerden kaybettik
Bazen sivil bazı erden kaybettik
Bu depremde nice beden kaybettik
Ahmet evden Ayşe kiradan düştü
Tarifi imkânsız sancıyla dolduk
Afet bölgesiyle beraber solduk
Nice mücizelere tanık olduk
Kara aktan ak da karadan düştü
Hepimizde aciz güçsüz kullarız
Göklerden gelen kararı kollarız
Elimizi açar O'na yollarız
Duamıza Yüce Yaradan düştü
Ölenlere rahmet yaralılara acil şifalar tüm depremzedelere sabırlar diliyorum
Cümlemize geçmiş olsun inşallah