Mavi Şehrin Kalemleri
Mavi Şehrin Kalemleri
ANNE
TUBA DEVRİM (GÜLCE &DEVRİ)
Bilmiyorum anne nasıl anlatsam
Gönül raflarında açılmış dertler
Hangisini çekip sana dinletsem
Domino taşından saçılmış dertler
Ne anlatmakla ne kaçmakla biter
Kalbim şerha şerha açmakla tüter
İçimde vedalar depremden beter
Yıkılan yuvalar kaçılmış dertler
Pamuk ipliğine bağlı kaderim
Kıyamet kopacak korkup giderim
Zaman dehlizinde bedel öderim
Önceden yazılmış biçilmiş dertler
Annem yorulmayı yaşamak sandım
Sana sarılmayı özledim andım
O son kırılmayı duyup dayandım
İsyankar sofrada küçülmüş dertler
Ruhum sıvazlarım gör hıçkırıkla
Gel tut baharımdan acı kırıkla
Dudağımdan akan kanlı yarıkla
Diyemedim annem seçilmiş dertler
Deprem felaketinden yaralanan herkese geçmiş olsun. Göçük altında can veren vatandaşlarımızın mekanı cennet olsun. Acımız büyük tarif edilemez Rabbim bizlere güç versin.
KALBİMİN KIRIK FAYI
ZELAL KIRAN
Bir sabah vakti araladı ölüm
kalbimin güney kapısını
baba elinde evladın soğumuş eli
bebeğin elinde bir tutam anne saçı
bize acıdan bir yığın hatıra kaldı
Ta şafaklarda yükselirdi nağmeler
suskundu, karanlıktı, haindi onlar
dünyayı kara renge boyayanlar,
içimizde kabuksuz bir yara
durmadan mahşer gibi kanamaktaydı
Gözlerin, yaşanmış aşkların dört mevsimi
çığlığa susamış şimdi ey güzel halkım
nedensiz şubat ayazı ve kar beyazı
kapkara geceler üstüne tülden örtüydü
Kar altında üşüyen umutlar baş verir mi
buz kesmiş eller, tutmayan parmaklar
çıplak ayaklı, kuru ekmeğe talip oldular
yüreği ıssız kadınlar, masum çocuklar
Bırak gözyaşın sel olup aksın ey insanlık
yıksın zulmün bendini, kalesini, talihini
şimdi sus ve dinle derindeki feryadı
tarifsiz bir bekleyiştir bir fotoğraf karesi
dinle bak ölüm ağlıyor kucağımızda
aramıza bunca gamdan dağları kim dikti?
GÖNÜL TELİM KOPTU BU GÜN
SERGÜL KANDEMİR
Yine canım yandı bu gün
Sanki anın durduğu gün
Çoluk çocuk on binlerin
Can derdine düştüğü gün
Ağlamanın faydası yok
Hangisine yanayım çok
Ruh hallerim bildiğin şok
Yerin kana doyduğu gün
Umutları yitirdiler
Sıra sıra dizildiler
Ulu orta gömüldüler
Çok canların göçtüğü gün
Can pazarı olmuş her yer
Bundan gayri mekanı yer
Yüce Rabbım birer birer
Kucaklasın pek garipler
Saza söze ne gerek var
Yürek dertli ağıt yakar
Sağ kalanlar mahsun bakar
Gönül telim koptu bu gün....
GARDAŞ
ÂŞIK RASİM GENÇ
Sen orada açsın bense burda tok
Yediğim içime sinmiyor gardaş
Benim urbam vardır senin çulun yok
Gözlerimin yaşı dinmiyor gardaş
Kimi şirket kurmuş ruhsatı almış
Kimi demir kimi betondan çalmış
Körpecik yavrular enkaz da kalmış
Bu olaya kader denmiyor gardaş
Aklıma yavrunun tacı geliyor
Göçük altındaki bacı geliyor
Sofrada bal yesem acı geliyor
Bu acıyla yemek yenmiyor gardaş
Deprem vurdu harap oldu yolları
Nice koç yiğidin sustu dilleri
Baykuş mesken tuttu bizim elleri
Bağımıza bülbül konmuyor gardaş
Kırılmış dökülmüş evin direği
Açılmıyor kitli kalmış fireği
Rasim in dayanmaz buna yüreği
Eşiklerden canlı inmiyor gardaş
FAZİLET
FATMA ARIKAN
Haydi aç gözünü artık Fazilet
Hayat arkadaşın seni bekliyor
Yen şu hastalığı yok olsun illet
Dostlar sevgisine dua ekliyor
Üzerinde asla durmamış gibi
Haydi kalk seni hiç yormamış gibi
Yolla şu illeti görmemiş gibi
Şifa kendisini ondan saklıyor
Sır olsun saklansın artık şu meret
Kimseler görmesin görmesin erat
Allah'ım ne olur şifaya emret
Bu meret durmadan yürek okluyor
Derdinle dertlenip hergün atıştık
Şifa hasretiyle yanıp tutuştuk
Azıcık yüzün gülse biraz yatıştık
Sabırla beklerken umut tekliyor
Haydi arkadaşım aç gözlerini
Kır artık kanserin pis dizlerini
Yok olsun yakmadan kem KÖZLERİNİ
Ecelle dost olmuş bizi yokluyor
Gözlerin nurundan ışıklar saçsın
Yüzünde güllerden gülücük açsın
Rabbim şifa versin hastalık geçsin
Derdin yüreklere hüzün yüklüyor
Seni seven herkes derman bekliyor
GÜLÜŞÜNE YÜRÜYORUM
MİNE GÖKŞEN
Ömür uzun bir yol
Hayatsa hüzünlü bir şarkı.
Bitti bana biçilen rol
Perde indi.
Yok sayıyorum geçen yılları
Çıktım artık oyundan
Biraz yenik
Biraz yitik.
Mahcubum kendime
Çok oldu, hayal kurmayı bırakalı
Kapattım gözlerimi
Senin gözlerinden bakıyorum dünyaya.
İçimin zindanlarındayım nicedir
Çentik atmıyorum artık zamana
Dört bir yanımda hiçlik
Cümlelerim devrik
Şiirler yazıyorum duvarlarına.
Dizelerde hicran
Sonunda hüsran
Kimi lirik
Kimi anarşik.
Yer kalmadı duvarlarda gardiyan
Boğuluyorum, duy beni.
Nazlı nazlı bir kar yağıyor
Çatısız düşlerim üstüne
Üşüyorum, duy beni.
Ah gardiyan
Duyamıyorum kalbimin sesini
Biter mi bu devran.
İçimde süreduran acılar
Göğsümde çırpınan hasret
Ömrümde bitmeyen bir müebbet var.
Yüreğimde kırık dökük bir enstrüman
Dilimde acı bir şarkı
" Ben yoruldum hayat
Gelme üstüme"
Bir yol arıyorum çaresizce
Dünyanın dışında
Dünyalardan öteye.
Ah düşlerimin ülkesi
Asırlık bir çınarın altına uzanıp
Çoğalmak gibi seni düşünmek
Ne zaman düşünsem
Yolumu şaşırıp
Gülüşüne yürüyorum.
Bir gün son şiirimi yazacağım
Bütün sözümü söylemiş olacağım
Sana dair
Şiire dair
Yaşama dair
İşte o gün, şair olacağım.
Yolda bitecek söz bittiğinde
Burda kalacak
Bütün kırgınlığım ve küskünlüğüm
Arkamda kalacak
Sevinçlerim ve kederlerim.
Yalnızca gözlerin gelecek benimle
Ben yine gülüşüne yürüyeceğim.