Mavi Şehrin Kalemleri
ANNE
İZZET IRMAK
Doğurdun emzirdin büyüttün beni
Kucağında geçti her günüm anne
Güzel ninnilerle uyuttun beni
Sevgisiz olmadı bir günüm anne
Sensiz mevsimlerin güzü gibiyim
Sulara yazılmış yazı gibiyim
Dertli ozanların sazı gibiyim
Senden uzaklarda sürgünüm anne
Sıcacık yüreğin çiçek destesi
Gözlerin gönlümün anlam ustası
Bütün şiirlerin sensin bestesi
Dilinde bitmeyen türkünüm anne
Geçmişin sızısı hiç silinmiyor
Alın yazısına bal çalınmıyor
İnsanın değeri pek bilinmiyor
Biraz da bu yüzden durgunum anne
İzzet'im boğuldum kendi suçumda
Manayı kaybettim yittim biçimde
Dalgalarla boğuştum kendi içimde
Hayat sahnesinde yorgunum anne
AŞK
AYTEN TARIM
Nazarlardan, kem gözlerden korkup
Yüreğimin kuytularına sakladığım
Zemheri soğuğunda çicek açan baharım
Yıldız ışıltısında gecemi aydınlatan gözlerin
Bu bedeni, bu candan sevda ırmağına salanım
Rabb'imden ömür defterimi dilediğim
Tek arzum...
Duâlarımda dilimden düşmeyenim
Şiir diye name name satırlara dökülenim
Oya gibi yüreğime ilmik ilmik nakşettiğim
Gittiğim bütün yolların sonundaki köyüm
Aşk, kimliğime yazılan adın olmak
Tek gerçeğim...
Mülteci ürkekliğiyle, kalbine sığındığım
Bütün benliğini, yurt eylediğim
Alev alev kırmızılar içinde sevgim
Kahve tadındaki ömürlüğüm diye dilediğim
Tek gerçeğimsin,
Ey ! AŞK...
ŞİİRE BULAŞMIŞ..!
NECLA KARATEKİN
Bir bahar cemre'si düşüyordu ellerime...
Şiire bulanmış, aşkın"dan hüzzam hicazkar makamı vardı...
Korktum sakladın yüreğim'i öylesine mevsime sevdalar, yağıyordu...
Kaç güneş batardı gün bitmeden kaç gökkuşağı gerildi göğün yüzüne ...
Düşündüm susturdum yüreğimi sanki sağnak sağnak halinde sevdalar, yağıyordu belkide...
Sevda, mevsimiydi bahardan"da öte
Kadim yalnızlığım'ı alıp en"sevdiğim kente gitmeliydim...
Buralar bahar, buralar'a cemre'ler yağıyor...
Bahardan hoş bir seda kalmalı dedi özlerim!
Sustum birdaha konuşmamak adına sustum..!
Yıllar oldu ben hala sessiz'ce umutların tükenişi'ne...
HÜZÜN
HAYRETTİN YAZICI
Nerdeydin bunca zamandır,
Ömrüne bereket hüzün..
Gelmeyince hal yamandır,
Bak yollarda kaldı gözüm...
Sensiz gönül kara kutu,
Ömrümüzün ak yakıtı,
Kaybolurken doğu-batı,
Hükmü geçmez, sözümüzün...
Bak bahardır, tam zamanı,
Tütmez efkarın dumanı,
İncir kalbimin imanı,
Bezi kalmaz, yüzümüzün...
Gel,yine yoldaş olalım,
İster karındaş olalım,
Yetmezse, sırdaş olalım,
Tadı olsun, gizimizin...
Bir sen söyle,bir ben deyim,
Hangi yöredir dileğin?
Vatanı var mı meleğin,
Dili çoktur sazımızın...
Geldin, yine kardın gama,
Bak yüreğim, yama yama,
Her gece kalksam kıyama,
Onmaz derdi, sızımızın...
Görenler, ne beller bizi,
Yaparlar gıybetimizi,
Yerler ölü etimizi,
Dili düşer, bazımızın...
Otur karşıma ey hüzün,
İçine bak gözümüzün,
Düşünürken uzun uzun,
Kalsın izi, yazımızın...
NUH"UN GEMİSİ..
YALÇIN YÜCESOY
Ünlü, entel ve havalıdır (!)
Sonunda emekli olmuştur
Ve de
Beyimizin tuzu kurudur..
Bir gün..
İki gün..
Canı sıkılmıştır!
Sıkıntıdan ve aşağılık duygusuyla
Vatan ve Şeytan üçgeninde
Nuh'un gemisini kirletirken
Eline snop kalemini alıp, anılarını yazar..
Maşallah!
Bin baskı..
On bin baskı..
Yüz bin baskı..
Kazanır!
Milyon, milyon dolar
Ne güzel (!)
Demez, paraya para..
Beyzademiz (!)
Servetini yaparken, dışarda salamura
Dolanır!
Panel
Seminer
Kokteyl
Ve..
Kadehinde küstahlık, ruhunda karanlık parola..
Üstat ise!
Vade dolup, kılıç henüz inmeden
Gözlerinde endişe
Yüreğinde sonsuz yara
Sizi, size yazar
Lakin!
Acılarının denizinde
Asırlardır!
Yazarken pupa yelken
Hala, görünmez ana kara...
GİDİYORUM
GÜL KAÇAR
Sorarlarsa bir gün
Adımı size
Karıştırmayın hiç
Edibi Karacaoğlanı
Fakirin şairi
Haksızlığa susmamış
Şeytana hiç uymamış
Kafiyesiz şiirler bırakıp gitti dersiniz.
Gitmez bildiklerimi
Gitme dediklerimi
Herkesten önce gidenleri
Şimdi bırakıp gidiyorum...
Elimde bir söğüt yaprağı
Olmayan inciye şiir okuyorum
Ağaçlar ölülerini gömüyor
Toprağın derinliklerine..
Yere düşen üç beş anı
Bir kaç mısra şiir
Mevsimlerden hazan
Kışı haber veriyor doğa
Ağaçların gövdesinde talan edilmiş
Yaprakları savuran fırtına..
Feri yok ayaklarımın
Takatim bitiyor
Son bir ninni istiyorum
Annemin sesinden...
Ben Gidiyorum..
BENİ AŞKA İNANDIR *
SAFİYE SAMYELİ
Ne azlığın belli nede çokluğun
Ne varlığın belli nede yokluğun
Ne açlığın belli nede tokluğun
** Sevgiye hasretim nice zamandır
**Öyle sev ki, beni aşka inandır
Gönlümde yatanı âlem biliyor
İçimdeki korku sinem deliyor
Buğulandı yine gözüm çiliyor
**Gözlerime kaçan arsız dumandır
**Öyle sev ki, beni aşka inandır
Gözümün önünde tüllerim sensin
Gönül bahçemde ki güllerim sensin
Güftem, bestem, notam, tellerim sensin
**Çalmasını bilsen gönlüm kemandır
**Öyle sev ki, beni aşka inandır
Sensiz tahammülüm yokken bir güne
Baharlar geçiyor yaz geldi yine
Günlerim ay oldu aylarım sene
**Sevdam gün görmemiş ciltsiz romandır
**Öyle sev ki, beni aşka inandır
Gülmeyen bahtıma her gün ağlarım
Hazana uğradı gönül bağlarım
Boşa geldi geçti gençlik çağlarım
**Deme şimdi bana halin yamandır
**Öyle sev ki, beni aşka inandır
Olmadı nasibim sırça köşklerden
Nefret ediyorum yalan meşklerden
SAMYELİ korkuyor sahte aşklardan
**Sevgi benim için kalpte imandır
**Öyle sev ki, beni aşka inandır
SANA NE VAR
HARUN YILDIRIM
Aynalara bakıp ahla süslendim
Ağlarken çok güldüm sana ne var ki
Kahırla yaşadım kinle beslendim
Ben her gece öldüm sana ne var ki
Hayat bir lahza ölüm lehçesinde
Gönül hüzünlü umut bahçesinde
Gülleri solmuş aşk penceresinde
Ben her gece öldüm sana ne var ki
Dalında açmadan sarardı güller
Kırıldı hayeller yandı gönüller
Sigaramla bayram ederken küller
Ben her gece öldüm sana ne var ki
Sûkutun benimle durduğu vakit
Kanunun hüzzama vurduğu vakit
Karanlığın hesab sorduğu vakit
Ben her gece öldüm sana ne var ki
Vaz geçtim kendimden tutkularımdan
Bütün hislerimden duygularımdan
Ansızın uyanıp uykularımdan
Ben her gece öldüm sana ne var ki