Mavi Şehrin Kalemleri
Mavi Şehrin Kalemleri
SEN
YAŞAR ADIYAMAN
Bir ses ver ne olur
İçimde akan şelaleler var
Hangi yöne dönsem rüzgarın
Bu işin içinde kaç sen var
Bu sessizlikte mekanlar dar
Asıl isyanım sana
Sensizlik içimde yanar
Hadi söndür söndürebilirsen
Bir cümle isyanıma yeter
Hafızama yenik düştüm
Aklım kalbime yenilmiş mukkader
Sen yoksun her yer karanlık
Neredesin bilmediğim şehir
Yok mu senden bir haber
Bu sensizlik ölümden de beter
Hadi bakalım gel kurtar kurtarabilirsen
Sensizlik acıya bilenmiş
Kalbime saplanmış sanki hançer
Karanlık zindanların sesiyim
Uykuma yenik düşen aklım
Gönül rüzgarındır içimde dirilen
Artık içimdesin ne kadar dayanabilirsen...
Sus ne olur bu içimde açık yara
Vurma hançeri, düşmüşüm dara
Dil vurgun, deniz misali kara
Mahşer sanki süvari atların sesi
Mis kokulu, yar dokulu diyara
Habersiz gelir her canlıya ölüm
Ben ölümü okudum bilirsin zira
Hadi bakalım bil bilebilirsen
Yok öyle çekip gitmek bu kolay
Asıl kalmaktır mücadeleye olay
Gece sana vurgun kıskanır ay
Hangi yöne dönsem sesime sen
Maharet senin gülüşünde gizli
ömrüme bedel kalbime yazdım
Hadi bakalım sil silebilirsin
GÜL' E DAİR...
DERYA GÜLTEKIN
Çiçeklerin hası
İsmiyle müsemma gül...
Goncası vahdet
Gülü kesret
Kokusu Peygamber
Bir sufi aşktır gül...
Dergâh kapısından
Çevrilmeyen dervişin
Bir yudumluk suyunda
Salınan bir yapraktır gül...
Bir dalı aşk tadı
Gülistanı
Bahçeler başkenti
Halfeti'de simsiyah har
Fırat'ın suyunda
Koparken dalından
Al rengine kara çalan
Matemin rengi
Siyah ve gül...
Acıya direnirken
Ölümün ardında
Yeniden doğuşta
Zaferin sembolü
Siyah ve gül...
Hazandan bahara hasret
Gönüller duasında
Bir dildir gül...
Dalında açmış iken
Suya hasret
Solmuş
Kopmuş
Sözüm ona sevdik derken
Dikeninden
Adına kara çaldığımız gül
SEN GÜL!
GÜL KADIN!
SEN GÜL OL DA
SANA YÂR OLAMAYAN
BÜLBÜL UTANSIN!
SEN GÜL!
GÜL KADIN!
SEN GÜL OL DA
SENİ DİLBER EDEN
....... UTANSIN!
....... UTANSIN!
KADIN DÜNYADIR
HATİCE OLKUNER
Ey!
Güzel kadın;
Sen açınca gözlerini güneş doğar.
Varlığınla ısınır bütün kâinat.
Cemre düşer havaya, suya, toprağa.
Tohumlar filizlenir,
Elvan elvan güller açar gülüşünde.
Ey!
Kutsal kadın;
Merhametle bezemiştir yüreğini Yaratan.
Seninle başlar yaşam.
Rahmine tutunur bir can,
Hayat bulur kanınla.
Zemzem gibidir ak sütün.
Sevgi dolu, sıcacık kucağında,
Boy boy nesiller yetiştiren kadın.
Olmasa da bu coğrafyada senin adın
Sen ki;
Nebilerin, evliyaların, şehitlerin
Sen Fatih'in, Meryem'in, Hatice'nin anasısın...
Ey!
Ayakları altında cennet bahşedilen,
Koşulsuz sevginin mimarı ulvi kadın,
Hiçbir şeyle ödenmezken senin hakkın,
Ne yazık
Bilinmedi bu cihanda,
Ne verdiğin emek ne de kıymetin.
Bilmem hangi kirli ruhlar,
Hangi bulanık zihinler öteler seni.
Sen ki;
Dünyayı cennet kılan nevbahar,
Sen dünyayı değiştirecek olan.
Uyan artık, aç gözlerini,
Uyan ki
Kavuşsun karanlıklar aydınlığa...
BİR İSYAN TÜRKÜSÜ
AYTEN MUTLU
ben kadınım
hani şu bildiğiniz
ve de bilmediğiniz
kimi şeytan, kimi melek
kimi çiçek, kimi koyun
etinden, sütünden derisinden
al nakışlı gömlek edip giyindiğiniz
aklı kısa saçı uzun
sokakta mutfakta yatakta
elinizin altında
gönlünüzce ektiğiniz biçtiğiniz
tarla
tepesinde tepe tepe tepindiğiniz
eksik etek
kiminizin anası
karısı kiminizin
ya da o….. teki
çağlar boyu diri diri mezara gömdüğünüz
uğruna öldüğünüz
mülkünüz cariyeniz
taşa tuttuğunuz
aldığınız sattığınız
kanatmayı erkeklik saydığınız
kadın
söylenmemiş ilahi
okunmamış bir kitap
sayfaları lime lime, yaprakları sararmış
kapağında karanfil suretleri
kenar süsü boynunu eğmiş sümbül
hüznün rengini almış
cinselliği günahın öbür adı
sevinci ayıp
yasaklarla tabularla
peçelerin karasına boyanmış
ben kadınım
ıslah olmaz günahkârı bütün dinlerin
tanrım, babam, kocam
efendilerim
menekşeyim dikenli tarlalarda
saksılarda fesleğen
dalları kafesli camlara tutsak
dikenli tellerin ardına sürgün
bin yıllardır işgal edilmiş toprak
anayım ben ak sütüyle eşkiyalar emziren
gecenin kovuğunda söylenmemiş türküyüm
bir ağıt çiçeğiyim hoyratça örselenmiş
sevdalarda yediveren gülüyüm
ak yazmada kara yazı
buyurmuşlar ele varmış
doğuramamış yarımsanmış
kız doğurmuş ele salmış
oğul demiş yele salmış
ağıtların tüneğinde
iki eli böğründe kalakalmış
deprem sessizliğinde yüreğimin
nakış nakış ilmek ilmek ördüğüm
o dilsiz isyan
bin yıllarda kördüğüm
ben kadınım
sabır taşı, öfkelerin çatlatamadığı
bütün günahlar benden sorulur
ben öderim diyetini bütün dinlerin
kına rengi kan içinde ellerim
erkeğim yılkı atı uzun kış çağlarında
bense bulgur aşı yoksul evlerde
sade suya tarhana
gül reçeli konaklarda
saraylarda gül kokulu cariye
yaşanacak yazgısıyım tarihin
zaman zindanlarına açılan tek pencere
kanayan serüveninde insanlığın
benim dışlanmışlığım
yoksulluğu hayatın
uzun uykularda yorulduk
uzun acıktık insan olmaya
sustuk, sustuk
sizin tanrılığınız yüzünden
insanlığımızı unuttuk
yorgunum
horlanmışım
cahilim
ağlamak biraz da savrulmaktır bilirim
gücüm kendime yeter
döner namlu döner bıçak
beni vurur yüreğimden
gece iner
devriyeler kol gezer sokaklarımda
yaralarım dil vermez
erkeğim el vermez, kaygıları diz boyu
yalnızlık
paslı bir demir kapıdır duvarlarımda
ah, bu karanlık, saçlarıma dolanan
bu ceylan, dizleri kan içinde, kimsesiz
uzun uykularım, sanrılar, karabasanlar
aldatılmışlığım
vurun kahpeye vurun vurun
vurun zeytin dallarına
kurutun
selam olsun size yedi erenler
erenleri çağımın, okumuşları
insana gül yaraşır diye gülün yoluna
kalem kuşanmışları, baş koymuşları
duyun beni
yürünecek yollarım var, yollarınıza varan
hallerim var hallerinizden yaman
gümbür gümbür yüreğim, ayaklarım acemi
önümü kapatmayın
yollarıma durmayın
uçmaya varıyorum, kanadım ürkek
kanadımı kırmayın
yeter
yeter artık, ödedim diyetini her gülüşümün
ertelenmiş aşklarım var yaşanacak
şarkılarım, söylenmeye beni bekleyen
sesim gür bir kaynak gibi çağıldayacak
ve ellerim
bir olup ellerinle
hayatı
yeni baştan kuracak
BEDDUAMDASIN
GÜL GÜNEY
Gözlerinin kıyısına yanaşmayı beklerken
Sensizliğe mahkum ettin beni
Bir zamanlar demirlediğim limanken
Şimdi gelen geçenin uğradığı bir barınaksın
Ruhum kollarına uçmayı arzularken
Gördüm ki
Sayfalar dolusu duvar örmüşsün ömrüme
Yine dönmüşsün maziye
Yalan yanlış dizelerle
Artık adının geçtiği şarkılarda
Celladımın ipleri var
Senin de yansın/ yakılsın
Evin/ ocağın
Bir damla sevgiye aç ve susuz kal
Öpmek ve öpülmek yerine
Kan damlasın dudağından
Yerle bir olsun sana uzanan
Ruhuna bedenine dokunan eller
Kör olsun başkasına bakan gözlerin
Kurusun dilin damağın
Kırılsın/incinsin yüreğin
İsyan bayrağı çekti kaderim
Çaresizlik dökülüyor göz pınarlarımdan
Meğer bir dizelikmiş kalbindeki yerim
Seni tanıyınca
Gönlümden/ gözümden bir yıldız düştü
Okyanusun derin sularına
Bundan gayrı
selan okunsun cami avlusunda
Ağitlar yakılsın haram yüreklerde
Baykuşlar ötsün mezarında
Zebaniler karşılasın Sevda'nla seni
Yerle bir olsun hayran olduğun o ses
Yazılsın mezar taşına
Gönül hırsızı
Yalancı diye
TÜRKÜDÜR KADIN
SONGÜL ACAR
Vatana anadır sevgiliye yar
İnsanlığa hayat veren tek diyar
Bayrağın önünde duran Zülfikar
Şafakta söylenen türküdür kadın
İyi gün kötü gün farketmez derse
Mahrem perdesinde sürgüdür kadın
Alları pulları sürüp takınca
Telde tezenede türküdür kadın
Bordolar içinde dans eder iken
Gülün kokusunda öyküdür kadın
Derin yırtmacına gizler konduran
Sevdaya yazılan türküdür kadın
Ademe aşkını hisle sezdiren
Mecnunu divane deli gezdiren
Ferhata Dağlarda arklar kazdıran
Çözülmez mucize türküdür kadın
Gerdanına katre düşsün gör hele
Canı kıskandıran korkudur kadın
Name name dolunca yüreklere
Dillerden düşmeyen türküdür kadın
Bütün gönüllerin aşk bestesinde
Hayat akışının ahestesinde
Sol anahtarının ayak sesinde
Leblerden dökülen türküdür kadın
Sütüyle sularken hayat çarkını
Cennete çevirir evi barkını
İnsana öğretir insan farkını
Yuva sıcağında türküdür kadın
Bazen Nene Hatun bazen Sabiha
Öksüz sabilere sıcak bir yuva
Elleri değince yeşerir doğa
Türkün yüreğinde Türküdür kadın
Acar der kadınım yazar çizerim
Dünyevi dertleri bir bir dizerim
Kadını üzeni (İnsanı)üzeni elbet üzerim
Vuslatı hak eden türküdür kadın
SANA HASRET
DİLEK AVCIOĞLU
Aldırmıyorum artık,
Kimsesiz bu şehirde sırnaşık yağmura,
Takmıyorum yıldızları denizde yakamozları,
Onlar da bakmadı ya bana,
Bölüştüler mi ki yürekte yangınımı…
Gidiyorum bak kendimden araladım kapıları,
Mesafe koymadım ama kıyılarına,
Deniz değil ki yüreğim,
Her sahile yaslanan,
Sensizlikte başlar benim fırtınam,
İçimde ölüler doğar sabahları,
Sevdana gebeyse kalbim...
Bekle...
Hasretler sancısında özlem doğacak bende….
Dinledim şimdi geceyi,
Sustuğum sözler geziyor odamda,
Alabildiğine karanlık adımlarla,
Kim boyamış penceremi karalara,
Yıldızlar da çalındı gözlerimde,
Neyi beklediğimi bile bilmeden...
Denizler şahit, teslim oldum hasretine,
Vedalaştığımız o limanda,
Sessiz gecelerde boğuldum sularında,
Kokun eserdi portakal ağacında,
Ellerim limon kokardı sürsem,
İşte bu yüzden,
Gözlerimde yaş,
Yokluğunda yüreğime oturan o taş,
Uzağındaysam üşür ellerim bilirsin
Suçu yok kışın,
Suçu yok yanan sigaranın,
Karşılıksız sevdanın…
Gün batıyor yüreğimde,
Güneşi de buz tutmuş,
Dondu gözyaşlarım dokunma,
Sensiz bu sahilde yağmurlar vuruyor dağlarıma,
Söyle nasıl dayansın bu yürek,
Düşmüş üstüme bunca acıyla...
Ey özlenen,
Senden geliyorum senden,
Benden gidenden,
Elbet yeniden başlayacak gün,
Geçecek mevsim,
Burada Turunç kokar sevda,
Sana gelecek mısra
Sana hasret,
Sana...
Kapatıyorum gözlerimi bu acı içinde...
GÖZLERİM
ŞERİFE AKARSU ŞAHAN
Ölümlü gözlerin çözemediği şiirler gibiydi yüreği
Kim tarif edebilir'ki "Cennetin" güzelliğini
Hangi "Cehennem" buz tutmuş yüreğimi ısıtabilirki
Gözlerimde bu hüzün yüreğimde bu gölge hangi nankör sevginin eseri
Sermayesi aşk'tan olan müphem elemdi gönlüm
Dünya gurbertir ruh tende sır kalpte gariptir
Güz'ün solgun yapraklarına süzülen sırrın sılasında saklı
Ulaşınca mutluluktan sırılsıklam yağmur damları olmalı
Hem ölmedim yüzükoyun hem alnımda yeryüzü
Dolaşıyorum ne zamandır saat gecenin üçü
Parelenmiş zamanlar siyah beyaz hatıralar
Gözlerim yorgun içinde uzun bekleyişler var
Mahşere konu olacak söz çıkar iki dudağımın arasından
Kül oldum sevda kapısında inciler saçıldı ruhumdan
Gözlerim hicran gamı solgun gönlümün haykırışı
Uzayan dalgınlığımda karalıyorum zamanı
Bir fısıltıya hapsettim tüm çığlıklarımı
Bir güvercin hüznünde geçirdim zamanımı
Gölgelerin ardına sakladım tüm kusurlarımı
Ahraz gece gün dilsiz aynalar yorgun şimdi
Zer aleminden tanıyor olmalı ruhum, ruhunu
Bir gülümsemesiyle sağalır dünyanın iklim sorunu
Mısralara sakladım hayallerimin serzenşini
Manâ bizde güzeldi kalplerimiz münzevi.