Mavi Şehrin Kalemleri
GEL BAHARI ANLAT
YÜKSEL GAZİOĞLU
Uyan.
Şafak söktü,
Irgaladı baştan aşağı,
Bohçası yine, hınç dolu
Allak bullak...
Sükuta sarmış yaralarını.
Ne anlar
El kadar sabi.
Korkudan büyümüş gözleri.
Çiçek açar mı!
Gel de anlat baharı.
Yüzüne çalınmış zemheri
Lal olmuş hali...
Şafak,
herkese başka atıyor
Kimine hay hay
Kimine vay vay.
Görmedik duymadık.
Düpedüz zulüm
İnsanlık ölüyor.
Anaların,
yüreği yanık.
Çocukların boynu bükük.
Dayanılmaz sessiz çığlık,
Büyüklerin ellerinden Küçükler kanıyor.
Yutmuş umudu
zifiri mavi,
İstediğin kadar anlat
kardeleni,
Halden bir haber.
İçimizdeki bahar ölüyor.
Yük olur insana
Mazlum vebali.
Sustukça
İçimizde çiçekler telef,
Sustukça
(Gazzede) çocuklar ölüyor...
SON İSTASYON GÖRÜNDÜ
SELMA MERİÇ
Hep ayrılık şarkısı çalar benim gönlümde
Mutluluk nedir bilmem ,yaşamadım ömrümde
Yaprak yaprak savruldu umudum hayallerim
Kaç kez rüyama girdin sayamadım düşümü
Acılar mesken tuttu bırakmıyor peşimi
Derdim bir sen olsaydın dayanırdım belki de
Bana bir sen değilsin hasretliği yaşatan
Unuttu sevdiklerim aramıyor sormuyor
Vefa denilen duygu kelimeden ibaret
Ne bir mektup ne haber, giden geri dönmüyor.
Seni sevmekten başka ,yok ki benim günahım.
Tanrım cezalandırsın,yazılmasın sevabım.
Sitemim boşunaysa,olmasın hiç sabahım.
Ne kadar canım yansa,göz yaşlarım kurusa
Sana dilim söylemez,içimde kalır ahım
Postacıdan haber sal bırak da ben geleyim
Sitemim boşunaysa bırak ben üzüleyim
Sevmiyorsan arama bırak git sürüneyim.
Seviyorsan bekletme gerçek olsun hayalim
Bırak da bir kez olsun görüp de sevineyim.
Yazık beklerken seni son istasyon göründü
Bir haber gönderseydin sevinçten delirirdim.
Önümdeki engeli yıkardım birer birer,
Ne fırtına ne boran etkilemezdi. beni
Umuduma kar yağsa ,bahara çevirirdim.
ANLASANA
SUAT ÇELİK
Zannetme günlerim aydınlık diye,
Çaresiz perişanım, anlasana.
Sensiz aklım uçtu, döndüm deliye,
Yanlızım sahipsizim, anlasana.
Her günüm geçiyor acıyla, dertle,
Felek ne zorun var, bilmem ki benle,
Benim de gönlüme, düşsün bir cemre,
Ümitsiz, dermansızım anlasana.
Gece uyku haram, sanki işkence,
Dertler bir değil üç değil binlerce,
İçtiğim şarap, o da şişelerce,
İçtikçe tükenmişim anlasana.
Sensiz nefes almak zor, bana zulüm,
Öyle çaresizim kalmadı gücüm,
Bitsin artık bu sahnedeki rolüm,
Ölmeden gömülmüşüm anlasana.
GİDİYORUM
BİNNUR DOĞAN
Dilim de bir şarkı
Gidiyorum
"Sevmek bin kere ölmek demekmiş"
Bunu şimdi daha iyi biliyorum.
Biraz kırgın çokca küskün
Gidiyorum
Sevmek sevenin meselesiymiş
Bunu şimdi daha iyi biliyorum
Yine ben de kaldı özlem denilen yangın
Gidiyorum
Hissetmediğin sevgi sadakaymış
Bunu şimdi daha iyi biliyorum
Lafım uzun vaktim kısa
Gidiyorum
Okunmamış mısralarım öksüz ve öksüzlük neymiş
Bunu şimdi daha iyi biliyorum
Sana bu son şiirim
Gidiyorum
Yok hesabım nede sualim sadece nar, yara nedir
Bunu şimdi daha iyi biliyorum
BİR BİLSEN NASIL AĞLADIM
HARUN YILDIRIM
Ben bu şiirimi ölerek yazdım
Gözlerim aglarken gülerek yazdım
Canımı ikiye bölerek yazdım
Kanayan yaramı yine dağladım
Sen yokken ardından nasıl ağladım
Perişan gönlüme meyhane dersin
Acırsın halime divane dersin
Kadehler şaraplar bahane dersin
Kanayan yaramı yine dağladım
Sen yokken ardından nasıl ağladım
Belki de yoruldum büküldüm sanma
Bu bir sonbahardı döküldüm sanma
Sırt üstü düşünce yıkıldım sanma
Kanayan yaramı yine dağladım
Sen yokken ardından nasıl ağladım
Rabbime duam da seni överim
İster hiç olmasın sende değerim
Tekrar doğsam valla seni severim
Kanayan yaramı yine dağladım
Sen yokken ardından nasıl ağladım
Büktüm şu boynumu bükmem desem de
Söktüm Cigerimi sökmem desem de
Bir damla göz yaşı dökmem desem de
Kanayan yaramı yine dağladım
Sen yokken ardından nasıl ağladım
EYLÜL BANA DÜŞTÜ
RESUL KARAHAN
Karıştı gözyaşım toprak nemine
Tövbekâr makamı açık yemine
Bulutlar ağlarken yâr özlemine
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Gülüşün okşarken coşar sevincim
Kalpte büyüttüğüm Akoya incim
Bitmeyen boşluklar, bitmeyen sancım
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Sonbahar üstlenmiş yükü, vebali
Vuslatı beklemek köz ihtimali
Zelzele vurmuş da virane hali
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Hüzün kucağında sararmış, yorgun
Dudaklar büzülmüş, bakışlar durgun
Köhne köşelerde yemişken vurgun
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Keder otağını kurar bu aya
Hükümdar sanırsın koca dünyaya
Geceler tarumar gelme rüyaya
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Şarkılar buğulu, notalar kırık
Dervişim başımda çileden sarık
Biri gül bahçesi, biri hıçkırık
Eylül bana düştü ilkbahar sana
İlmim kifayetsiz sırrı çözmeye
Boncuk yetmez ipe derdi dizmeye
Yemin ettim kuru yaprak çizmeye
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Bezirgan emretti hile katıldı
Sabır pazarlandı hicran satıldı
Mevsimlerle aylar göğe atıldı
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Kalemler kağıda dokunamıyor
Çıram sönmüş oda yakınamıyor
Kaderin okundan sakınamıyor
Eylül bana düştü ilkbahar sana
Kalbim inciniyor düşüncem sağır
Ruhun kefesinde bedenim ağır
Bir yıla razıydım tam yarım asır
Eylül bana düştü ilkbahar sana
O KÖY
MERYEM IRKILATA
Bir köy görünür uzaktan
Acep o köy bizim köymü
Gönül anlamaz yasaktan
Acep o köy bizim köymü
Başında güneş aşıyor
Nehiri durmaz taşıyor
Ekin tarlada coşuyor
Acep o köy bizim
köymü?
Varıp toprağından öpsem
Sıra dağlarından geçsem
Yaylasından suyun içsem
Acep o köy bizim köymü?
Ekin biçtiğim tarlası
Kurumuş dağı merası
Ordadır insanın hası
Acep o köy bizim köymü
Görünür dağının başı
Sivri Alemdarın taşı
Çetindir oranın kışı
Acep o köy bizim köymü?
Eller gittikçe ağlarım
Özlerim kara bağlarım
Orda kaldı diğer yarım
Acep o köy bizim köymü?
Meryem sılayı özlüyor
Ateşte bağrın közlüyor
Gözler yaşlı kalp sızlıyor
Acep o köy bizim köymü? ...
YÂR GELMEZ OLDU
GÖHER GÜLER
Yıllar geldi geçti gözlerim yolda
Bekledim yolları yâr gelmez oldu
Söylenecek sözler birikti dilde
Yokladım dilleri yâr gelmez oldu.
Saçıma ak düştü belim büküldü
Gayri yüreğime hüzün ekildi
Üç beş dişim vardı o da döküldü
Kokladım gülleri yâr gelmez oldu.
Cümle alem sevdiğine kavuştu
Nice sevdalılar geldi savuştu
Deli gönül benim ile dövüştü
Sakladım balları yâr gelmez oldu.
Yaşım altmış oldu kemale erdi
Sevenler bahçada gülünü derdi
Göherî'ye hazan yelleri vurdu
Ekledim yılları yâr gelmez oldu.