Mavi Şehrin Kalemleri

ZÜMRÜDÜ ANKA

SONGÜL AKYILDIZ

Ki ben;

Bütün günahlarımdan

Arındım da geldim

Hoyrat bir dünyada

Ayaklar altına alındı

Kıyıma uğradı

Anadan üryan düşlerim

Körkütük bir sarhoş gibi

Bilinmezlere vurmuşken kendimi

Hislerime tutundum

Felfecir okuyan sert rüzgârlarla savrulurken

Çaresizce yüreğime sarıldım

Gözden düşmüş na müsait bir devri bitirdim şansa bırakmadan

Ne salgınlardan ne kargaşalardan öte durdum yıkılmadım

Ağrı dağı gibi dimdiktim

Kaç kez darbe aldım

Kaç bataklık kuruttum

Sürüden ayrıldım

Hunharca zedeleyen zorbalardan sıyrıldım

Sevdim/günahı boynuma

Sövdüm /günahı boynuma

Kırıldım

Incindim

Uzak durdum.

Çöpe attım adı her

Ne ise bütün zaaflarımı.

Zehir de bendim pan zehir de.

Sığdı bütün rüyalarım

Her seferinde kendime uyandım.

Bütün öfkelerimi silkeledim

Yüreğimin köşesinden.

Her acıyı bir bir bohçaladım düğümledim sıkıca.

Canımın her yanışı

Körükledi beni daima.

Yeniden güldüm

Yeniden ağız dolusu.

Ruhumla zihnimle bedenimle,

Ayaklandım yeniden.

Şimdi bütün kapıları devrime açıyorum.

Zümrüdü ankayım ben küllerimden doğuyorum.

GEL

HALİL ÖMER KESKİN

Çöldeki serabım hatıran güzel

Özlemi sineme batıran güzel

Gözlerini yola yatıran güzel

Hasretin vuslata evrilme vakti

Gelmez mi kaderin çevrilme vakti?

Beden kalbime dar sana taşıyor

Ruhum kaf dağını hızla aşıyor

Yokluğun kıyamet gönlüm üşüyor

Bitmiyor hasretle kavrulma vakti

Gelmez mi kaderin çevrilme vakti?

Olgunlaşan kiraz dökülmeden gel

Bağ bahçe bozulup sökülmeden gel

Sinem sensiz harap yıkılmadan gel

Aşkın kollarına savrulma vakti

Gelmez mi kaderin çevrilme vakti?

SEVDAN UYKULARIMI BÖLMEDEN GEL

ŞERİFE ŞAHAN

Geçiyorum mevsim gibi kapından,

Gözlerimde bulut saçlarımda çiğ.

İçimde fırtınalar kopuyor iken,

Sevdan uykularımı bölmeden gel.!

Razı değilim sensiz geçen zamana,

Daha ihtiyacım var yaşanacaklara.

Aşk dokunmak ister ıslak dudaklara,

Sevdan uykularımı bölmeden gel!

Kalbine mektup yazmaya yeltendim,

Kahır ağırlığınca boş sayfadan ibaretim.

Yüzünü görmeden ölüp gideceğim,

Sevdan uykularımı bölmeden gel!

Ecel olsun bana senden başkası,

Serçe tedirginliğinde yaşıyorum hayatı.

Gözümden akan yağmur damlası,

Sevdan uykularımı bölmeden gel!

İçimde ömrümün yaralı yılları,

Gönül ağrılarımın tek durağı.

Yalnız sana biriktirdim gözyaşlarımı.

Sevdan uykularımı bölmeden gel!

Bıraktım göğüne duâ kuşlarını,

Duracak bir nefesin sancılarını.

Bir acı kaplıyor nefesimi,

Sevdan uykularımı bölmeden gel!

Ne sabahım belli ne akşamım,

Bilinmez bir yolda perişanım.

Gurbeti yaşıyorken her halim,

Sevdan uykularımı bölmeden gel!

DÜŞLER DÜŞER

İLKNUR SOLMAZ ÇOBAN

Hırçın dalgalar çağırır,

Hayallerimin kıyısından ta derine...

Martılar çığlık çığlığa vapur peşinde,

SEN düşer, yüzün düşer yine,

suyun üstüne.

Kuşlar gökyüzünde davet eder dansa,

Alıp götürürler beni çok uzaklara...

Güneş selamlar, sarar beni sıcaklığıyla,

SEN düşer, yüzün düşer yine,

penceremin üstüne.

Elimde kitapların en asi solcusu,

Sayfalar sana açılır, hep yar yolcusu,

Artık yoldaş olmuyor, hiçbir şey doğrusu,

SEN düşer, yüzün düşer yine, yüreğimin üstüne.

ON YEDİ YAŞIN BÜYÜSÜ

SEMRA İPLİKÇİ

On yedi yaşın büyüsüdür

Yüreklerde coşkun bir nehir gibi akan

Yaşam içinde deryalara karışan

Uçuşur hayaller bakar semâlardan

Gelececeğin gizeminde yaşanır binbir heyecan

Gençlik sarar her yanı

Umudun rengi solmadan

Sevdalar filizlenir kalpte

Bir gülüş bin umut doğurur engin göklerde

On yedi yaşın büyüsüdür

Bir adım atarsın dünya sana koşar

Maceralarla dolu bir yolculuk başlar

Geleceğin sesi bugünden yankılanır etrafı sarar

Yaşamın dansı on yediyle başlar

Hayata dair ritm tutar

Gözlerdeki parıltı geceye ışık saçar

On yedi yaşın büyüsü gerçektir sonsuzluk kadar

GÜLÜŞÜN YETER

GÜLSEN AKSOY

Gitmek istersen"engel olamam sana kırgın,

Aramam sormam asla"

gidersen bana dargın,

Dilimse bilki suskun"

yürek yaralı durgun,.

Unuturmuyum ? seni"

aşkım selamın yeter,

**

Mazimdeki hatıran"

resimlerde kayıtlı,

Silmem asla silemem"

Kokun tene yayılı,

Telefonum çaldıkça"

sanki sesin duyulur

Unuturmuyum ?seni

Aşkım kelamın yeter.

**

Gece rüyalarımda"

Sanki gerçek yaşarım,

Uyanmak hiç istemem"

Yoksan eğer kışlarım,

Gönlümüzün tahtında"

sevgimizi düşlerim..

Unuturmuyum?seni

aşkım gülüşün yeter.

MUHARREM

MUHARREM DURAN KILIÇKAYA

Her ne kadar öz kardeşin olsa da

Bize göre el gibidir Muharrem

Daraldıkça gelip harçlık alsa da

Dağdan gelen sel gibidir Muharrem

Hünerini gazeteler yazmakta

Üstüne yok yapılanı bozmakta

Her gün akşam bir sokakta sızmakta

Cıngırdaklı zil gibidir Muharrem

Yolların da hem tuzak hem kuyu var

Bizim gibi onda da beş duyu var

Sudan daha yumuşak bir huyu var

Sert dikenli gül gibidir Muharrem

Niyaz eder el açarak dere de

Takla atar su bulansa nere de

Şeytan ile çıkar aynı kare de

Deli değil del gibidir Muharrem

Yaşlandıkça her gün daha azıtır

Saçlarını usturayla kazıtır

Küfür bilmez ağzı bozuk tozutur

Bildiğiniz yel gibidir Muharrem

Her işinde kesin dolap çevirir

Bakışıyla minareyi devirir

Söz verse de bir gün sonra kıvırır

Kaypaklıkta jel gibidir Muharrem

Ne yermeye ne övmeye yakışır

Olur olmaz insanlarla takışır

Damarım da bir deli kan akışır

Anti kıron tel gibidir Muharrem

Dilerim ki boyu bosu devrile

Etrafına dikenli tel çevrile

Baş ucunda çam fidanı sivrile

Geçit vermez bel gibidir Muharrem

AL SEVDANI GÖNLÜMDEN 2

HÜSNÜ SÖNMEZER

Sevsen depremler olurdu yüreğimde

gökyüzünü paramparça ederdim

samanyolunu indirirdim avuçlarına

sana yıldızlardan bir saray yapardım

pırıl pırıl parlardın güneş gibi

pırıl pırıl yaşardın sevdamla

o sarayın içinde

istemedin

eskisi gibi yine yalnız kaldım

benimle ben

hadi yakıp durma yüreğimi

al sevdanı gönlümden

keşke rastlamasaydım hiç sana

keşke bakmasaydım yüzüne

ve gözlerini içmeseydim bir su gibi

seni yerleştirmeseydim gönlümün içine

sevdanı düşlemeseydim

seni düşlemeseydim yanımda

ve adın olmasaydı keşke

dudaklarımda

ama

elimde değildi ki

öyle bir geldin gönlüme

fırtınalarla

elimde değildi atmak içimden seni

bu saatten sonra

oysa

istemedin

hep hayır dedin sen

gecikme artık nolur

al sevdanı gönlümden

sevsen tufanlar kopardı içimde

dağları yerinden oynatırdım

güneşi tutardım ellerimle

sana getirirdim

ısıtsın diye yüreğini

denizleri dümdüz yapardım bardaktaki su gibi

durgun ve sakin

o sakin denizin içinde bulurduk birbirimizi

geride bırakırdık bir bir

geçmişimizi

geleceği düşlerdik

o sevda saçımızın en son teline kadar sarardı

birleştirirdi bizi

belki

kendi ellerimle verirdim sana

dünyanın en güzel çiçeklerini

oysa

istemedin

şimdi ne yapacağım ben

çaresizlikten

hadi üzme yeter

al sevdanı gönlümden

al sevdanı gönlümden

al

kendime geleyim

al sevdanı gönlümden

al

geçmişime döneyim

al sevdanı gönlümden

al

al

al

ben sevdasız öleyim

Bakmadan Geçme