Mavi Şehrin Kalemleri

TEVAFUKUN İLMEKLERİ

YÜKSEL GAZİOĞLU

Bir yolcuyum yol bilmez,

Karanlık köşeler izler adımlarımı.

Adımlarım şaşkın, Kulaklarımda vesvese,

Ağlamaklı bir hal…

Ama bilirim,

Gökler ağlamaz durduk yere.

Tesadüf yoktur bu lemde.

Bir taş yuvarlanır, öncesiz, sonrasız,

Kimini düşürür uçuruma,

Kiminin yoluna koyar yıldız.

taşında bir hikyesi vardır,

Tıpkı her insan gibi.

Gökten inen ilmekler,

Sabırla dokur kader yorganımı

Haksızın ettiği hoyratlık,

Vebalidir dolar ayaklarını.

Her yara hikmetle dokunur,

Tevafukla düşer önüme.

Bir damla yağmur,

Çekti ipimi gökten,

Sel oldu yoluma,

Ya berekete, ya felakete.

Meğer yaralanmak nimetmiş,

Derin yaralar da hikmetten.

Sözler sustu gönül derghında,

Sanırsın yankılar sağır eder ruhu.

Öğrendim,

Her kayboluşta ima,

Her durakta

sır saklı.

Bir kelime dokunur ruhuma,

Bir ışık düşer yüreğime.

Ve anlarım

Hiçbir şey rastgele değil bu lemde.

lem ki! hikmetle yazılmış nasip,

Tevafukla donanmış gökyüzü,

Ve her nasip bir duanın özü.

ŞİİR YÜREKLİ KADINLAR

GÜLHAN TAŞKIN

Ya oda sevmiş olsaydı beni...

Şiir ile konuşuyorsa bir kadın, suskunlukları çoktur. '-Önce ben' demeyi unutalı hayli zaman olmuştur. Kim bilir? Belki de ben demeyi öğrenemeden başlamıştır şiir ile tanışıklığı. Dizeler döküldükçe kaleminden sesine küsmüştür dudakları. Nefesinde kırgınlıklarının sessizliği, geceye nice türküler nice şiirler bırakmıştır usulca.

Yazgıları gelincik kınası, gamzeleri derya deniz kadınlardır şiir kokulu kadınlar. Kirpiklerinde asılı kalmış nemli sevdaları vardır hep. O sevdaları yaşatabilmek içinde kocaman yürekleri. Hayata olmasa da, hayallerine gülümser her daim dudakları ve her gece yarısı yatağına uzandığında hayaliyle uykuya dalar şu cümlenin;

-- Ya oda sevmiş olsaydı beni...

İSTANBUL HASRETİ

SAVAŞ ASLANDEREN

İstanbul ' u anlatır mısın?

Halici, boğaz keyfini,

Birde İstiklal caddesini.

Sonra Kasımpaşa ' yı , Güngören ' i.

Ümraniye ' yi.

Anlat ki bende bileyim .

Hiç gitmedim İstanbul ' a .

Hayalimde gezeyim.

Hiç elimden tutup gezdiren olmadı çocukken.

Yetişkin , delikanlı olduğum zaman.

Gidip gezemedim yokluktan.

Bana Masal anlatır gibi İstanbul ' u anlatır mısın?

Beşiktaşı ,Dolma bahçeyi ,

Fatih ' i , Topkapı 'yı, Sultan Ahmet Meydanı 'nı

Kız Kulesi ' ni , Galatay ' ı .

İstanbul masalı gibi anlatır mısın ?

Hiç gitmedim İstanbul ' a.

Belki hayalimde gezerim.

KALEMİ SIRDIR BİLESİN

FENDİYE DİNÇ

Doğmadan alnıma yazılmış yazı,

Rabbimin kalemi sırdır bilesin.

Dertlerim çoğaldı bulamam düzü,

Felekle hesabım vardır bilesin.

Bulutlar karardı çileli başım,

Tadını alamam zehirdir aşım,

Sanırsın sekseni dayandı yaşım,

Kendimden geçtiğim yerdir bilesin.

Demeyin etmeyin böyle yaşanmaz,

Yapıştı üstüme yontsam aşınmaz,

Atsamda atılmaz ağır taşınmaz,

Yüklerim boyumla birdir bilesin.

Gizliden gizliye her gün andığım,

Zamanla azalır biter sandığım,

Dumansız içerden içe yandığım,

Közlenip sönmeyen hardır bilesin.

Nihali mutluluk gönle yağmıyor,

Umutlar sönünce güneş doğmuyor,

Nefesi ciğere çektim sığmıyor,

Ölmeden ölmesi zordur bilesin.

YERYÜZÜ YILDIZINA

NURAY ÖNGEÇ

Elimi tut, gözlerime bak çocuğum,

Seni yaşamış ,seni tanıyan şu bulanık, yorgun, bitap gözlere...

Bir zamanlar ben de ufak, ufacık bir çocuktum.

Benim de saf bir kalbim,

Kirlenmemiş duygularım,

Kocaman bir dünyam vardı.

Ben de senin gibi ışıl ışıl bakardım,

Bu karanlık, bu keşmekeş dünyaya.

Tüyden kanatlarım vardı o zamanlar,

Yabancısı değildim gökyüzünün.

Üstünde uçardım bulutların doludizgin...

Hatırlıyorum daha dün gibi,

Yalın ayak, toprağı delercesine koştuğumu.

Bir kaleye tırmanıyormuş gibi, ağaçlara çıktığımı.

Delicesine oyunlar oynadığımı,

Körebe, saklambaç, elim sende,

Oynarken ki coşkumu.

Beş taş, birdir bir, çelik çomak da;

Ne kadar da iyi olduğumu.

Oynadığım daha ne oyunlar vardı,

Hayalimden gitmez,

Anlatsam belki, satırlar burda yetmez...

Hayallerimin biri bin paraydı...

Şeftali dalları gibi, al aldı her saatim.

Cıvıltılar yükselirdi dilimden.

Bir karnavaldı hislerim,

Dalga dalga süzülürdü yüreğimden...

Yalanım yoktu,

Saf küçük,masum kurnazlığım olsa da;

Aldığım simitleri kaç parçaya bölerdim biliyor musun, öyle kalpten?

Tek lokma düştüğü de olurdu, boğazıma bazen.

Çünkü arkadaşlık kardeşlikti,

Kanımda akardı özden...

Çocuğum, bal yanaklı,güneş yüzlü küçüğüm.

Ben de ufak, ufacık bir çocuktum,

Senin gibi bir zamanlar...

Senin oynadığın oyunları bilmem elbet,

Sen de benimkileri...

Ama acıyla söylüyorum.

Üzgünüm, hem de çok üzgünüm...

Senin çocukluğunu çaldılar,

Benim de umutlarımı...

Biliyorum,suçluyum,

Hem çok suçlu,

Hem de çok pişman.

İçimde çöreklenmiş hisler kahrediyor inan.

Neden geçmedim,

Önüme dikilen kayaları.

Neden korkup saklandım,

Bir kurtçuk gibi yaşadım,

Yıkmadım duvarları.

Kabul ettim, dayatılanları.

Neden yakmadım,

Söndürülen ışıkları...

Sen yeryüzünün yıldızı!

Sakın korkma,

Kabul etme,kısıtları.

Balyozlar ,cendereler

Olsa da sana sunulan,

Sen sun hayatına, nice armağan.

Hiç düşmesin yağmurlar yanağından...

Gel el ele verelim,

Filizlensin umutlar!

Yeniden mutluluk dolsun kalplerimiz!

Sevgiyle sarılsın gönüllerimiz.

Sen bal yanaklı,güneş yüzlü küçüğüm.

Sen yeryüzünün yıldızısın!

Sakın söndürme,

İçinde yanan ışıkları...

DÜĞÜN

ZEKİ BOZ

9/hece vezni

Oğul büyütür vatan için

Hain düşmana çatan için

Şehit yolunda yatan için

Kınaladığı gün toy olur

Daim hayal kurar beslenir

Konuk komşusuna seslenir

Düğünde bezenir süslenir

Neşelenir coşar toy olur

Helal sütünde emdirirse

Kaderini haktan bilirse

Şükür edip düğün ederse

Elbet; asil-zade soy olur

Düğün eder eğlenir güler

Hoşlanarak oynar zevk alır

Bar başında mendili sallar

Halay çeker lay lay loy olur

Gelin kıza duvak takanı

Hilal için düşüp yatanı

Yalan edip yuva yıkanı

Bilmezsem halime vay olur

Dünürler ziyafeti çeker

Eş ve dostları takı takar

Gelin damat yuvayı kurar

Çoğalır nesep boy boy olur

Düğün ailenin temeli

Bismillah deyip başlamalı

Ülkemizde huzur olmalı

Zil çalıp oy oy oynar olur

16 Aralık 2024 Erzincan

TEREDDÜT VE KORKU

YUSUF GÜL HATAY DEFNE

Ey yar..!

Sana olan sevdam ile seyyahım

Meçhulden meçhule savrulmaktayım

Gökleri inletir ahım, eyvahım

Sönmez yangınlarda kavrulmaktayım

Ey yar..!

Korkularım kördüğümden ötedir

Şu karmaşık halim, sen söyle nedir

Leyla'sız Mecnun'dan daha beterdir

Yokuşlu yollarda sorulmaktayım

Ey yar..!

'Sana kavuşamam' korkusu ile

Kurudu gözyaşım ah sile sile

Ahıri nazlı yar düşürdün dile

Yollara bakmaktan yorulmaktayım

Ey yar..!

Yetmez mi özlemin, verdiğin eza

Yetmez mi, reva mı bu cana ceza

Yetmez mi, insaf et, son ver şu naza

Bir değil, bin parça kırılmaktayım

Yusuf Gül (GEZGİN)

ÖMRÜM SENİNDİR

GÜLHAN GÜRBÜZ

Seninle geçen gün, bir ömre değer.

Ne zaman gelirsen, ömrüm senindir.

Bana yüreğinde yeter ki yer ver.

Ne zaman gelirsen gönlüm senindir.

Hayalin gecemde tatlı bir rüya.

Al beni sinene sar doya doya.

Cennete dönüşsün üç günlük dünya.

Ne zaman gelirsen ömrüm senindir.

Aldığım nefeste, düşlerimdesin.

Ezelden ebede yalnız benimsin.

Gönlümün hırsızı şimdi nerdesin?

Ne zaman gelirsen gönlüm senindir.

Sen kırlarda açan nadide çiçek.

Gönlüm kanat çırpar, sanki kelebek.

Aşkımız bitmesin son nefese dek.

Ne zaman gelirsen ömrüm senindir.

Şarkılar, şiirler hep seni söyler.

Gel ki çalsın sazlar, söylesin diller.

Neyleyim dünyayı bana verseler.

Ne zaman gelirsen gönlüm senindir.

Bakmadan Geçme