Mavi Şehrin Kalemleri

VAN ŞEHRENGİZİ

BEKİR OĞUZBAŞARAN

Nasıl unuturum Van'ı?

Odur gönüller sultnı

Doğu'nun Şems-i Tbnı

On Sekiz İki Nisan'ı?

Ruhavî Mahmut Kaplan'ı?

Melih Erzen,Ramazan'ı?

Kibar,kitaplar yazanı

S.Özer,dört yıl mihmnı

Cell,Feyat,garibnı

Hececi Adnan Özkan'ı?

Tatvan,feribot limanı

Bereket saçan Şamran'ı

Yanı başında İran'ı

Murdiye,Çağlayanı

Müştehir,şiir ormanı

lemi tutmuştur şnı

Işık,şiir dokuyanı

Şirler,dil bahçıvanı

Doğu'da bekler vatanı

Hep canlı Hava Alanı

Ünlüdür Faki Tayran'ı

Kedinin ana vatanı

Unutulmaz binbir anı

Cennet gibidir zamnı

Enfes kahvaltı dükknı

Ağızda erir büryanı

Kekikli Kebabistn'ı

Erek,en yüksek meknı

Otluyla donat sofranı

Lezzetli,çöreği,nnı

Hiç katık istemez yanı

Sayısızdır hüsn ü nı

Bir Urartu Kahramnı

Yavuz Sultan,Çaldıran'ı

Malazgirt,yiğit meydnı

Ebedî İslm vatanı

Dostlukla çağıldar kanı

Ak-Kara Koyun her yanı

Koca bir deniz (Leyk Van)ı

Pek münbit bağ u bostnı

Çok sever ilim-irfnı

Unutulur mu 'Hazan'ı?

Saymakla bitmez ozanı

Cana yakındır insanı

Doğal beslenir hayvanı

Yurdun güllük gülistnı

Binbir ticret kervanı

Köpük köpüktür ayranı

Hlis bal dolu kovanı

Hep güneşli sumnı

Gölde en güzel batanı

Ferit Melen,Başbakanı

Hüseyin Çelik,bir Vnî

Eğitim-Kültür Bakanı

Murat ve Mehtap İlhan'ı

Ercişli Emrah,romanı

Emrah ile Selvihn'ı

Unutulmaz aşk destnı

Tek Gözlü Dürrî Dîvn'ı

Depremlerle imtihnı

Küllerinden kaç doğanı

Çaydır,demi,devrnı

Leziz çayı,tavşan kanı

Demirbağ,Dîvan uzmanı

Allme-i Dü Cihn'ı

Şenler,Klsik hayrnı

An,Boynukara Hasan'ı

Kale,devenin ıhanı

M.Çelik,ehl-i irfnı

Abdurrahman Adıyan'ı

Şark'ın Yıldızı,Cinn'ı

Şiflı ottan dermnı

Gzî Abdurrahmn'ı

Güneydoğu'nun arslanı

Çadır Dağı ve Süphn'ı

Edremit'tir şiynı

Gevaş ilçesi,Vestan'ı

'Hayal Bilgisi',gür kanı

Dinlemiş,Mehmet Kaplan'ı

Dinledik,Okay,Orhn'ı

Birol,Kurucu Dekanı

Arvsî'lerin vatanı

Üstd Bedîüzzamn'ı

Aydın Talay'dı Başkanı

S.Baş,G.S.F.Dekanı

M.Yiğit Bölüm Başkanı

Ekrem,Van Ahmet Bîcan'ı

Avşar,Duymaz,asistanı

Anmamak olmaz Çapan'ı

Çelik'lerin Ramazan'ı

Muhsin Mcit,çalışkanı

Taşdelen,hakîm harmanı

Vef'lı,Seyir,Seyrnı

Türkolog Zeki Taştan'ı

Van'a katkılar sunanı

Veysi,Türkçe Okutmanı

Ekinci,Abdurrahmn'ı

Kali,basın danışmanı

Lleci,bilmez nisynı

Kemikli,gönül insanı

Zeve'dedir şehîdnı

Kovmuştu Ermeniyn'ı

Vantur,Van Gölü,Best Van'ı

Usta şoför ve kaptanı

Kilim-cicim dokuyanı

Savat ustasını tanı

Dekandı,Akyüz,Nurhan'ı

Pki Küçüker,İlhan'ı

Ümit Bey,şirin lisnı

Vaniköy'e vermiş sanı

Ali Paşa'da figānı

Van Kütüğü,Armağan'ı

Abdülkerim,renk katanı

Ahlat'ta hmûşnı

Kümbet,medrese,hanı

Vizontele,film meydnı

Bildi,Yılmaz Erdoğan'ı

Bekir Koçlar,heyecnı

Bahçesaray(Müküs) canı

Subaşı,Hakk'ın ihsnı

Bil,Yaşar Adıyaman'ı

Sarıca'lar dil uzmanı

Ünal,Almanca yazmanı

Abdülkerim Uzağan'ı

M.Bozkurt,bilgi ummanı

Ydet Hidyet Özcan'ı

Celil Güngör,Danışmanı

Necdet Subaşı,umranı

Hiç susmamıştır eznı

Her dem okunur Kur'n'ı

İpek Yolu bezirgnı

İnci Kefali,Sazan'ı

Dağlarında uşkun ganî

Bağlar İran'la Tûrn'ı

Sodalı suyu,deterjanı

Hepsi vatanın kurbnı

Anlı şanlıdır ünvnı

Kanlı,kılıcı,kalkanı

Zindedir pîr ü civnı

Kehrizler sular bostanı

Savaş yılları,hicrnı

Tamara,şık çobanı

Kalkınmanın küheylnı

Onda,dağların ceylanı

Gölü,aratmaz ummnı

Aratmaz,Şam'ı,Tahran'ı

Odabaş,Van'ın Lokman'ı

A.Göktürk,az yaşayanı

Ruhi Su,türkü tuğynı

Evgin, 'Hafif' okuyanı

Yaşar Keml,Türk romanı

A.Yüce,türkü tûfnı

Poyrazoğlu,halk ozanı

Ercişli Ahmet Kurbnî

Levendoğlu,halk irfnı

Yönetmen,Çetin,Sinan'ı

Türkü,Çelik,Atakan'ı

Çağlarî,şık Meknı

Özbek,müzik kompedanı

Halay çeker,kız-kızanı

Sdık Battal,deli/kanı

Mecit, 'Yeni Türk' alanı

Sait Ebinç,anlatanı

Onay,peyzajlar yapanı

Karaca,güzel yazanı

Kültür-Sanat Şehristn'ı

Bütün düny Van hatrnı

Ölmeden önce gör Van'ı

Sicillemeler Ozanı

Oğuz,yazdı bu destnı...

Kayseri,18 Aralık 2024 Çarşamba

SARIKAMIŞ CENNETE SUSAMIŞTI

TARIK TORUN

İhtiraslı kumandan ihtirasına yaktı.

Alman'ın çakmağıyla beyninde şimşek çaktı.

Kurtlar kuşlar donarken, paşadaki meraktı.

Göklerden beyaz ölüm Sarıkamış'a aktı.

Doksan bin cennet kuşu, kanatlanan buraktı.

İhtiraslı kumandan ihtirasına yaktı.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Rabbi sevmiş Mehmedi, karıyla yıkamıştı.

Ölüm yağdıran gökler, Mehmetçiği bulmuştu.

Açmadan gonca güller, sararmadan solmuştu.

Onları aldı Rabbi, vadeleri dolmuştu.

Hayali biten paşa saçın başın yolmuştu.

Hayret edip yeryüzü, sonra bir hoş olmuştu.

Ölüm yağdıran gökler, Mehmetçiği bulmuştu.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Şahadetin şerbeti, çığlıksız haykırıştı.

Hedefler buz kesilmiş, Kafdağı'na ıraktı.

Sarıkamış'a şehit buseleri bıraktı.

Ganimet bulmuş Moskof, kızıl marşıyla aktı.

Karakış ortasında nice ocaklar yaktı.

Kavuşunca Rabbine Mehmet donarak baktı

Hedefler buz kesilmiş, Kafdağı'na ıraktı.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Karlar karış karıştı, Mevla'ya yakarıştı.

Mehmede karlar kefen, billur buzlar tabuttu.

Doksan bin Anka kuşu, Kafdağı'na umuttu.

Biner biner düşünce, kar örtüsü uyuttu

Cennete kanatlanıp, zemheriyi unuttu.

Anadolu ağladı, matemi buzlar tuttu.

Mehmede karlar kefen, billur buzlar tabuttu.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Tabur tabur şüheda, şahadete yarıştı.

Mehmetçik anaların gözyaşını kuruttu.

Şerha şerha uçunca, ak göklerde buluttu.

Kimisi meçhul asker, kimisi de Mahmut'tu.

Onlara kucak açan Yaradan'ı mabuttu.

Terk etmeyince yurdu, serhat boyu huduttu.

Mehmetçik anaların gözyaşını kuruttu.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Şehitlik makamına uyuyarak varıştı.

Sarıkamış kalbine doksan bin sevda taktı.

Şehitler kervanıyla nur meşalesi yaktı.

Allah-u Ekber nurlu, geceleri berraktı.

Rüzgrlar ese dursun, şehitler de bayraktı.

Tarihin talihine hüzünleri bıraktı.

Sarıkamış kalbine doksan bin sevda taktı.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Doksan bini bekleyen cennetler susamıştı.

İhtiraslı kumandan ihtirasına yandı.

Hırsla Allah-u Ekber dağları'na dayandı.

'Aman Allah'ım! ' Deyip, acılarla boyandı.

Kar üstüne doksan bin gül düşünce uyandı.

Mehmet'in yakarışı Allah'ına ayandı.

İhtiraslı kumandan ihtirasına yandı.

Mevsimlerden karakış, mekn Sarıkamış'tı.

Paşa'nın acısıyla, karlar karış karıştı.

ŞİİR

İBRAHİM SAĞIR

Şaire hüzün gerek, şiire vezin gerek,

Şiir söylemek için Allah'dan izin gerek.

Haddini bil ey şair kem kelama bulaşma,

Kşane-i edebin asil kızıdır şiir,

Elin yoz bahçesinde ibret için dolaşma,

Duyguların bestesi, dilin nazıdır şiir.

Yunus'dan, Fuzuli'den, Mevlana'dan ibret al,

Hikmet ile yoğrulmuş sözün özüdür şiir.

Kimseler işitmesin, seher vakti selam sal,

Seyrine doyum olmaz yrin gözüdür şiir.

Kelimeleri okşa, sev öyle koy yerine,

Sevgi gülistanının her dem yazıdır şiir.

Efkr bassın içini ta derinden derine,

Nağme nağme inleyen gönül sazıdır şiir.

Vefasız sevgiliden şekva ise niyetin,

Firkat sahralarında ince sızıdır şiir.

Düşerse girdabına amansız acziyetin,

Kulun Allah katına has niyazıdır şiir.

Asırların ardından berrak, saf, duru, temiz,

Türkçenin kendine has bir avazıdır şiir.

İncitme onun ile tamam, olur bestemiz,

Asaletine değme senden razıdır şiir….

SARIKAMIŞ, BU NASIL KIŞ?

EBUBEKİR ÇAVUŞ - EDEBİYAT ÖĞRETMENİ

Sarıkamış Sarıkamış

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Yeleği yok, çorap nakış

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Parlak nurlu güneş söndü

Tüm mevsimler kışa döndü

Çok erkenden yol göründü

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Koçyiğitler düşe daldı

Felek birden canı aldı

Bize tekbîr ibret kaldı

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Kar altında nice mehmet

Biri ahmet biri mehmet

Zemheride yok merhamet

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Tarihe bak cetti tanı

Bedel veren o atanı

Teslim etme bu vatanı

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Rengi ayrı, ırkı ayrı

Fikir aynı yoktu gayrı

Vatan için canı hayrı

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

Sarıkamış kan her karış

Sarıkamış can her karış

Sarıkamış şan her karış

Bu nasıl hl, bu nasıl kış?

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ

HAMZA EROĞLU

Yıl bin dokuz yüz ön dört destan yazmak amacı

İzin vermedi Ekber dağlarının yamacı

Sırtında yırtık libas ayağında çarığı

Vicdanları sızlatır dudağının yarığı

Hazırlıklıydı Rus'lar altı kuru sırtı pek

Yalnız savaşçı Türk'ler atadan yedi göbek

Yaz olsa yağacaktı gökten mermi yerine

Soğuktan perde indi gülen o gözlerine

Allahüekber dağın üç binlerde rakımı

Ancak Hak'ka has idi yenmek böyle takımı

Üçer beşer birleşip sarılmışlar kol kola

Kimi dağ yamacında kimi serilmiş yola

Diz çöküp nişan almış hedefte dir gözleri

Yavrum diyor, yr diyor yürek yakar sözleri

Hayl oldu, düş oldu gülizar da gül dermek

Kolay mı yedi günde doksan bin şehit vermek

Şehit haberi geldi bakıştılar göz göze

Metanetli anası başladı hemen söze

Aşılır tüm engeller deniz olsun, dağ olsun

Bağrına taş basarak dedi Vatan sağolsun

Ecel erken gelmişti yürekleri dondurdu

Babası ak alnına bir öpücük kondurdu

Dua için Sema'ya açıldı bütün eller

Yerle yeksan olmuştu kurulan tüm hayaller

Anlatsın biri bana bunların nedeni ne

Yakışmıyordu ölüm gencecik bedenine

Yaralıydı her yeri Vatan diye haykırdı

Esaret zincirini bu sözleriyle kırdı

Kimi torun sevecek, kimi liseli çağda

Kesişmişti yolları geçit vermeyen dağda

Vatan emanet deyip uğruna koymuş seri

Alev, alev yaksa da ateş düştüğü yeri

İnançlıydı her biri iman halis niyetti

Düşman girmesin diye göğsünü siper etti

Böyle ilan edildi güzelim Cumhuriyet

Hür doğduk, hür yaşarız, hür öleceğiz elbet.

BİR GÜL DALIYDIM

GÜLAY ÖZDEMİR

...Ve ben

Kırılganlığımı hep erteledim,

Sevgiye hasret İncecik bir gül dalıydım.

Hüzünlü göz yaşlarım saklı kaldı.

Bir menzile varamadım.

Zamana dur demek mümkün mü?

Yolları koşar adım gitsem de nafile,

Yine de yetişemem menzile.

Zor olanı başarmak büyük hayal,

Sen başardın mı derseniz,

Soru işaretinde kalır başarılar.

İncecik bir gül dalıydım,

Ne çok kırdılar dallarımı.

Benimkisi yüreklere dokunmaktı,

Nehirdeki sevgi durulmaya yüz tutmuş,

Bağrımdaki bu gamı bir ömür fark etmediler.

Dar ağacından kim almış yüreğimi,

Dermanı var mı bu derdin?

Ozanın türkülerinde, aşığın sazında...

Bülbülün figanında dağlar inledi.

Erişemeyeceğim sevginin sırrına yazar mıydım şiir?

Eğer sevdiyseniz beni,

Ben de sevdim sizleri.

DÜŞ KIRIKLARI

FATMA HAZER TURAN

Hep baharı yazı bekler ya

turnalar kuşlar dönmek için

Bir gün döner diye beklenen,

Gözü yaşlı sevgililer ağlar için için,

Yaşar gideriz böyle sonunda düş kırıkları...

Hep geleceğe umutla bakar ya insan,

Önünde taş duvarlar gibi engeller,

beklenmedik kara kışlar yağar ya hani,

Sonra sağanak sağanak yağan yağmur gibi gözyaşları,

Kaybolur birden hayaller, kalır düş kırıkları...

Birden asi bir rüzgar eser,

Savurur seni ordan oraya,

Kaybolur gider mutluluklar,

Hüsran olur herşey, tamda o an

Kalır sonunda sana düş kırıkları...

Başlar aniden gri yağmurlar,

Yıkar yeryüzünde bütün kirleri,

Ne geçmiş, ne gelecek olur umurunda,

Bozulur büyü, batar birden güneş,

Kırık kalpler durağı olmuş vardığın yer,

Vurur seni yüreğinden, düş kırıkları...

Gönül gel! sende artık uslan,

Şöyle bir dinlen, duvara yaslan,

Bu gidişle kalmaz ,dizlerinde derman,

Ömür biter yazık akıp giden bir sel gibi...

Edirne…

AYRILMAK YOK!

İHSAN FATİH POLAT

(OZAN EBEDİ)

Şimdi yoksun yanımda. Yetîmim, garîbim, h!

Gitmek zorunda mıydın baba, bu kadar çabuk?

İsyn etmiyorum, biliyorum bu bir günh

Demedin mi: 'Tek başına ne yapar bu çocuk?'

Demedin mi: 'Küçücük daha onun yüreği

Kucaklayamaz dünyyı, zayıftır bileği

Akîm kalacak belki tuttuğu her dileği

Son anımsayışı akla gelecek mûtluluk? …'

Beni böyle kederli çok hl içinde elbet

Görmek istemezdin, fakat çresizim, affet!

Her adımım, her tutumum bana bir nedmet

İçinde kocaman boşluk kırdığım her kabuk

Çok zamn geçti böyle, pes etmedim yine de

Utandım o sûretten gördüğüm yînede

Bu bana yakışmaz; dağılış her sniyede

Hatıra geldi vaktiyle çektiğin her nutuk

Gayret gösterdim ve dünyma meydn okudum

Üstümde biten her kayama vardı bir murç'um

Yonttum, şekil verdim ona. Baktım; doğrulmuşum

Her vurdukça aktı yaralarım oluk, oluk

İlmime verdim kendimi, san'tta yükseldim

Sınıf atladım, büyüdüm, sandım ki bir devdim

Duygularım değişti, haytı baştan sevdim

Yağmur gibi yağdı tepeme bereket, bolluk

Mûsîkînin sesini dinledim, rûhuma cn

Bir nefes geldi, cn vermek üzereyken el n

Bin dağın titremesine bedel bu helecn

Evvelce hislerim sönüktü, yüreğim buruk

Bu zamnlardı; ellerimden tuttu birisi

'Kmil baba!' Zengindi, sevmezdi gösterişi

Akıllı, becerikli, muntazamdı her işi

Tez alıştık birbirimize, ettik intibk

Yokluğunu aratmadı kederli günlerde

Sadet oldu, karmsrlık kaldı dünlerde

Şer birileri nifk tohumları eker de

Çalmaz mı mûtluluğumu elimden? Gitti, bak!

Şimdi o bir köşede, ben bir köşede yalnız

Sevgimize muhtç, tesellî aramaktayız

Bir şey söyle, uzaklardan bizi izleyen kız!

Ne oldu yemînlere, ne çabuk unutulduk?

Bunca va'dler, bunca sözler yabana mı gitti?

Oy! Şu yol, şu ağaçlar, evler… Hepsi şhitti

Yok mu bana bir umût, bir ışık, bir belirti?

Bulduğunuz gibi bırakmaya hakkınız yok!

Unutamıyorum. Silemiyorum sizi ben

Gözlerimden, kulaklarımdan sesinizi ben

Yaşayalım mes'ût dakîkaları yeniden

Söz verelim; 'Ayrılmak yok!' diye. Sevelim çok…

(21.12.2024)

Yorumlar 1
Ozan Ebedi 26 Aralık 2024 03:24

Mavi şehrin kalemleri'ne eserime yer verdikleri için çok teşekkür ediyorum. Naçizane şiirim ile çalışmalarına katkıda bulunabildiysem ne mutlu bana. Tüm çalışanlarına ve değerli Şair ve yazar dostlarıma bundan sonraki çalışmalarında başarılar ve esenlikler diliyorum.

Bakmadan Geçme