Mavi Şehrin Kalemleri
KADİM ŞEHİR KAYSERİ
ALİ ÖZKANLI
İpek yolu üstünde Anadolu incisi
Erciyes, Ali Dağı izci şehir Kayseri
Hunat Hatun, Gevher'le gönüller birincisi
Koca Mimar Sinan'la öncü şehir Kayseri
Kuşlara cennet olan Sultan Sazlığımız var
Tarihî kalesiyle kadim şehir Kayseri
Kültepe Kaniş Karum geçmişimden yadigr
Mantının diyarıdır güzel şehir Kayseri
Sucuğu, pastırması Develi cıvıklısı
Bağlarıyla ünlenen yeşil şehir Kayseri
Şelalesi, halısı, çalışması, zeksı
Hayırseverler yurdu güzel şehir Kayseri
Seyyid Burhaneddin'in Şeyh Hamidi Veli'nin
İzlerinde yürüyen kutlu şehir Kayseri
Dvûdi Kayseri'nin, İncili, Seyrani'nin
Sözlerini anlayan mutlu şehir Kayseri.
YR GÖZLERİN
İSMET BOZKURT (DİLSİZ KALEM)
Kanat çırpıp uçmuyor gökte turna kuşların
Kalkar mı ki çağırsam gözde hill kaşların
Nevbahara dönüşsün hazn ile kışların
Karşımda nazlı nazlı durmaz mı yr gözlerin.
Sözlerin yanık kokar gözün beni yakarken
Kopardı fırtınalar bentlerimi yıkarken
Bir bir söner ümitler can bedenden çıkarken
Perişan hallerimi sormaz mı yr gözlerin.
Duygularım bî-çare hislerim dara boğar
Denize kandil düşer, Miray dağlardan doğar
Sarılırken hayale saçıma ayaz yağar
Yüreğim buz tutarken sarmaz mı yr gözlerin.
Şerh şerh çözülür sır düğümlü heceler
Aydınlanır gün gibi kara zindan geceler
Türküye döner hasret kırılır kelepçeler
Mızrap olup sazıma vurmaz mı yr gözlerin.
Gönül dert deryasında bdesini içerken
Sonsuza pusatlanır bu can serden geçerken
Sevdanın mizanında aşk burcunu seçerken
Vuslata hd-ü peymn vermez mi yr gözlerin.
HURDACIYIM
DİLEK AVCIOĞLU
Ben bir kelime hurdacısıyım,
Gittiğim her şehirde, her köşe başında,
Kırık dökük kelimeler toplarım.
Bazıları terkedilmiş, bazıları unutulmuş,
Bazen yıllar önce söylenmiş bir özür,
Bazen bir veda, bazen bir ayrılık…
Bunları alırım, sormadan,
Çünkü her kelime bir hikaye taşır içinde.
Heybemde, elvedalarla, vedalar arasında,
Bir zamanlar sevdiğim satırlarda,
Şimdi unutulmuş cümlelerle doldurdum...
Gözlerimde yılların izleri var,
Her şehirde, her adımda bir iz bırakmış gibi gezgin,
Bir kelime, bir yudum hatıra,
Bir başka şehre gitmek için hazırdır ruhum...
Bazen adı anıldığında kalbim kırılsa da,
Bazen de gitmek ve gelmek ne anlama geldiğini bilmeden,
Ama her kelime, her düş kırıklığı,
Bir yolculuk gibi şekillenir içimde...
Ve ben, biriktiririm her birini,
İçimde kırık dökük ama zengin bir dünya kurarım.
Her şehirde, her adımda,
Bir kelime kaybolur, bir başkası yerini bulur...
Ve ben…
Bir kelime hurdacısıyım…
Her birini toparlayıp, tek tek elden geçiririm,
Ama onları yeniden diriltirim.
Bir simge, bir iz ararım,
Hangi hikayede saklı kalmışsa anılar...
Düşlerin sınırlarında gözümü açtığım,
Toprağın altında gizlenmiş,
Bir yığın içinde bir iksir aradım,
Ve ben, biriken harflerin hurdacısıyım…
Böyle bir yolculukta,
Her kelime, her an bir sır bırakır,
Hakikatler hikayelerin ardında saklıdır,
Ben de o hikayelerin peşindeyim...
BU DA BİR SEVDA
İZZET IRMAK
kıyısız düşünceler üretir
boş kaldıkça kelimeler
suya düşen gölgeler
bakışır ömür dalında
düşen yapraklar art arda
bu da bir sevda
insan en çok mutluyken söyler
dilinin tersine düşme
hele gözünden düşme
önündeki taşa bak düşme
ikinci el bir sevinç mezattan düşme
bu da bir sevda
sadece kendine anlamsızdır
herkese bir anlam yükler
düşmez sırtındaki yükler
hele ki büyükler
gönül bu bekler
bu da bir sevda
gecenin en aydınlık saati
akrep kovalar mı yelkovanı
boşa akıtma zamanı
haydi doldur kovanı
umut tükenmez insanda
bu da bir sevda
BİZİ
İBRAHİM SAĞIR
Manayı akıldan söküp aldılar,
Maddeye kul köle ettiler bizi.
İrticayı üstümüze saldılar,
Hainlerle eşit tuttular bizi.
İmanımı parsel parsel ettiler,
Her parsele üç beş sanem diktiler,
Geçmişime kara kalem çektiler,
Çorak sahralara ittiler bizi.
Ceddime küfreden itler türedi,
Tarihi kemiren bitler türedi,
Dinime saldıran ciltler türedi,
Gvur parasına sattılar bizi.
Vatan sevgisini abes gördüler,
Mazi defterimi rafa sürdüler,
Kültürüme düzme kılıf ördüler,
Yozluk vadisine attılar bizi.
Zaman ötesine davettir dinim,
Hor bakana karşı bilenir kinim,
Bu çapsızlıkları almıyor zihnim,
Batı çamuruna kattılar bizi.
MÜEBBET YALNIZLIĞIM
BEKİR YILDIRIM
Oy benim
Müebbet yalnızlığım
Bilmemki seni nasıl yazsam
Seni nasıl anlatsam
Yapışmışsın benliğime
Fırat'ın suyunda yıkansam
Diclenin suyunda kutsansam
Yinede senden arınamam
Of of
Kalabalığa katılsam daralıyorum
Dağlara çıksam yalnızlığımda üşüyorum
Aynadaki kendime dahi susuyorum
Bu nasıl bir ceza yarabbim
Artık kalmadı mecalim
Gayri tükendi takatim
Oy benim müebbet yalnızlığım
Yinede senden arınamıyorum
Herkes gülüp geçiyor bu halime
Kimi deli diyor kimi divane
İki yüzlü insanlara sırtımı döndüm sadece
Sustum razı gelmedim kaderime
Bazen düşünüyorumda
Bu cezayı benmi kestim kendime
Oy benim müebbet yalnızlığım
Bir tek sen dert ortağı oldun derdime
YARIM CÜMLELER
SELMA ÇANAKÇIOĞLU
Yıkayarak asmak vardı suları,
Aydınlığa ulaşana dek,
Mübalağasız ve insanca…
Cümleler yarım kalmamalıydı,
Gerçekleri haykırırken,
Heceler düşmemeliydi gölgelerin arasına.
Akıl etmeliydi insan,
'Korkma!' derken bile,
Kırılmalıydı zihinlerdeki kelepçeler.
Haktan söz eden münafıklar,
Haktan bu kadar uzak olmamalıydı?
Bir hiçliğin ortasında,
Pervasızca dolaşan gölgeler,
Kamufle olmuş yalanların ardından,
Işığı arıyorlar,
Güneşi balçıkla kapatarak.
Söz, yankılanmalıydı boşluklarda,
Suskun dudaklar yerine,
Gerçeği haykıran bir rüzgar olmalıydı.
Gözler perdelenmişse,
Görmeyi öğrenmeliydi insan,
Çamurun içindeki cevheri,
Küller altındaki koru.
Yarım kalmış cümlelerden,
Tam bir aydınlık doğmalıydı.
Gölgelere inat,
Hakikati bulmalıydı zihinler.
Hangi zincir ki,
Kalemi durdurabilir?
Hangi karanlık ki,
Işığı saklayabilir?
Toz bulutları içinde savrulan bir hayal,
Bir siluet,
Ve hl akıl etmeliydi insan;
Düşmeyecekse heceler,
Yarım kalmamalıydı cümleler.
14 Aralık 2024
DARA ANTİK KENTİ
CEMİL UYGUN
Beş yüzlü yılların yerleşim yeri
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Kimler geldi kimler geçti o günden beri
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
Kayaya işlenmiş tarihten izler
Gelen herkes onu merakla izler
Geçmiş zamandan ne sırlar gizler
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
Kireç taşı kaya yontulmuş güzel
Mezarlar yapılmış kimlere özel
Yolcudur burada ebede ezel
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
Geniş bir alana yayılmış surlar
Gizemli bir halde kalmış kusurlar
Biri gidip biri geliyor turlar
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
Ticaret merkezi savaşlar görmüş
Geçen zaman burda ne ağlar örmüş
Yeni gelen eski defteri dürmüş
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
Kilise tophane zindanla mahzen
Susuzluktan harap kalmış değirmen
Su sarnıcı ilginç ayrı bir desen
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
Tarihin izleri işlenmiş taşa
Şahit olmuş bölge birçok savaşa
Kesin bilinemez gelmiş kaç yaşa
On beş aralıkta gezdim Dara'yı
Pazar akşamında yazdım Dara'yı
15/12/2024