MAVİ ŞEHRİN KALEMLERİ

Şairler yazarlar Vansesi'nin Mavi Şehrin Kalemleri sayfasında buluşuyor.

Öğretmen

Sevgi Gülmez

Küçük bir kız çocuğu idim. Okul ile tanışacaktım. Okullu olmanın ilk heyecanını yaşayacaktım. Sınıfa girdiğimde yüzünde kocaman bir tebessüm ile beni karşılayan güzel yürekli bir insan vardı karşımda. O an ne kadar şanslı bir insan olduğumu bir kez daha anladım.

Beni içeri davet etti, oturacağım sırayı gösterdi ve beni arkadaşlarımla tanıştırdı. Beni dikkatle dinledi öğretmenim, bana değer verdiğini her haliyle gösterdi. Bir sıkıntım olduğunda her daim tüm imkânıyla yanımda oldu. Yeri gelir, benim için birçok insanı karşısına alırdı. İlk o zaman anlamıştım öğretmen kelimesinin veya öğretmen mesleğinin önemini.

Bir öğrencinin en büyük şansının iyi bir öğretmenle karşılaşıp hayatının en özel adımlarını birlikte atacağını yaşayarak öğrenmiş oldum. Bu da benim bahtiyarlığım ve belki de birçok öğrenci arkadaşım bu hazzı yaşamaktan uzak bitirmişlerdir okullarını.

İlkokulun son sınıfında öğretmenimin tayini başka şehre çıktı. Ailemden sonra bana bu denli değer veren bir insandan uzak kalmak zor bir o kadar da üzücü bir durumdu. Alışmam kolay olmayacaktı. O yılı öğretmenimden uzak zorluklarla geçirerek mezun olup ortaokula geçmiştim. Benim için, her son bir başlangıç misali, yeni, heyecanlı ve zorlu bir süreç daha başlamış oldu. Daha da büyümüştüm fizikken, bu da farklı güçlüklere sebep oluyordu. Geliş gidişlerde taşınmama noktasında daha çok sıkıntı yaşıyordum. Ve o zaman tekerlekli sandalyem de yoktu henüz. Öğretmenimin, annemin, babanın ve ablamın ellerine, kollarına, kucaklarına ne çok şey borçluyum şimdi düşünüyorum da.

Bu burukluğun yaşanmışlığı üzerinde çok vakit geçmemişti ki ortaokulda da Görsel Sanatlar dersi öğretmenim karşıma çıktı ve bana ilkokuldaki öğretmenimin yokluğunu aratmadı. Gönlü güzel insan Ali öğretmenim. Zamanla daha yakından tanıma fırsatı buldum kendisini. O dönemde tekerlekli sandalyem vardı; ama yine de yardım alamadan hiç bir şey yapamayan biri idim. Ali öğretmen, bu yaşlarımın, ortaokul yıllarımın kahramanıydı ve hala da kahramanım olmaya devam ediyor. Her zaman imdadıma yetişen yüce gönlü bir insandı. Çoğu zaman arabasıyla eve bırakırdı beni.

Yaşım 22 ve 14 yıldır o güzel insanın desteğiyle yoluma revan oluyorum. Desteğini esirgemez hiçbir zaman. Bir abi gibi koruyup kollar beni, bir baba gibi merhametli davranır. Yardıma ihtiyacım olduğunda yanımda htiğim kıymetli hocam, değerlimdir o.

Ailemden, öğretmenlerimden ve arkadaşlarımdan gördüğüm bu özel ve güzel ilgi lisede de devam etti. Allah hep karşıma güzel insanlar çıkarttı. Lise hayatı, benim kedimi tanımama ve hayatıma yön vermem noktasında güzel kazanımlar elde etmeme imkân sağlayan bir süreçti. Bu süreçte de öğretmenlerim, öğrenci arkadaşlarım okulda ailemin yokluğunu aratmadılar, yardımıma koştular gözyaşlarımı silmeye uzanan el oldular.

Bütün bu güzel kazanımlar, hayatın bütün zorluklarına karşı direnç kazanmamı ve yaşama tutunmamı sağladı. Bundandır ki, öğretmenler, bir öğrencinin kocaman yaşam serüveninde her zaman yeri ve etkisi farklı, özel olan kahramanlardır. Emekleri ödenmez, kıymetleri paha biçilmez birere değerdir her biri.

Hayata tutunmama sebep olan, yürüdüğüm yolun doğru ve yanlış yönlerini bana gösteren ve emeklerini asla ödeyemeyeceğim bütün öğretmenlerime sonsuz teşekkür ederim.

Mutluluk iksiriyiz

Meryem Tekin

Merhaba arkadaşlar yazımda size 23 Nisan'ı anlatacağım. Haydi, şimdi başlayalım.

23 Nisan biz çocuklar için çok ama çok önemli bir gün. 23 Nisan 1923'ten beri biz çocukların da artık hakları var ve adı aslında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'dır.

Benim 23 Nisanla ilgili bir sözüm var:

Eğer 23 Nisan olmasaydı belki biz çocuklar hayatımızda bu kadar mutlu olamayabilirdik, derim. Fark ettiyseniz söylerken ulusal egemenlik diyoruz; ayrıca 23 Nisan sadece Türkiye'de değil dünya çapında kutlanıyor. Bütün dünya çocuklarına armağan edilmiştir çünkü.

23 Nisan'ı hiçbir çocuk anlatamaz. Nasıl anlatalım ki?

Biz çocuklar mutluluğun iksiriyiz yani o iksirin en önemli malzemesi biz çocuklarız. Çocuklar bu dünyanın geleceği, eğer çocuklar olmazsa mutluluk iksiri asla olamaz. Bu yüzden bu önemli malzemeyi unutmayalım.

Çocuklara insan desen değil, küçük desen değil, eziyet desen asla ama asla değil. Çocuk, yeri geldiğinde nazlı, yeri geldiğinde kelebek kadar uysaldır. Kimi zamansa normal yani çocuk asla anlatılamaz ve çocuklara bugünü armağan eden Atatürk'e çok ama çok teşekkür ederim.

Bu yüzden bugün de çocuklarımızın değerini bilelim ve onlara en iyi şekilde bakalım. Unutmayın mutluluk iksiri çocuklar olmadan olmaz.

Hani diyorlar ya büyük sözü dinleyin. Büyükler de biraz küçük sözü dinlesin; çünkü biz istesek her şeyi hissederiz. Çünkü biz saf, ruhu temiz olan tek insanlarız.

Herkesin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun…

Gitti de gelmedi yarim

Yavuz Yavrutürk

Dil suskun be arkadaş

Söyleyebilmenin çaresizliğinde

Yığılmış üstüme alfabenin hengâmesi

Ve ben sesine ritim uyduramamanın

Aczindeyim kaç zamandır

Bakışların ve gülüşün matlaşmış bilirim

Bilirim yüreğinde tarifi imkânsız bir matem vardır

Dil çaresiz be arkadaş

Kalem kırılır elimde kanar parmaklarım

Feryadın mıh gibi deler yüreğimi

Bir enkaz üzerinde anlamsız bakışlarım

Kafeste bir kanaryanın haykırışlarındayım bu gece

Gayri susmaktan öte çare bulamadığım

Yüreğinin sancısını yüreğime perçinlediğim andır bitmeyen

Karanlıktır gitmeyen

Ve sen

Ve sen

Ve sen…

Kırılan bahar fidanında hayalleri incinendil kelepçeli

Dilim dilim olaydı da ah dil susmayaydı

Durmayaydı böyle sessiz ve aciz...

Kardeş olma zamanıdır şimdi

Dost olup yükünü sırtlama zamanıdır

Yüreğimizin sıcaklığında eritmeli donmuşluğu

Hadi kalk mevsim bahara gebe

Hadi kalk

Hadi bak umut çalmakta kapını

Diren ey dost nolur diren

Bitsin bu titremen

Hayat ah hayat

Bilmem

Başlar mı yeniden ne yalanlar uyduracağız sana

Hangi resimleri boyayacağız pembeye

Bu hançeri alabilecek miyiz ciğerinden

Sızıların dinecek mi ya dost

Ey dost

İçindeki karanlığa bir parça

Koparıp getirebilecek miyiz güneşten?

Çocuk

Yaşar Adıyaman

Aşiyan durakları

Bir kuşun kırık kanatları

Yağıyor gökyüzüne,

Pürtelâş bir sükût

Kelam eyleyip

Merhametin rüyasını katar geceye

Doğduğum şehrin gri nefesi altında

Otağ bir bezirgân ölüm arifesinde

Öfkeye çalan tüm bakışlar

Marazlı şefkat,

Merhametin rüyasını

Anlatır geceye

Ülkesi çiçek açar terk edilmiş çocukların

Acımak hem de her yerinden

Sumru kuşun kalbi kadar temiz ve yaralı

Korkulu simaların tebessümünü

Biriktiren çocuklar sığınır içime

Hani geceler var ya

Ak düşmüş katran saçlarına

Sınır tanımaz ülkelerin çocukları

Kıyıya vurmuş, ibretlik ressam çizikleri

Aynı nakarat aynı izlek

Ölüm nakşediyor duvarlara

Yüzüstü yatıyor dünya

Dünya ayaküstü geçiyor manzaralardan

İnsanlığın yüzüne vurulmuş ceset

Güneş kum tanelerinde saklanıp

Kan kusuyor sıcak kumlara

Yüzümde peyda arsızlık

Hiç mi sızlamaz ve arlanmaz

Çetin coğrafyada ağıt yakan

Annelerin ahı

Hesabın adresi önüme çıkar

Bu hesap bu dünyada aklanmaz

Çocuk.

Çiçeklerin açtığı gün

Nimet Taner

Yürüyorum

Aşağıdan yukarıya

Yukarıdan aşağı sizi

Ne çok yar'larınız koylarınız var

Ne çok ırmaklar denizler isminiz

Ne çok korku

Ne çok arzu

Ne çok aşksınız böyle...

Ellerim kayboluyor yollarınızda

Tenha ve sessiz

Issızlığınızda bir çığlık var

İnce ve tiz

Rüzgârım okşar sizi ısıtır sesinizi

Yaslanın yamacım derin

Usul usul başlayalım

Sonra nasılsa susarız

Şimdi konuşsun ellerimiz

Bakışsın dudaklarımız kendi dilince

Ne güç buldunuz birbirinizi

Narin sevin çiçeklerin gülüşünü

İlkyaz çiçek dalı açtığı gün

Seveceğim sizi...

Bakmadan Geçme