MAVİ ŞEHRİN KALEMLERİ

Vansesi Gazetesi ile Van Yazarlar ve Şairler Derneği işbirliğiyle mavi şehrin kalemleri yazıyor.


İnsan Biriktirmek

Necla Arpa Gülaçar

Sevgili dostum!

Yaklaşık on gündür memleketimdeyim. Kitap fuarı için geldiğim doğduğum topraklardan yine hayatıma yeni insanlar biriktirerek dönüyorum.

"insan biriktirmek nasıl bir şey" diye sorabilirsin tabii bunun cevabı herkeste farklı tezahür eder. Bazı dönemler erdemli bir yalnızlığı boş kalabalıklara tercih ediyorum yani kalabalıklar arasında kendim bile baş başa kalabilmeyi başarabiliyorum. Tabii ki bu başarının sırrı şu an yaşadığım şehirde kimsenin beni tanımamasından kaynaklanıyor olmasındandır. Sözsüz konuşabildiğim arkadaşlarım, ıhlamur ağaçları şahidim. İlk başlarda şikâyet ettiğim bu yalnız başınalığı artık seviyorum.

Tabi ki insanın hayatı yeknesak olmamalı hayatımın her döneminde rutinlikten nefret ettim her günümün farklı olmasına gayret ettim her gün ya da her hafta yeni bir insan, yeni bir mekân, yeni bir kitap ile hemhal olmayı hep arzu etmişimdir. Geothe der ki: "İnsan kendini insanda tanır." Gerçekten de öyledir.

Hayat bir yolculuk, bir serüven düşe kalka büyüyorsun. Etrafındaki insanlar, okuduğun kitaplar, takip ettiğin insanlar nispetinde şekilleniyorsun. Herkes kendi hayatının mimarıdır. Yönümü belirlemede bana yardımcı olan aile bireylerim olmasaydı nasıl bir hayatım olurdu? Düşünemiyorum bile. Bugünlerde imza standımın önünü dolduran genç kızlar, delikanlılar, hemcinslerim, beyefendiler var. Bu benim için tarif edilemez bir mutluluk. Sevdiğim işi yapıyorum. Lakin sevdiğim işi yapabilmek için çok emek verdim, çok uykusuz kaldım, çok ağladım, hayatımın mimarı olabilmek için sabahlara kadar sözlük çalıştığım günlerimi anımsıyorum.

İlk kitabımı bitirir bitirmez (20 yıl önce) heyecandan sanki gözümü diktiğim yayınevleri bir benim kitabımı bekliyormuş hissine kapılarak posta yoluyla kapılarını aşındırdığımda "Üzgünüm sizin kitabınızı değerlendiremiyoruz." dediklerinde, her seferinde yüzüme tokat yiyor günlerce ağlıyor umudumu kaybediyordum. Aradan zaman geçiyor tekrar yayınevlerine yöneliyorum cevap genelde ortalama olarak hep aynı. Bana göre yazdığım kitap çok iyiydi, yayınlamaları gerekiyordu. "Beni henüz keşfedemediler demek ki." ile kendimi avutuyorum. Yazarının adını şu an hatırlayamadım ama "AYSEL" isimli romandan hiç aşağı değildi, benim romanım. Ayrıca şansızdım, taşrada oturuyordum, yayınevleri ile yüz yüze görüşememiştim posta ve sabit telefon ile olacak iş değildi. Böyle avuntularla geçti yıllarım.

Tabii vazgeçmiyorum yazmaya ve okumaya kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Başka insanlar da kendimi tanımaya inşa etmeye gayret ediyorum. Söyleşi ve konferansları kaçırmıyor vaktimin çoğunu bu şekilde geçiriyorum. Taki yolum "Emine Şenlikoğlu" ile kesişinceye kadar. Bu şekilde süregelen bir yaşam sürdüm. Romanım kendisinden onay aldı masrafını üstlendim ve 1. baskısı 2004 yılında olan "Temmuz Sıcağı" adlı ilk yürek ağrım yayımlandı, mutluydum hem de çok... Ama mutluluk kısa sürdü. Dağıtımda, reklamda sıkıntı vardı. Öyle hayal ettiğim gibi olmadı. Tanınmadığımdan dolayı kimse kitabı mı almak için kuyruğa girmiyordu, üzülüyordum. Fakat pes etmiyorum. Her gün çantama birkaç kitap koyuyor, gittiğim her yerde manavda, markette, mahalle bakkalında kitabımı tanıtıyor genelde hediye ediyordum. Masrafını çıkarmak için bana yardımcı olan arkadaşlarımın vefasını unutamıyorum. Tabii yerel bir yazarsınız henüz kültür ve sanatta ileriye gidememiş bir şehirdeyseniz takip edilecek yolları da bilmiyorsanız durumunuz zor.

Hayat bir süreç dedim ya Geride bıraktığım 20 yılda gazeteler, dergiler, internet siteleri, dördüncüyü bulan kitap sayım vesaire... Koşuşturmalı ve dolu dolu geçen bir hayat.

Geriye baktığım zaman doludizgin bir hayat yaşamışım, azim ve kararlılığım sonucunda çok güzel insanlar biriktirmişim hayatımda.

Gönlümün İzdüşümü

Erdinç Yıldırımçakar

Bir yol haritası çiziyorum kendime, yolcu olmadığım halde. Bu dünyaya bir şeyler bırakmayı düşünüyorum, istediğim gibi yaşayamadığım halde. Şu yaşam tablosunda benim de renklerim olsun istiyorum, tabloda sen olmadığın halde...

Ama bazen düşünüyorum da insanın bu dünyaya en azından bir ot kadar faydası dokunması lazım.

Kalabalıkların arasında yürüyorum. İçinde senin olmadığını bildiğim kalabalıklar. Herkes bana yabancı. Ben herkese yabancı. Ve gözlerin bir tanıdık elidir omuzuma konan.

Sensizlik de güzel bir şey çünkü senin bir parçan olduğumun kanıtıdır. Şu an neredesin, ne yapıyorsun hiç bilmiyorum. Ama biliyorum ki sen nerede olursan ol orası güzeldir.

Az önce dışarı çıktım. Dışarısı çok güzel. Yazın serin akşamlarından biri. Gökyüzünde yıldızlar var küme küme. Ay tatlı masumluğuyla yine ortada duruyor. Senin yüzünü hatırlatıyor bana. Temiz, Olduğu gibi, Masum.

Sahi yalnızlık ne demek? Bence sensizliktir yalnızlık. Bence yalnızlık senin bastığın her yer cennet olurken basamayacağın kadar uzağında olmaktır. Yalnızlık bu dünyada sensiz yaşayıp sensiz ölmektir.

...Bu akşam yine dolunay var. Odamın küçük penceresinden beni izliyor. Uzanmışım sana mektup yazıyorum.

Sana bir şey anlatmak ya da htirmek istediğimde şiir yazardım. Ancak Güzelim, şiir duyguları anlatır ve anlıktır; Karşılık beklemeden yazılır şiir. Oysa bu gece, sanırım saat 3.50 falan, seninle konuşmak istedim.

Biliyor musun sevdiğim? Korkuyorum. Korkuyor sana bu kadar güçsüz gelmekten, bu kadar yalnız, bu kadar çaresiz, bu kadar yorgun... Bu yüzdendir seni görünce saklanmam, kaçmam.Ama sevdiğim bildiğin gibi değil mağlup olmak, mahcup olmak. Hala saygım var sana.

Sana şiir yazmam gerekiyor, birçok şiir. Çok güzel şeyler düşündüm senin için. Belki ben de senin gibi ince ruhlu oluyorum, güzelleşiyorum. Çok nazlı sözler biriktirdim sana. Çok güzel hediyeler. Çok güzel sevmeler.

Senden insanlar kalmış bana. Onlarda seni arıyorum.

Dur gitme ne olur

Ahmet Zahiroğlu

Sen duygularımın sahibi

Yaşama sevincim

Bilirsin ya

Hoşçakalları hiç sevmem

Hele bir de sende

Yani sen de olacaksa

İşte o an

Hayata küskünlük

Bedenime yorgunluk düşer

Gözlerimin ufku yarınlarım olur

Hani küçük dünyamıza kainatı

Sevgi diye yazmıştık

Herkes drama ağlarken

Hüzün kaynaklı sevgimiz

Gülüşümüz olurdu

Aşkımızı tarihe mi yazdın

Ey kalbi paslı sevgilim

Hasretimin acı dalgası olma

Acı dalgası olursan

Ateş olur düşerim

Bu sokakları yakarım

Her bir yanı

Birer birer

Sevda küllerim kalır

Ardımda

Malzemesiz kalmış rüzgarlara

Dur gitme ne olur.

Kara Dağların

Mehmet Akçay

Kardan örtüsünü örtmüş üstüne

Ak olmuş yüzleri kara dağların

Yeller uğraşıyor açmak kastine

Yok olmuş yüzleri kara dağların

Başı göğe değer ayağı yere

Geçit vermez olur yiğide ere

Ama ne hikmetse haramilere

Mülk olmuş yüzleri kara dağların

Onlar hiç korkmazlar fırtına kardan

Alır kısmetini bol bol yağmurdan

Yerden zirvesine yeşil çamlardan

Ok olmuş yüzleri kara dağların

Kurdu kuşu besler demez kime ne

Aklım ermez onda olan dömene

Bahar geldiğinde çayır çimene

Halk olmuş yüzleri kara dağların

Sanki hayalleri benim serimde

Hangi yöne baksam hemen berimde

Âşık Çağlari'yem resimlerimde

Çok olmuş yüzleri kara dağların

Sevgidir Bu

Gülnihal Saltık

Sevgi ile başlar yaşamak

Sevgidir mutluluğun en güzeli

Bir annenin sürprizidir bu duygu

Sevdiğiyle kucaklaşmaktır sevgi

Sevgiyi gittiğin her yere götür

Bastığın her yerde yeşersin sevgi

Bir hayal gibi seni takip etsin o

Çünkü en güzel duygudur sevgi

Sevgi ile tüm zorlukları aşarsın

Sevdiğinle sevgiyi her yerde ekersin

Sevgiyle giderek çoğalırsın

Unutma, en güzel duygudur sevgi.

Bakmadan Geçme