Mavi Şehrin Kalemleri
Bizden Bir Biz
Gazel Yiğit
Kimsesiziz her birimiz. Zamansız dünyaya gelmiş gibi, arta kalan sevgilere tutunur gibi zavallıyız. Yalnız oluşumuzu hesaba katmıyoruz bile. Yalnız olmak için yaratılmışız. Anlaşılmayı beklerken ölüme benzeyen bir hasretimiz var. Anlaşılmak isteği ölüm gibi acı veriyor bize. Kimsesiziz işte. Etrafımızda onca insan sureti dolaşırken maketten insan gibi durup sadece seyrediyoruz. Anlaşılmadan, konuşamadan, ağlayamadan...
Bazen kendimize benzetiriz kimilerini. Ayıklanıp bize gönderildiklerini düşünürüz. İşte deriz kendimize, beni anlatacak, anlayacak biri. Dillerini anlamadığın bir memlekette aynı dilden konuştuğun birini bulmuş gibi sevineceğimiz biri. Çorak toprakların suya sarılışı gibi sevgisine sarılırız sonra. Kocaman severiz hemde. Nasılsın diye sormayacak zannederiz. Bilir zannederiz. Sonra halimizi hiç sormayışı dilimizden anlamamasındanmış, onu anlarız. Usulca kuytumuza çekiliriz. Kırılmış, üzülmüş, ağlamaklı bir yalnızlık sarar yine ruhumuzu. Bu da değilmiş demek yorar bizi. Bu da değilmiş demek, parçalar sevincimizi.
Sonra yine biri gelir, bakar bize derinden. Tanıdık gelir bakışlarındaki hüzün. Ben de geçmiştim bu acılardan deriz. Kendimizi onun acısında bulduk diye çaresiz bir sevinç kaplar yüreğimizi. Belki o da benden bir parça taşıyordur der, umutlanırız. Bir çare, çocukça bir sevinçle konuşuruz bir zaman. Her günün sonunda biraz daha uzaklaşır sevincimiz. Çünkü o sadece kendi hüzünlerini taşımak ile meşguldür. Soru sormadan, seni anlamadan sadece kendini anlatır. Sadece kendi hüzünleri vardır çünkü. Kimi zaman hüznünü bile kendine saklayıp kapatır kapılarını. Ne sevincine nede kırgınlığına takılır ruhu. Bunca büyük sevmenden ürkerek arkasını dönüp gider bir zaman sonra. Ve biz yine anlarız kimsede bir biz olmadığını. Elimizde kalır çiçeklerimiz. Boynumuz bükük, kalbimiz yaralı dönüverir dünya etrafımızda.
Hepimiz kimsesiziz aslında. Yalnız olmak için yaratıldığımızı kabul etmeden hiçbir yere varamıyoruz işte. Tuttuğumuz bütün dallarda hüznümüzün izi varken, her bakışta yalnızlığımızdan bir parça görüyorken neden anlayamaz insanlar birbirini bilemeyiz. Neden sormaz kimse başkasının hüznünü. Neden yalnızlığı bilmeye çalışmak cezbetmez insanları. Her birimiz bir evren iken, elimizin değdiği dünyaları bilmek en büyük ilim değilmidir. Paylaşmak güzeldi madem, ekmekten çok kimsesizliğin açlığı ile boğuşurken neden yalnız kaldık bu kadar.
Herkesin kendi ile konuşması lazım o zaman. Anlaşılmayı beklemeden, derdini anlatmaya gerek duymadan, yanlış anlaşılırım korkusu olmadan sadece kendi ile konuşmalı. Arada bir de gökyüzüne bakmalı. Bizden öte olan bizi anlayanın, bir tek O olduğunu hatırlamak için. Biz yalnız olmak için yaratılmıştık ve bize sadece bizim içimizden bir biz yardım edebilirdi. O.
Deliler Gibi
Metin Özdoğan
Düşlerimden utandım
Yine de düştüm düşlerden
Aşk denilen ateşe
Öyle bir düştüm ki
Oltaya takılan balık gibi
Çırpındı bir anda kalbim
Düşlerden çıkmak için
Çırpındım düşlerinden
Çıkmamak için
Aşkın tam ortasına
Sevdanın oltasına
Düşmeyeyim diye
Yine de düşesim geldi
Ruhumdaki eksik aşka
Duyguyu tamamlamak için
Yarım kalan kalbimi
Eksiği tamamlamak için
Düşesim geldi düşlere tekrar
Seversin belki beni
Alırsın düşlerine ve kalbine
Yine deliler gibi.
Kuyu Söyler
Muhammet Baran Aslan
Ben bir garip derviş idim
bir durur bin yürür idim
ney' imle şen olur idim
kuyu söyler ben çalarım
İsmim durmaz zihinlerde
canım damarım oldu dere
âşık bilmez imiş çare
kuyu söyler ben çalarım.
Güneş görmez gözkapağım
avucumla bin bir bağım
örüldü gönlümde ağım
kuyu söyler ben çalarım
Bekir, Ömer, Osman, Ali
her biri cengâver, veli
sırlar yakar her dem dili
kuyu söyler ben çalarım.
Sen de Anlarsın
Nazmi Kaya
Geceleri yanar insan
hüzünle bastırır karanlık
kalırsın kendinle baş başa
üzerine gelince soğuk duvarlar
yaşarsın güzelim sen de yaşarsın
yüreğin yandığında sen de anlarsın
Yapmacık gülüşlerle avunduğunu
hüznünün şakaklarını ağarttığını
kalbinin bir başkasında attığını
bakışların tavana çakılınca anlarsın
Gözlerinin önünden geçer mazi
hiç kimseler duymayacak sesini
ayrı kalmışlığın hüzünlerini
yaşarsın güzelim sende yaşarsın
dünyan başına yıkılınca
sende anlarsın.
Çocuk
Ömer Beder
La havle...
lanet bir kavmin
acıyla kıvranan sesi
sesi çıkmayan insanlığın nefesi
bastırılan vicdanın kendisiyim...
küçük bir çocuğum ben
ufacık bedeni
ruhsuz ellerde unutulmuş
derin bir gurbetin içinde
yaşamakla avutulmuş
deniz ve yaprağın rengiyim
konuştum, 'çocuksun' dediler
sustum, 'rızan var' deyip
namusumu lekelediler
bağırdım, beni benden ettiler
yorgun yaşanmış bir hayatın
çiçeğiyim ben
koştum, ayaklarımdan bağladılar
ağladım, hıçkırıklarımdan tuttular
nefes aldım, yaşıyor sandılar
öldüm, bedenimi yaktılar
"zakkum" tadı konmuş
suyun berraklığım..
küçük bir çocuğum ben...
Çok mu istiyorum
Şiyar Ayaz
Çok mu istiyorum takılıp düşmeyi
ne zaman bir adım atmaya kalksam
biri çelme takıyor
tamam, diyorum
yollar temiz
sonra bakıyorum koskocaman..
boşluktayım
tekrar girmişim
çok şey istemiyorum
gözlerim kapansın geceleri
burada boşluk var
anlatamıyorum
onu dinliyorum.
AHDE VEFA
Nuran Demirhan
Sorumlulukların layıkıyla yerine getirilebilmesine, Ahde vefa yada Ahde riayet edilmesi denir.
Allah'uTeala (C. C) Kuranı Kerimin bir çok ayetinde Ahte Vefa konusu değinmiştir.
Allah'ın kullarına apaçık bir dille anlatmış olduğu Ahte Vefa konusunu kulların dikkatle üzerinde durması gereken önemli hususlardandır.
Toplumların en önemli oluşumu insanlardır. İnsanlar toplum içinde nerede olursa olsun karekter yapılarıyla tanınırlar.
Vefa, dostluk ve muhabbete sebat etmek, sevgide süreklilik, bağlılık ve sadakat.
Sözünde durma, verilen sözü yerine getirmek.
Doğruluk, dürüstlük sözünde durmak tek karektere sahip olmaktır.
Mümkün olduğunca dostundan ihtiyacını gizlemek, ondan bir şey istememek eziyete tahammül ettirmemektir.
Yaşadığımız evrende kişinin kendine has karakter yapısı kendini her yerde ispatlamasıdır.
İnsanlık adına Yüce bir erdemi olanın Ahde vefa borcunu yerine getirmesi, riyakarlıktan uzak olmasını göstermektedir.
Bu görevlerini yerine getirirken vefakar olma sıfatına ulaşmıştır
Vefa kelimesi çok anlamlar taşır.
Ahte Vefa sözü, sözünün eri olduğu gibi görünen kişilere mal olmuştur.
Sözünden dönen vurdum duymaz kişilere çiftkarakterli demeliyiz.
O halde Ahte vefa, Salih amel ve itikatla olgunlaşan kamil mümin en bariz sıfatı taşıyanlardır.
Peygamber efendimiz (S. A. V) kullarına vefa borcunu öderken indirilen ayetlerden İsra suresi 34. Ayette apaçık anlatmıştır.
Yüce Allahın katında Ahte vefa borcumuzu unutmadan yaşamak ümidiyle..