Mavi Şehrin Kalemleri
Mavi Şehrin Kalemleri
MÜHİM DEĞİL
BAYRAM MECİT
Kim derdi çorak bağda kızıl güller bitecek
Kim derdi ki bu yolun sonu sana gidecek
Her şey senle başladı... Her şey sende bitecek
Sen benimsin illede.. Gerisi mühim değil.
Ben ki gönül bahçene ne vaatler ekmişim
Bir gözyaşım bir de ben, yapmacık gerçekmişim
Ben bir gülüşün için hayata rest çekmişim
Bunu böyle belle de... Gerisi mühim değil.
Zaten aşk denen illet müzmin acım değil mi?
Vuslat üvey kardeşim, hasret bacım değil mi?
O taptığım ellerin, tek ilacım değil mi?
Sen yaramı elle de... Gerisi mühim değil.
Sanma aşk önce kalpten sonra tenden gelecek
Sevmek yetenek ister, önce -gen-den gelecek
Şunu bil, şunu duy ki; bana senden gelecek;
Her dert başım üstüne, çaresi mühim değil.
Hem çekişen canımsın, hem yaşayan yanımsın
Aşk beklerken sevgilim, yol gözlerken anamsın
Sen ki gönül kanserim, sen ki iç kanamamsın
Sen kalbimi kırma da, yarası mühim değil.
Eğer başka birinin sana engeli varsa
Önce karşıma çıksın, benden de deli varsa
Gönlünde yer tutmanın eğer bedeli varsa,
Ben ömrümle öderim, kirası mühim değil.
Hadi ilk gün ki gibi dök alnına saçları
En sevdiğim rengiyle... Kumral, uçları sarı
Ya ikiye katlasın ruhumdaki hasarı,
Ya da tek kumral olsun, sarısı mühim değil.
Kulağını aç dinle; sen öyle bir yârsın ki
Toprak beni sarsın ki, kalbimde kan dursun ki
Kurban olduğum Allah seni inandırsın ki;
Mahşer olsan beklerim!... Süresi mühim değil....
KATİL
HALİL CENGİZ
Kâtil değilim ben müdürüm, oydu vuran el
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Ben zanlıyı gördüm; yüzü yok, gölgesi yoktu
Kumraldı, uzun boylu, çelimsizdi o hâin
Bir sevgisi, bir duygusu, bir dengesi yoktu
Küstahtı, umarsızdı, günahsızdı velâkin
Hiçkimse de durdurmadı, gün olmadı engel
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Bilmem ki nasıl anlatayım; gamzesi vardı
Görsen müdürüm, güldü mü kaynardı denizler
Göz bakmaya korkardı, buyurgandı, sakardı
Zannımca biraz kördü, birazcık da kötümser
Kirpikleri serpildi karanlıklara tel tel
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Hiç konduramazsın müdürüm, hâli tuhaftı
Yorgundu, yürek yorgunu; parmakları mosmor
Rüzgâr gibi hırçındı, çocuklar gibi saftı
Ordaydım o an, sâdece anlatması çok zor.
Bir parça mizansendi ve bir hayli şiirsel
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Herkes tanır aslında sorarsan; yüzü meşhur
Berber Hüseyingil de bilir, Âsûde hanım da
Akşamdı, karanlıktı, ayaz çoktu ve yağmur...
Bilmem ki nasıl kalmış o hançer kabanımda?
Bir histeri canlandı güneş doğmadan evvel
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Ben maktulü bilmem tanımam, mimli biriymiş.
Yerdeydi adam, bir gariban, bir yaban işte
Bahtından uzun, kapkara bir elbise giymiş
Bir serseri, bir baldırı çıplak filan işte!
Tırnakları mavzerdi, edâsıysa şarapnel
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Teslimdi, kımıldanmadı; âşıktı demek ki
Yalnızca küçük bir reverans yaptı başıyla
Kar düştü saçından, kuruyan bir gül gibi sanki
Devrildi adam, ölmelerin en yavaşıyla
Gök gürledi omzunda, alev üfledi bir yel
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Her yerde benim parmak izim varsa ne olmuş?
Gördüm müdürüm gördüm, inan her şeyi ak pak
Bak gölgesi meçhûl diyorum, gözleri berduş
Fâil o, benim tek suçum endâmına dalmak...
Efkârı ölümden beter, efsunlu, muhayyel!
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
Bendim müdürüm, ifşaatım zapta geçilsin
Bir gölgesiz âfet ve ecel gamzesi bir gam...
Bendim o çelimsiz, o umarsız ve o hâin
Kâtil de benim kendime, maktûl de her akşam
Bir kanlı cinâyet; niyesiz, tövbesiz, ilkel...
Müthişti, muazzamdı, mükemmeldi mükemmel...
HAYAT
ŞENAY TEK
Kalıplı sözleri süslü kelimeleri beceremem oldum olası, sevmem de ya. Oysa lazım da oluyor hani, mürekkep yalamış insanların arasında ‘ohaa, çüşş 'gibi laflar kaçacak ağzımdan diye konuşmaktan çekiniyorum. Birde ablam çok kızıyor sonra' Götürmeseydin yanında kızım‘ diye çemkirdiğimde iyice çileden çıkıyor kibarım. Seve isteye götürmüyor elbet de annemin azarından korkuyor. Neymiş efendim genç kız olmuşmuş ta erkekler laf atarmış ta. Bana ne oğlum, bana mı güvendiniz kızı barbi bebek gibi büyütürken. Bir de beni beğenmez annem, kime benzedi bu kız bilmem ki, halaları diyeceğim de, yok annem yok, onlar üç su yıkanmış benim kızın yanında.
Hep babası yaptı bu kızı böyle‚ erkek gibi kız yetiştiriyormuş. Eli maşalı erkek gördünüz mü siz hiç. Bu kocasını da döver alimallah, mahalleye rezil olmakta var.
Yok, öyle değilmiş dünya. Benim elimdeki maşanın bile gücünün yetmediği bir garip dünya, bir dinsiz dünya, bir çetrefelli bir düzenbaz bir hain bir zalim bir gaddar bir bir bir bir………..
İyi koyun sürüden, iyi kız mahalleden ayrılmaz, derler bizim oralarda. Derler de biraz yetişmiş, göğsü kabarmış kızları veriverirler ya amcanın oğluna ya dayının torununa. Ha biraz şanslıysan komşu oğlu da münasiptir sana. Baba evinden kaçıp kurtulmak isteyen için biçilmiş kaftandır kocaya varmak kızlara. Birde malı davarı, bağı tarlası varsa, bir elin yağda bir elin balda. Eh bundan iyi kısmet Şam da kayısı. Bulursan onu ye.
Öyle değil işte kazın ayağı. Bunca ganimeti bedava yedirmezler sana. Ya belinde bir dolu kilitle ,erzakları dolaba kilitleyen bir kaynanan vardır, ya yemek yerken aniden takma dişlerini yıka diye avucuna bırakan bir kayınbaban. Ya kokan çoraplarını çıkarmadan yatan saçı yağlı, aklı kıt bir kaynanaya evde kalmış sana tepeden bakan, hiç bi işe yaramayan çirkin bir görümce. En çekilmezde ne biliyor musun? Üstünde içlik, altında paçalı donla yatağa giren bir koca. Babası höst dese altına yapacak cinsten bir de. Eh hoş geldin gelinim.
Bunları, ablamı gelin ederlerken anneme söylediydim de, sen ablanın aklını karıştırıyon, mutluluğuna çomak sokuyorsun diye, arkamdan taşla kovalamıştı beni.
Şimdi birlikte yaşlandığımız kerpiç evimizin penceresinde ben çekirdek çitleyip dizi seyrederken, annem ‚seni everemedim gözü kör olmayasıca, entel dantel kafanla evde kaldın diye arada bi okşuyor saçlarımı, yolar gibi.
UZAKTAN GÜZELDİR BAZI ŞEYLER
TAYFUN NALBANT
Uzaktan güzeldir bazı şeyler.
Ölü olan yıldızlar gibi.
Cehennem ateşi olan güneş.
Oksijensiz ay gibi.
Uzaktan güzeldir bazı şeyler.
Aldığını geri vermeyen toprak gibi.
Boğarak öldüren deniz.
Donduran kar gibi.
Uzaktan güzeldir bazı şeyler.
zehirli iris çiçeği gibi.
Beyaz zakkum bitkisi
Dikeni olan gül gibi.
Uzaktan güzeldir bazı şeyler
Albino aslanı gibi.
Yavrusu yanında olan kuğu
Sevimli kanguru gibi.
Uzaktan güzeldir bazı şeyler
Çocukluk arkadaşı gibi
Sırtından vuran dost
İhanet eden sevgili gibi
Uzaktan güzeldir bazı şeyler.
GÖKKUŞAĞI
M. ENES BİÇER
Sen bilemezsin sevdiğim
Sen yokken ölüye benzerdim
Ölüden daha da soğuk belki
Ne gidecek takatim vardı ne de yaşayacak sevincim
Çürümüş bir kalple severdim dünyayı
Sen bilemezsin sevdiğim
Sen yokken Gökyüzü gibi kararsızdım ve çaresiz
Güneş doğardı içimde aynı anda yağardı yağmur gönlüme
Gökyüzü gibi talihim de olmazdı hiç
Gökkuşağı görülmezdi gönlümde
Sen bilemezsin sevdiğim
Sen yokken bunaltıcı bir karanlık kaplardı tüm benliğimi
Güneşin, Ayın hatta yıldızların parlak olduğunu söylerlerdi anlayamazdım
Bir kara gözlük vardı gözümde ve bir kara çarşaf sarmıştı gönlümü
Sen kara kaş ve kara gözlerinle karanlıktan aydınlığa çıkardın benliğimi
Yüzünün nuru güneşten daha parlak görünürdü gözümde
Sen bilemezsin sevdiğim
Bendeki anlamını ve kıymetini
Ümitsizliğin en koyu dehlizlerinde kalırdım
Çırpınırdım çaresizce denizin en dip boylarında
Açlıktan bertaraf olurdum çöplüklerde arardım sevgiyi
Sen bana ümit nefes hayat oldun sevdiğim
Ah ki ne ah sevdiğim şimdi yoksun yanımda
Dokunduğun , ayağının bastığı yerlerden hayla seni kokluyorum
Sanki kapının önünde bekliyormuşsun gibi bir his doğuyor içime
Açıp sarılmak istiyorum ama korkuyorum
yine Sen yoksan kapıda ve haberini getiren ahmak orada olur diye