Mavi Şehrin Kalemleri
Mavi Şehrin Kalemleri
SENDEN BİREZ VAN İSTEREM
Ercişli Raif Aras
Çelebibağında Aşık Emrah ile Selbi Mezarını,
Gökoğlanda Delikli taşı; Zortul deresini,
Koçköprü kanyonunu; İrşat çayını; Ganiya Mehsoyu,
Karayusuf Camii; Seyitler Camii; kümbetleri,
Üzüm bağlarını; Haydar babayı,
Balık bendini
Gördüysen Erciş'te,
Senden Birez Van İsterem.
İlköğretmen mektebini Ernis'te,
Gelin Kayasını; Sebiler Mezarını,
Bendimahi çayını; Şivekar ovasını,
Hereşikte Ermeni değirmenlerini,
Şeytan köprüsünü,
Dört mevsim Şelaleyi
Gördüysen Muradiye'de,
Senden birez Van isterem.
Gondurmenin ayazını,
Kumlu bulağı; Güllü çimeni,
Yavuz Selim Abidesini,
Savaşa şahit olmuş, şehit görmüş ovasını,
Tendürekte durup,
Sisli Ağrı Dağını
Gördüysen Çaldıran'da,
Senden birez Van isterem.
Bazidağı; Doğançay dağını,
Mermit ve Memedik çaylarını,
Tarhani düzünü,
Saray ve Karakelli ovalarını,
Akgül;Kazlı; Değirmi ve Hasan Timur göllerini,
Yeşil Alıç Kutsal alanını,
Kaleyi,
Gördüysen Özalp'te,
Senden birez Van İsterem.
Çevreyi saran dağlar arasında,
Ermeni zulmünü düşündükçe,
Gözlerinden yaşlar döküldüyse,
Kapköy Sınır kapısını,
Gördüysen Saray'da,
Senden birez Van isterem.
Kızlar mağarasını,
Hoşap kalesini; Zernek kalesini,
Çavuşteyi; Serbar tepesini,
Hacıköyü; Murat Aldıyı,
Güzel suyu ve Şamran kanalını
Gördüysen Gürpınar'da,
Senden birez Van isterem.
İspiriz dağını; Yiğit dağını,
Havaril, Gökdağı, Mengene dağlarını,
Adamagert kalesini,
Şahmanısı, Albayrak köyünü,
Zapsuyunun kaynağını
Gördüysen Başkale'de,
Senden birez Van isterem.
Sortkin çayını,
Holkan ve Zırıl köprülerini,
Norduz deresini; Tırşin'i,
Ganispi şelalesini,
Alanlılar yaylasını
Gördüysen Çatak'ta,
Senden birez Van isterem.
Kız damını, Şorlar deresini,
Dikkaya mezarlığını, Kadembastıyı,
Alninu Kenti Taş atölyesini,
Erek dağını,
Günbatımında iskeleden,
Gördüysen Edremit'i,
Senden birez Van isterem.
Hirşit kalesini; İzzettin Şir camisini,
Celme hatun Kümbetini; Vestanı,
Artos dağını; Akdamar adasını,
Çılbırı Pişiraku Helise yediğinde,
Ters laleyi; Kuzgunkıran'ı,
Gördüysen Gevaş'ta,
Senden birez Van isterem.
Müküs çayını; Kırmızı köprüyü,
Feqiye Teyran; Mehmet Çavuş türbelerini,
Şeyh Şemsettin camisini,
Hasan Veli zaviyesi; Garabet geçidi yaylasını,
Satranç ustalarını,
Gördüysen Bahçesaray'da,
Senden birez Van isterem.
Velhasıl,
Ayrı renkli gözlerle aynı gören pişikleri,
Kaleler şehrini; Zeve şehitliğini,
Maviler üzerinde gezen feribotu,
Savat işlemeli panolara bakıp,
Halıları sererek üzerine sini bırakıp,
Kavut; sengeser; ilitme; murtuğayla,
Otlu peyniri lavaş içinde yiyenleri,
Gördüysen Tuşba'da,
Senden birez Van isterem.
AH TAMARA
Seyfettin Avcı
Ah Tamara!
Hapsetti seni adaya aşk,
Beni ise gölün kıyısına mahkûm…
Ne sesin duyulur artık ne de kokunu getiriyor rüzgâr.
Bir umutla bekleyeceğim seni bir ömür, bu gölün kıyısında.
Ah Tamara!
Kara bulutlar dolanır dolunaya,
Yıldızlar, yakamozlar söner bir bir.
Ama tükenmeyecek bilesin sana olan hasretim, sana olan sevdam.
Elindeki çıranın ışığı kılavuzdur bana.
Ah Tamara!
Attığım her kulaç sana getirirken beni,
Dalgalar bir yılan gibi dolanır boynuma.
Birer set gibi engeller beni girdaplar,
Çevirip de çekiyor içine
Boğmaya çalışıyor yüreğimdeki seni.
Ah Tamara!
Sen, çan sesi; bense, ezan sesi ile yaşadım.
Senin çan sesiyle uyanışın,
Benim ezan sesiyle sana gelişim.
Ne fark eder Tamara, aşk olunca.
Sana her gelişim bir intihar girişimi olsa da,
Oysaki sevdan, bendeki canı alırken,
İçimdeki aşk, gölü yakacak kadar alevlendirir.
Ah Tamara!
Ne zaman bitecek bu destansı aşkın acısı?
Ne zaman terin tenime değecek senin,
…………günaha girmeden…
Ali Paşa İle Dacat Ve Vatanın Öyküsü
ÜMİT KAYAÇELEBİ
"Arpa ektim biçemedim
Bir düş gördüm seçemedim
Alışmıştım soğuk suya,
Issı sular içemedim"
İşte böyle başlayıp giden bir Van Türküsü değil aslında Ali Paşaya Vanların ithaf ettiği bir yanma yakılma ağıttır bu.
Ali Paşa 18 Mart 1907 tarihinde Osmanlı Devleti tarafından Hakkari Mutasarrıfı iken Van'a Vali vekili olarak tayin edilir. Aldığı maaş da on bin kuruştan ibarettir. Ali Paşa hem Hakkari Mutasarrıflığı Vazifesini ifa ederken aynı zaman da Van Vali vekilliği vazifesini devam ettirmektedir.
Ali Paşanın Van'a tayin edildiği yıl da Van da çeşitli huzursuzluklar var ve Van'da Ermenilerle büyük sorunlar yaşanmaktadır.
Daha önce Van'da vuku bulan ermeni meselesinin halli için vazifelendirilen Adliyeci Ali Paşa ile Tahir Paşa bu mesele karşısında muvaffak olamamışlar ve adliyeci Ali Bey 18 Aralık 1906 da Vana gelmiş ve dört ay sonra vazifesinden ayrılmış ve yerine gelen Reşit Paşa da maalesef ermeni meselesine bir hal yolu bulamamıştır.
İşte Adliyeci Ali Paşa ve Reşit Paşaların ardı sıra Van da Vali vekilliğine atanan Ali Paşanın ayrıca vazifelendirildiği sırada Tahir Paşa Reisliğindeki bir heyet Hakkari-Başkale cihetlerinde ve Van'da yaptıkları tetkikatta Ali Paşanın geldiği günden bu yana Ermeni Meselesinde muvaffak olduklarını bir zabıtla da saraya arzı beyan eylemişlerdir.
Tahir Paşa saraya bildirdiği raporunda Ali Paşanın Türkler ve Ermeniler arasındaki husumetleri bertaraf ettiği , şehirde huzuru temin ettiğini dolayısıyla Ali Paşanın bu kısa zamandaki muvaffakiyetleri itibariyle Ali Paşanın asaleten Van'a Vali olarak tayinin yapılmasını bahusus talep eder.
Ali Paşa Van'da altı ay sürdürdüğü vekaleten Vali Vekilliği görevinden sonra Asaleten Vali olarak vazifesini sürdürür.
Ali paşa bu arada Ermeni tacir ve esnafın senelerce devlete vergi vermediklerini ve bu yüzden çok büyük miktarda olan vergi borçlarını takside bağlayarak devlet alacaklarını tahsile başlamıştır.
Yine devlet gelir sağlayamadığı için Van'da vazifedar olan memurlar da birikmiş maaşlarını artık almaya başlamışlardır.
Vanda adalet tesis edilmiş ve artık ermeni ve Türk vatandaşlar kardeş, kardeş yaşamaya başlamışlardı.
Ancak bu huzurun tesisi o z aman Van'da faaliyet icra eden ermeni komitacıların hiç hoşuna gitmemiş ve bu sefer devlete biat eden kendi halkına suikastlar düzenlemeye ve kendi halkını Ali Paşaya destek verdikleri için hain ilan edip öldürmekten kaçınmadılar.
Çünkü bu Onların hakimiyetlerine zarar veriyordu. Ermeni komitacılar ermeni gençlerini ikna edip aleyhte propaganda yapıp tüm ermeni gençleri Silahlandırdılar.
Van'ın Hanikoğlu mahallesinde komitanın en ileri gelenleri durumunda olan Davit ve Aram Manukyandı. Bu iki kişi tüm komitayı yöneten kişilerdi.
Davit Hanikoğlu Mahallesinde Ermeni tebaasına tabi olan VATAN adlı bir kıza gönlünü kaptırır. Vatan da Davite aşıktır ve bir zaman gizli gizli olan münasebetlerini gün gelir açığa çıkararak aşklarını ifşa ederler.
Davitle Vatan'ın sevdaları ermeni cemaati arasında dillendirilmeye başlar. Bu arada Vatan ile Davit evlenmeye karar verirler .
Hal böyleyken Vatan ile Davit böyle aşklarını sevdalarını yaşarlarken arada bir kara çalı vardır Davitin komita arkadaşı Aram Manukyan. İşin kötü tarafı Aram da Vatana aşıktır. Aram Vatana giderek ben seviyorum gel benimle evlen dediğinde Vatan ise Daviti sevdiğini ve onunla evleneceğini onunla sözlü olduğunu en kısa zamanda evleneceklerini söyler.
Aram Manukyan Komitanın en önde gelen lideri ve gururlu kibirli aynı zamanda bu vakadan sonra Davite kin bilemeye başlar ve Davite giderek onu tehdit eder ve Vatan'dan vazgeçmesini ister. Davit bu teklifi reddeder çünkü nasıl kabul etsin ki o Vatana aşıktır ve yakın zamanda da düğüne karar vermişlerdir.
Bu durum üzerine Davit Aram Manukyanının bu yaptıklarına karşılık daha bir üst merci olan Komitanın salahiyetli kişilerine gidip durumu anlatmak üzere gizlice Tiflise doğru yola çıkar.
Tabi Aram Davitin gizlice gittiği istihbaratını alınca tekrar Vatana gider onunla evlenmek istediğini söyler vaatler de bulunur ise de Vatan Daviti sevdiğini ancak onunla evleneceğini söyler.
Bunları duyan Aram Manukyan gazaba gelir ve zorla Vatana tasallut ederek onu iğfal eder.
Tiflisten dönen Davit Vatanı evinde bulamaz ve Vatanın Aram Manukyanın zorla metresi olarak onun yanında yaşadığını öğrenir.
Bu olup bitenler Davitte büyük bir infiale yol açar ve bu kızgınlık bu hiddetle doğru Ali Paşanın makamına gider Başına gelenleri anlatır ve ondan sonra da Ermeni Komitacı arkadaşlarının neler yaptıklarını nerelerde neler sakladıklarını bir bir Ali Paşaya anlatır.
Olanlar gizli kalmaz ve Aram Davit'in Ali Paşaya gittiğini bütün sırlarını ifşa ettiğini duyunca
Aram Davitin isminin üzerine kara haç basar. Bu onun kesinlikle öldürülmesi anlamına geliyordu. O yıllarda isminin üzerlerine veya kapısın üzerine kara haç işareti basıldı mı kesinlikle o kişi öldürülüyordu.
Aram Manukyan da Daviti öldürmek üzere ermeni canilerin en şeditlerinden ve zalimlerinden biri olan Dacata bu vazifeyi tevdi etmişti.
Bu arada Davitin verdiği bilgilerin ışığında bir çok kilise ev iş yerinde yapılan aramalar da 2 bin silah 5 bin mermi 5 bin bomba ele geçirildiğinde bu silah ve teçhizatında o günün şartlarında en son model silahlar olduğu görülüyordu.
Bir çok silah da yakalanmış ve el konulmasına rağmen Hiçbir komitacıyı yakalamak ve derdest etmek mümkün olamamıştı. Bu komitacılar yer altı mahzenlerine saklanmış ve bir çoğu da zamanında kazılan tünellerden kaçmışlardı.
Bütün bunlar olurken Devlete sığınan Ermeni Davit Jandarma Binbaşısı Ahmet beyin evinde misafir olarak kalmaktaydı. O artık Müslüman cemaat arasında itibar gören ve sevilen sayılan biriydi. Bunu gören Davit binbaşı Ahmet beye giderek kendi gönlünce kendisi isteyerek Müslüman olmak istediğini söyler.
Bu Binbaşı Ahmet beyi çok sevindirdi ve evinde bir dini merasimle Davit din değiştirerek İslam dinine icabet ederek Müslüman olunca Binbaşı Ahmet Davit bundan sonra senin ismin olsun der.
Davitin Müslüman olduğunu duyan Van Halkı da o günden sonra kendisine demeye başlar.
Davitin Müslüman olduğunu ve ismimin de Memet olduğunu duyan Aram Manukyan küplere biner ve Dacat'a al şu silahları der ve eline iki tabanca tutuşturarak git tez zamanda Daviti öldür der ve Dacat Hamam önünde dolanmaya başlar.
Muhbir Memet ise aylardır evde oturmaktan sıkılmıştır. Biraz dışarı çıkıp gezmek ister. Bunun üzerine yanına iki jandarma verilerek git biraz dolaş gel denir.
Muhbir Memet jandarma nezaretinde hamam önünde dolaşırken Dacat ta onu sinsi sinsi takip etmektedir. Memet olacaklardan bihaberdir. Bir gaflet anında jandarmalara rağmen arkasından gizlice saklanarak gelen Dacat Muhbir memete iki silahını birden ateşler ve Muhbir Memet çok ağır yaralanır. Dacat ta bir fırsatını bulup kaçar. Ağır şeklide hastaneye yetiştirilen Muhbir Memet tüm müdahalelere rağmen kurtarılamaz ve ölür.
Bunun üzerine Van halkı galeyana gelir ve arbede esnasında 30 a yakın ermeni de öldürülür. Olayların büyümesi üzerine 26.cı alayın 4.ncü taburu da olayları bastırmak üzere vana gelir.
Ancak her şeye rağmen Ali Paşa hadisenin daha da büyümesini önleme adına Ermenileri teskin ederken Van halkını da yatıştırmaya muvaffak olmuştur.
Olaylar bastırıldıktan sonra Van da sıkı bir aramaya girilmiş ve Aram Manukyan ile Muhbir Memetin katili Dacatta derdest edilmişlerdir.
Yakalanan ermeni komitacılar mahkemeye çıkarıldıklarında muhakemeleri yapılırken Meşrutiyet ilan edildiğinde bu katiller de siyasi mahkum addedilerek serbest bırakılırlar.
Gel gör Ali Paşanın bu Van'daki muvaffakiyeti Dışarıdaki lobileri rahatsız eder. Saraya yapılan baskılar son hadde geldiğinde Ali Paşaya daha iyi bir vazife verileceği söylenerek İstanbul'a tayini çıkarılır.
Bu hale Van halkı çok üzülmüştür ama ne yaparsınız emir büyük yerden. Ali Paşa Vandan ayrılacak ve yerine bir yeni Vali gelecektir.
Vali ali Paşa Van halkıyla vedalaşır ve Van halkının gözyaşları arasında Van'dan ayrılır ne çare. Ve Ali Paşa önce Erzurum'a daha sonra Revan'a varır. Tiflis'e geçen Ali Paşa oradan da Batuma geçerek oradan İstanbul'a vasıl olacaktır.
Lakin ardında Alev Başçıyan adında bir ermeni komitacı onu adım adım takip etmektedir. Alev Başçıyan Van'daki komita tarafından Ali Paşayı batum da öldürmek üzere görevlendirilmiştir.
Ali Paşa Batuma vasıl olur gelip tam Batum'da gemiye binip İstanbul'a hareket edeceği sırada Alev Aşçıyanın tabancasından çıkan kurşunlarla haince şehit edilir. Vanlıların çok sevdiği Ali Paşa artık hayatta değildir.
Ali Paşanın naşı gemiye bindirilir ve gemi hareket eder. Ancak o zamanki teknoloji ve şartlar muvacehesinde Gemi 15 gün de ancak Sinop'a varır. Sinop'a varıldığında Ali Paşanın mübarek naşının çürümeye başladığı görüldüğünde İstanbul'a götürülmesi mümkün olamayacağından Sinop'taki Seyyid Bilal Camisin bahçesine defnedilir.
Ali Paşanın Batu'mda tam gemiye bineceği sırada bir Komiteci tarafından şehit edilmesi Van'da duyulduğunda Van halkı çok sevdikleri paşalarının böyle hunharca katledilmesi üzerine Ali Paşa üzerine bir ağıt yapmışlar ve bu ağıtta o günden bu güne Vanlılar tarafından söylenmektedir.
Bir Yandan Ali Paşayı anlatırken bu arada Muhbir memetle Vatanın aşkını da dillendirmeğe çalıştık.
Yazımızın kahramanları Ali Paşa ,ile Muhbir Memedi ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
"Üç atım var biri yedek
Kalkın arkadaşlar gidek
Ali Paşayı vurdular
Yavrusuna haber edek"
Van balığı namı yeter
Bülent Baysal
İnci kefal sizin olsun
Van balığı bize yeter
Dokunulan her şey viran
Dokunmayın artık yeter
Hangi akla hizmettir bu
Nasıl vicdan, nizandır bu
Geçmişimi talandır bu
Dokunmayın artık yeter
Bağ, bostanı yalan ettiz
Bahçeleri talan ettiz
Van'ı beton alan ettiz
Dokunmayın artık yeter
Bırak adıyla yaşasın
Van balığım sen paşasın
Sabret bu günler aşasın
Van balığı namı yeter
Balığı tandıra vurdum
Lavaş ekmeğime dürdüm
Ben nenemden öyle gördüm
Van balığım bize yeter
Yetti artık millet bıktı
İnci kefal nerden çıktı
Muhabbetin suyu çıktı
Van balığı adın yeter
Van gibiyim...
Yaşar Adıyaman
VAN gibiyim artık..
Gülmeyi Tamara'nın gözlerinden Van denizine bıraktım...
Vefayı seçtiğimiz seçicilerin samimiyetsiz bakışlarına sattım
Van kalesi kadar yorgun...
Van evleri kadar yıkık...
Akdamar adası kadar vedalara alışık...
Cumhuriyet Caddesi kadar kalabalık...
İpekyolu kadar sıkıcı....
Edremit gibiyim yani...
Uzaktan bakınca ışıl ışıl
Ama aslında
Yorgun,bitkin,tükenmiş...
Ama hala dimdik ayakta...
VAN gibiyim kimsesiz
Güneşin baştacı Tuşba kadar sıcak
Bahçesaray kadar berrak
Unutulmuş Çarpanak kadar kırılgan
Muradiye şelalesi gibi gürül gürül akan
Şeytan köprüsü kadar tarih kokan
İn mağarası kadar unutulmuş
Sessiz ve sahipsiz...
VAN gibiyim
Her şeyi olan, ama hiçbirşey olmayan
İnsanların elinde harabeyim
Van gibiyim yani aziz
Otogar kadar aciz
Saray kadar sessiz
Çatak kadar dipsiz
Özalp kadar belirsiz
Başkale kadar sahipsiz
Muradiye kadar kimsesiz
Erciş kadar ayrılık düşlüyorum artık
VAN gibiyim yani
Van kedisi kadar ayrıcalıklı
Erek kadar sahici, artos kadar aşık
Bahçesaray gibi otuziki viraja tanık
Gevaş kadar yeşil
Gürpınar kadar muştu
Van balığı kadar
Umutlu baharlar bekliyorum...
VAN gibiyim yani müsterih
Çaldıran kadar tarih
Depremler kadar virane
Bendimahi kadar samimi
Başkale kadar Anadolu
Erçek kadar gerçek,
Flamingolar kadar narin ve eşsiz
Ama hep eksik vecih bir gezginim
Az taraf, çok dolu duyguluyum....
Güzel Beldem
Fuat Arpa
Dağlarını dolaşıp güzel belde'min
Çobanlar kavalına türkü olmalı
Yaylalar önünde, köyümün yolunda
Aşiretler yurduna konuk olmalı
Halayında şenlenip lorke lorke'nin
Yiğitler yapsın alasını güreşin
Yedi rengi var oralarda güneşin
Sofrasında mutlak, fakir doymalı
Şu kalede mağaralar bembeyaz taşlar
Şu gölünde dolaşan nazlı kuşlar
Bir grup vakti, ufuktaki batışlar
Mutlak her şaire, ilham olmalı
Bir semtinde eski, birinde yeni çarşı
Bin dokuz yüz on sekiz azatlık yaşı
Dostlar olmasa ah, dostlara karşı
Bir inanç kuşağında kardeş olmalı
Bu sonsuz nimetler bunca nebat
Saklıyor içinde binlerce hayat
Bunu anlayanlar azalmış heyhat
Bakınca insana ibret olmalı
İnsanın insana, dostudur aynası
Erişir arşa, mazlumun duası
Bir can taşırız her an gidesi
Bir güzel eyleme sahip olmalı